Çıraklık yaşının 11’e indirilmesi Türkiye’yi zora sokar

Haberin Devamı

Bir çocuğun temel eğitime 6 yaşında başlayabilmesi ve bunun kesintisiz 8 yıl sürmesi lazım. Mesleki yönlendirme için 10 yaş çok erken. Bu uygulama bir tek Almanya’da var, onlar bile artık sorguluyor. Mesleki yönlendirme 15-16 yaşından önce olmamalı!

Çıraklık yaşının 11’e indirilmesi, korkarım Türkiye’yi ekonomi bakımdan da zora sokar. Çünkü o zaman çocuk işçi meselesi çıkar ki, bugün Pakistan, Tayland, Çin gibi birçok ülke çocuk işçi çalıştırdığı için belli mallarını belli ülkelere satamıyor...

- Hocam sizin formülünüz; 1+8+4... Yani okul öncesi bir yıl eğitim, sonra kesintisiz sekiz yıl ve dört yıl daha, hepsi zorunlu... 4+4+4 formülünün kızları okuldan eve hapsedeceği eleştirilerine ise katılmıyorsunuz. Peki asıl mesele ne sizce?

Bir kere bu formülde söylenen ilk 4’ten sonraki yönlendirme, ki ben o lafa karşıyım, neden yönlendiriyoruz, o da bir genç, bir çocuk, bir birey sonuçta. Ama 10 yaş yönlendirme için çok erken. Biz niye 10 yaşında meslek seçimine yönlendiriyoruz çocuğu? Dünyada örnekleri yok mu? Var. Ama bu yaşta yönlendirme yapan belki bir tek Almanya kaldı. Orada da bu sorgulanıyor artık. 10-11 yaşında çocuklar meslek seçimine yönlendirilirken, 3 eyalet bunu 13-14 yaşına çekti.
Çıraklık yaşının 11’e indirilmesi Türkiye’yi zora sokar
- Peki diğer ülkelerde nasıl?

Diğer ülkelere baktığımızda bu yönlendirmenin 15-16 yaşında yapıldığını görüyoruz.

- Almanya’daki sistem nasıl?

Almanya federal bir sistem olduğu için, eğitim de tabii 16 eyaletin kontrolünde. Ama genelde 10-11 yaşına kadar kesintisiz eğitim var. Dünyada genel gidiş şu; artık meslek eğitimine yönelme daha ileri yaşlarda oluyor.

En baştaki +1’i de unutmayalım!

- Peki ya okul öncesi eğitim? Bu yasa teklifinde o da yer almıyor. Dünyada nasıl?

Bu 4+4+4 formülüyle unutulan bir şey de bu. Oysa biz son yıllarda okul öncesi eğitimde büyük bir başarı elde ettik. Bu oran yüzde 20’lerdeydi, şimdi yüzde 67’ye çıktı. Bu çok büyük bir başarı. Bunun da artmasını istiyoruz. Dolayısıyla böyle slogan gibi 4+4+4 ya da 8+4 derken o baştaki 1’i unutmayalım.

- Ama şimdi kaldırıldı gibi görünüyor. Tasarıda yok. Sebep ne olabilir?

Unutulmuş mu, neden öyle, bilmiyorum.

- Peki o baştaki 1 niye unutulmamalı?

Çünkü okulun şöyle bir önemi var; okul bir çocuğun ailesinin dışında ilk defa sosyalleştiği ve akranlarıyla bir araya geldiği, öğretmenlerini, sınıf arkadaşlarını, onların ailelerini tanıdığı ve sosyal birtakım deneyimler kazandığı bir yer. Bunu asla yabana atmamak lazım. Bu çok önemli. Okul, çocukları sosyal ortama hazırlayan, onların sosyalleşmesine yardım eden bir yer. İnsanlar şunu düşünebilir, “Canım işte, yapabilen çocuğuna evinde okuma, yazma, aritmetik öğretsin. Zaten ilkokulda ne öğreniliyor ki!” Bu çok yanlış, o zaman sosyalleşmeyi, bir arada yaşama becerisini kazanmayı tamamen bir kenara bırakıyoruz. Mesela Amerika’da “evde eğitim”, “home schooling” diye bir şey var. Türkiye’de de bu var. Diyelim ki bir çocuk çok uzun bir hastalık geçirmektedir ya da özürlüdür, ki özürlüler için de biz kaynaştırma eğitimi öneriyoruz. “Onları ayrı sınıflara değil, mümkün olduğu kadar normal sınıflara alalım” diyoruz. Üstelik buna da yavaş yavaş başladı Türkiye. Dolayısıyla evden öğretim veya ilköğretim çağında açık öğretim bir istisna olmalıdır. Yani çok özel durumlarda olmalıdır. Evden öğretimi savunanlar, “Amerika’da da bu yapılıyor” diyor. Evet, yapılıyor ama oranı kaç? Yüzde 3! O kadar. Normali çocuğun okula devam etmesidir. Şunu hiç unutmamamız lazım; sosyalleşmenin getirdiği kazanç hiçbir müfredatta yoktur, yazılamaz.

- Peki o artı 1, sadece sosyalleşmeyi mi sağlıyor? Aynı zamanda öğrenme için de çok önemli bir yaş değil mi 5-6 yaş?

Tabii... Sınıfta, teneffüste arkadaşlarıyla, öğretmeniyle etkileşiyor, arkadaşlarının evine gidip gelmeler başlıyor. Çevresi, ufku birden gelişiyor çocuğun. Ve çok şey öğreniyor. Bu arada ilkokula başlama yaşı olarak da 7 çok geç hakikaten. Eğitime 6’da başlamak lazım.

- Siz de ilkokul diyorsunuz, ben de... Aslında ilköğretime değil mi?

Evet. İlkokul sempatik bir laf ama esasında orada yapılan şey temel eğitim... Burada yine mesleki yönlendirme konusuna gelmek istiyorum.Temel eğitimin verildiği ilköğretimin dördüncü sınıfından sonra, 10 yaşındaki bir çocuğu mesleki eğitime yönlendirmek ne derece doğru? Dünyadaki gidiş şu; bundan 5-6 yıl sonra mesleklerin ne olacağını bilmek çok zor. Dolayısıyla çocuğa bir meslek eğitimi vermek ne kadar doğru? Bu meslek 6 yıl sonra kaybolduğu zaman, o meslek okulundan mezun olan çocuk ne yapacak? Ha, biz ona kuvvetli bir temel eğitim verdiysek, belki o meslekten başka bir mesleğe gidebilir, kurslarla çabucak bunu başarabilir. Ve şu da olabilir tabii; ilköğretimin, yani ilk sekiz yılın son iki yılında belki birtakım seçimlik dersler de olabilir. Herkesin illa müfredatı virgülüne kadar takip etmesini istemek de doğru değil. Sistemimizin esnek olması lazım. Bu çok önemli. Şöyle bir baktığınız zaman başka ülkelere, Danimarka’da mesleğe yönlendirme 16 yaşında yapılıyor. Finlandiya’da çok başarılı bir eğitim sistemi var, orada yaş sınırı 16... İsveç, Norveç ve İngiltere’de de 16. Yunanistan ve Japonya’da 15, İtalya’da ise 14 . Bir tek 10 yaş Almanya’nın bazı eyaletlerinde kaldı. Onlar da değiştiriyor. Yani biz çocuk 10 yaşındayken, ilk 4’ten sonra yönlendirme yapacağız diyoruz ya, dünyadaki genel gidişin tam tersi ve sistemdeki esnekliği yok edecek bir şey bu. Mesleki eğitim artık şuna dayanmalı; ciddi bir temel eğitim, hatta bir lise eğitimi, onun yanısıra mesleğe ait seçimlik dersler ve isteğe bağlı başka dersler...

Bir de çıraklık yaşının 11’e indirilmesi, korkarım Türkiye’yi ekonomi bakımdan da zora sokar. Çünkü o zaman çocuk işçi meselesi çıkar ki, bugün biliyorsunuz, Pakistan, Tayland, Çin gibi birçok ülke çocuk işçi çalıştırdığı için belli mallarını belli ülkelere satamıyor. Biz de çıraklık yaşını 11’e indirirsek, çocuk işçi çalıştırıyoruz diye bu birtakım mallarımızın ihracatına engel teşkil etmeye başlar. Yani 4+4+4’te ilköğretimi, okul öncesiyle birlikte ele almak ve buna kesinti yapmamak ama esnetebilmek lazım.

İlkokula başlama yaşı 6 olmalı

- Eğitim sistemi nasıl esnetilebilir?

Eğitimde kaliteyi artırmak ve belki 7’nci, 8’inci sınıflarda birtakım seçimlik dersler koyarak, öğrencilerin değişik dersler alabilmelerine, birbirlerinden biraz farklılaşmalarına yol açabilmek lazım. Bu sistemi esnetebilir. Ama hiçbir kesinti yapmadan! Ha aynı fiziki mekanda mı olacak bu? Onun için okulda bir kesinti yapmaya gerek yok. Ders saatleri ayarlanır. Bu hep söylenir ya, “6 yaşındaki bir çocukla 14 yaşına gelmiş bir çocuk aynı mekanda mı olacak?” diye. O değişebilir, onda hiçbir zorluk yok, farklı fiziki mekanlarda olabileceği gibi farklı ders saatleri olabilir, farklı teneffüsler olabilir. Onun için öğretimi kesintiye uğratmak hiç gerekli değil. Aynı okulda da olabilir bu. Ya da aynı okulun iki binası olabilir. Hiç mesele değil onlar. Mesele değil ama dikkatli bir şekilde yapılmalı, eğer özellikle biraz daha merkezden yönetme yerine milli eğitim müdürlüklerine yetki verilirse, onlar yerinde çözülür zannediyorum. Bunun kesinti gerekçesi olmaması gerekiyor bana göre.

Kürtçe de eğitim dili olmalı

- Peki özetlersek sizce eğitimde doğru formül ne olmalı?

Birincisi bence 4+4+4 formülü üzerinde uzlaşı aramak ve bu formülü tartışmak lazım. Ondan sonra da bu tartışmanın neticesinde sonuçlar ortaya çıkmaya başladığı zaman hükümetin çok ciddi bir planlama yapması lazım. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkartacağız, çok güzel, hadi çıkartalım! Var mı kaynağımız acaba? Bu kaynağı nerelerden bulacağız? Bu kaynak için nerelerden vazgeçeceğiz? Onun planlamasının yapılması lazım. Benim düşüncem, birincisi okul öncesi eğitime daha fazla önem vermek. Bir çocuğun temel eğitime 6 yaşında başlayabilmesi ve bunun kesintisiz 8 yıl sürmesi lazım. Ama 7’nci ve 8’inci sınıflarda sistemi esnetebilmek için herkesin alması gereken derslerin dışında bazı seçimlik derslere de yer verilmesi lazım. Ama dediğim gibi mesleki yönelme de 15-16 yaşından önce olmamalı. İlköğretim, yani temel eğitim bitmeden kesinti olamaz. Bunu 10 yaşında yapmak doğru değil, Almanya’nın 19. yüzyılda çıkmış modelini 21. yüzyılda taklit etmeyelim. Almanlar zaten kendileri de değiştirmek istiyorlar bunu. Biz gidip de onları taklit etmeyelim, bu bize yakışmaz.

- Peki eğitimde kaliteye gelirsek...

Kalite konusunda yapacağımız çok şey var. Sistemimizi esnetmemiz lazım. Herkese aynı dersleri vermek yerine, belki ilk sınıflarda bu olabilir ama bunu açmamız ve seçimlik dersleri çoğaltmamız lazım. Öğrencinin yeteneğine, hevesine saygı göstermemiz lazım. Herkese aynı dersi vermek doğru değil. Bir de şunu da yapmamız lazım; diyelim ki ilköğretim kesintisiz 8 yıl oldu. Bu neden 7’de bitmesin! Bazı öğrenci yükümlülüklerini tamamlayıp bu süreyi 7 yılda da bitirebilir. Neden ilköğretim illa 8 olsun, neden lise illa 4 olsun. Belki bazı öğrenci 4 yılda yapması gerekenleri 3 yılda, 2.5 yılda yapar. Sistem ona da olanak tanımalı; katı ve çok kuralcı olmamalı. Okullar, hele liseler de birbirinden farklı olabilmeli. Yöresel farklılıklar olabilmeli. Mesela bizim tartışmamız gereken şeylerden biri de Türkçe’den başka dillerin eğitimde kullanılabilmesi.

- Kürtçe gibi?

Bahsettiğim dil elbette Kürtçe. Tartışmamız gereken konulardan biri de bu. Çünkü dünyada şu da çok iyi biliniyor; ana dilinden farklı bir dilde eğitime başlayan bir çocuk, diyelim ki bu çocuğun ana dili Kürtçe, evde Türkçe konuşulmuyor ya da çok az konuşuluyor, çok az biliniyor, o tamamen Türkçe olan bir ortamda eğitime başladığı zaman handikaplı başlıyor. Çok zorlanıyor. Bütün araştırmalar bunu gösteriyor.

- Peki buna nasıl cevap verilecek?

Bu hiç kolay da bir şey değil. Yani bunun dünyada ana dilin dışında başka dillerin eğitimde kullanılmasının iyi örnekleri olduğu gibi çok kötü örnekleri de var. Onların da konuşulması, tartışılması lazım. - BİTTİ -

DİĞER YENİ YAZILAR