Oğlum doğru söylemiş. Şerefsizdir, on para etmez!

Halil Bezmen "Şerefimi kaybettim" demişti VATAN'a verdiği röportajda. Hemen ardından baba Fuad Bezmen beni aradı. "Halil'le ilgili çıkan haber üzerine konuşmak istiyorum. Oğlumun yalanlarını koyacağım ortaya" dedi ve tam 3 saat konuştuk

Haberin Devamı

Bir kitap çıktı, babayla oğulun arası iyice açıldı. Halil Bezmen, dev bir holdingi batırmayı başarıp sadece kendini değil bütün Bezmenler'i iflas ettirdiğinden beri zaten ailenin tadı tuzu yoktu. Önce baba Fuad Bezmen bir kitap yazdı. "Bir Duayenin Hatıratı"nda zehir zemberek eleştiriyordu oğlunu. Aradan zaman geçti, bu kez Halil Bezmen kaleme sarıldı, "Memo'nun Olağanüstü Maceraları" çıktı ortaya. "Yüzde 95'i hayali" diyordu Bezmen, ama kitaptaki hayali babaya da etmediğini bırakmıyordu!

Parmaklarının hepsi tam
Arkadaşım Elif Ergu geçen hafta Halil Bezmen'le bir söyleşi yaptı. Bezmen "Şerefimi kaybettim" diyordu Elife... Vatan'da çıkan röportajdan sonra Fuad Bezmen beni aradı. "Halil'le ilgili çıkan haber üzerine konuşmak istiyorum. Oğlumun yalanlarını koyacağım ortaya" dedi. Kabul ettim. Yeşilköy'deki evinde beni bekliyordu. Elinde eski Türkçe harflerle alınmış notlar: Oğlunun yalanları... Kızgın, kırgın bir baba... Verip veriştiriyor oğluna. "İlk kez doğru bir şey söylemiş" diyor. "Evet şerefsizdir, on para etmez!"

"Kitabı okudunuz mu?" diyorum, okumuş ama orasından burasından. Özellikle o hayali babaya yönelik bölümleri okumuş, müthiş sinirlenmiş. Hele hele "Oğlu mafyanın elindeyken fidye ödemeyip parmağının kesilmesine göz yumması bölümü kanına dokunmuş. "Ama kitap hayali diyor oğlunuz" diye vaziyeti kurtarmaya çalışıyorum. "Hayali mayali kendisi kendi de babası mı farklı? Bal gibi beni kötülemek için" diyor. Fuad Bezmen, yatışacak gibi değil. Baba-oğul arasındaki ipler çoktan kopmuş. Baba Bezmen, kızgından çok kırgın aslında...

Oğlunun kendisine ve bütün aileye haksızlık ettiğini düşünen bu canlı tarih, 96 yaşındaki adam, Halil Bezmen'den olan tek erkek torunu aklına geldikçe dalıp gidiyor. Sonra üzgün devam ediyor: "Adı Fuad, ama değiştirecekmiş. Halil arayıp, 'Torunun adını değiştirecek' dedi. 'Neden?' dedim. Amerika'da telaffuzu zormuş' dedi... Fuad, Bezmen soyadını sürdürecek son erkek." Eskiden pehlivanlık yapmış bu yaşlı adamın omuzları çöküyor. Belli ki bu sözler hayatında ilk kez tuş olmasına yol açmış!

* Kitabı okudunuz mu?
Şöyle bir baktım. Sonuna kadar okunur mu o kitap? Beş sayfasını iyi okudum. Sonra atlaya atlaya geçtim.

* Niye?
Elle tutulur bir tarafını göremedim. Hiçbir şey yok içinde. Anlatıyor işte. Eşkiyalar bunu kaçırmışlar para almak için. Bir de parmağını kesmişler. 57'nci sayfada falandı galiba... Enteresan dedim. Birkaç sayfa daha okudum. Baktım yine boş laflar. Okumadım. Ama okuyan oğluma sordum. "Ne oldu sonunda. Parmağı kesildi mi?" diye. Kesilmiş. Babası mafyayla ortak olmuş. İyi de babası benim!

* Ama o kitap için 'hayali' diyor...
Hayali der tabii. Başka şey denmez. Ama Memo kendisi. Babası, zengin sanayici ben. İki sene de bir zenci kadınla oturdu. Nana... Onu da yazıyor. Evlenecekti de çocukları mani oldular. Üçüncü karısı olacaktı o zenci. Kitapta anlatıyor. O zenciye 60 sayfa koymuş.

* Okudunuz demek ki!
Yok. Baktım. O bölüm 60 sayfa. Hepsinde de Nana var.

* Hesap ettiniz öyle mi?
Tabii... Zenciyle beraber oturdu iki sene New York'ta. Ama kitapta yazdığı gibi o zenci kadın müzayedeyle satıldı mı satılmadı onu Allah bilir. Halil'in nasıl metresi oldu bilmiyorum. Ama 60 sayfa Nana olur mu?

* Peki sizden kaç sayfa bahsediyor?
4-5 sayfa. O da nasıl? Kedinin ayaklarına ceviz kabuğu koymuşum.

* Koymadınız mı?
Hakikaten koydum. Ama 14 yaşındaydım. Sanki dün koymuşum gibi yazıyor. Mesele orada... Pendik'te yazlıktaydık. Kedinin ayaklarına ceviz kabuklarını koydum. Parkenin üzerine bıraktım. Gürültüden korkar kedi. Tak tak ses olunca, tırnaklarını da çıkaramayınca kaydı, düştü. Kalktı, düştü. Kaçmaya çalıştı, kaçamadı. Kediye eziyet oldu. Bunu sanki dün yapmışım gibi anlatıyor.

Yazdıklarının hepsi yalan
* Başka ne anlatıyor sizinle ilgili?

Aleyhime ne bulduysa anlatmış. Parmağı kesilmiş de para vermemişim.

* Vermediniz mi?
Böyle bir şey olmadı ki...

* Kaçırıldı mı peki?
Yok. Böyle bir şey işitmedim. Parmakları da kesilmedi. Hepsi tam...

* Yani tümüyle gerçekleri anlatmıyor.
Hep yalan, hep yalan...

* "Ben şerefimi kaybettim" diyor.
Öyle ama yalan söylemeye de devam ediyor. Şerefsiz tabii. On para etmez. Hesap yapmasını da bilmiyor.

* Kitapta kendisi için 'Ben kötü bir işadamıymışım' diyor.

Neyse güzel bir itirafta bulunuyor. O itirafını beğendim.

* Halil Bey'in gelip elinizi öpmesini istiyor musunuz?
Katiyetle istemiyorum. Yalnız istikbalde Bezmen Ailesi'nin başkanı kim olacak? Bunu düşünüyorum. Halil'in çocuklarından başkası yok. Başka erkek yok. Onlar nasıl yetişiyorlar bilemiyorum. Yalnız küçük Fuad hem akıllı ve şeytan.

Bir tasmaya 2.5 milyon dolar verdi
* Kaç yıldır görüşmüyorsunuz oğlunuzla?

8-9 yıldır görüşmüyorum.

* Hiç gelmedi mi?
İşte yalanlarından biri bu. Bana üç kere geldiğini söylüyor. Yalan. Bir defa geldi. Benim onu eve kabul etmediğimi söylüyor. O da yalan. "Kabul ederim. Ama üç kardeşinle birlikte gelirsen" demiştim. Yalnız geldi. Kabul etmedim. Aile içinde barış istiyorsa, affetmemi istiyorsa evvela kardeşleriyle barışsın. Sonra benle. Yapmadı. Evvela kardeşlerini kovdu fabrikadan.

* Niye?
Yaptığı müsriflikleri görmesinler diye...

* Hangi müsriflikleri?
Mesela kotralar... İngiltere'deki kotrayı nasıl yaptırdı? O kotra için fabrikada 10 kişilik takım kurdu. O adamların tümünün maaşlarını fabrika ödedi. Yarışlara girmeden evvel 8 hafta üstüste Londra'ya tayyareyle gittiler. Nereden baksanız birkaç yüz bin dolar ediyor... Dünya kadar borcu varken bir tasmaya 2.5 milyon dolar verdi.

* Hangi tasmaya?
Eski karısı Selma'ya aldığı gerdanlığa.

* Niye tasma diyorsunuz?
Haram parayla aldı da ondan. Köpekler takar tasmayı... O tasmaya 2.5 milyon dolar verdi.

* Ama kendisi "Bu kadar değil" diyor...
Yine yalan söylüyor. Çünkü parayı şirketten çekip kardeşi ödedi... O sene çocukları Monaco'ya davet ettim. Hepsi geldiler. Birlikte tatil yapıyoruz. Bir akşam dört oğlumu yemeğe çağırdım otele... Bütün çocuklarım geldi, Halil ve karısı gelmedi. Gidip bu tasmayı almışlar. Bulgari diye meşhur bir pırlantacıdır. Bir de öğrendim ki 2.5 milyon dolar vermiş. Tepem attı.

* Nasıl öğrendiniz?
Kardeşi Turgud'tan öğrendim. 2.5 milyon dolar verdi. Ama şimdi 400 bin dolara bile satamıyor. "600 bin dolar ver. Sana vereyim" diye bana teklif etti karısı. Kabul etmedim... Halil onu kimin parasıyla aldı? Hep şirketten aldığı paralar! Boğaz'daki koca köşkü de nasıl yaptı bilmiyorum... Sonra Hazine'den kurtarmak için Menderes Tekstil'in sahibi Osman Akça'ya devretmiş.

* Osman Akça birkaç yıl önce vefat etti. Bütün bunlardan emin misiniz?
Tabii. Menderes Tekstil'in yarısı da Halil'e ait. Hangi parayla? Nasıl aldı Menderes Tekstil'i? Oradan da kazık yedi. Evini de hacizden kurtarmak için tapuyla Osman Akça'ya verdi. Gitti ev.

DİĞER YENİ YAZILAR