Yıldızlar diyor ki...

Tanrı ile kul arasına girilmez, denir. Doğrudur. Benim tanrım, evren. Adını büyük harfle yazmak ve kulu olmak gerekmiyor böyle bir tanrının

Haberin Devamı

Tanrı ile kul arasına girilmez, denir. Doğrudur. Benim tanrım, evren. Adını büyük harfle yazmak ve kulu olmak gerekmiyor böyle bir tanrının. Hepimizin, her şeyin evren dediğimiz ve sonsuzluğu insan aklına durgunluk veren o tarifsiz bütünün bir parçası olduğuna, ama her parçanın kendi içinde o bütünün özelliklerini taşıdığına inanıyorum. Tıpkı insan vücudunun her zerresi DNA dediğimiz genetik haritayı nasıl içeriyorsa, bizler de evrenin parçaları olarak onun bütününün ve gücünün bir kalibresini içimizde taşıyoruz.

Hallacı Mansur, “En el Hak!” derken, bunu söylemek istedi kuşkusuz. Ama bilim, henüz ne DNA’ya uzanmıştı, ne uzaya...

Bu düşüncede bilim, evrensel bilincin yolunu açıyor ve astronomi, astrolojiye ters düşmüyor, birbirlerini tamamlıyorlar diyebiliriz.

Zeynep Değirmencioğlu, bir astrolog. Bence ülkemizin en ciddi astroloji bilgini. Geçen hafta, çizdiği yıldız haritasında Türkiye’nin yakın geleceğine ilişkin gördüklerini gönderdi bana. Şaşırdım.

Çünkü Zeynep Değirmencioğlu, ülkemizde 22 Ekim’den öteye “uyuşturucu madde bağımlılığının boyutlarını ortaya çıkaracak olaylar gelişebilir...” demişti.

Bursa, İzmit, Ankara, Adana ve Mersin’de, 73 saat içinde 7 kişiyi öldüren 2 katil, 23 Ekim’de yakalandı ve uyuşturucu bağımlısı oldukları anlaşıldı. Zeynep haritasını gönderdiğinde henüz bu cinayetler işlenmemişti. Etkilendim.

Ve astrolog dostumun öngörülerini, sizinle paylaşmaya karar verdim. Buyrun, yakın geleceğimizi yıldızlar haritasından Zeynep Değirmencioğlu’nun kaleminden okuyun:

***

“22 Ekim’den öteye koyu karanlıkta kalan ne varsa bir bir ortaya dökülecek. Gizli dini grupların (tarikatlar?) etkinlikleri, skandallara dönüşecek. Gerek toplumsal alanda, gerekse ekonomide çalkantılı bir döneme giriliyor.

Önemli bir şahsiyete suikast olasılığı görünüyor. Bu kişinin kadın olması ya da suikastta bir kadın kullanılması mümkün. Eğer suikast hedefini tarif etmek gerekirse; sanat, spor ya da güçlü bir finans kurumunun başındaki biri olacağını söyleyebilirim.

Su ve su kaynaklarına da sabotajlar planlanıyor.

4-5 Kasım günleri, dolunayın etkisiyle dış ilişkilerde sert ifadelerin kullanılacağı görüşmeler olası. Özellikle ABD, aba altından sopa gösterebilir. Bu da iktidarla ABD arasında restleşmeyi getireceğinden, aralarındaki kırılgan uyum, bozulacaktır.

Türkiye için Mayıs 2007’ye kadar hayli çalkantılı bir dönem söz konusu. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, bütün kirli çamaşırlar ortaya döküleceğinden, kısmen de olsa seçime sakin girileceğini söylemek mümkün. Ortaya çıkacak durumlara, asker el altından müdahale edecek, doğrudan bir darbe riski görünmüyor. Ama 28 Şubat kararlarına benzer bir uygulama olası, diyebilirim. Zaten yeni iktidar yolu, engellerle dolu.

20 Ocak 2007’ten itibaren, Orta Doğu yeniden sıcak çarpışmalara müsait. Lübnan’da konuşlanan Türk askeri, sıcak çatışmaya katılmak zorunda kalabilir.

Oldukça karanlık bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ama karanlıkta görülen işler, özel çıkarlara hizmet eden gizli pazarlıklar ve halkın ihtiyacından çalınan değerler, başka türlü su yüzüne vurmaz. Eğer bir ülkede rejim yıkılırsa, yeniden kurulduğu tarih tekrar doğduğunu gösterir ve bireyin beş yaşı, ülkenin bir yaşı olur. Dolayısıyla Türkiye, halen 16-17 yaşlarında bir genç gibi deneyimsiz ve ne yapması gerektiğini tam bilmiyor. Sert enerjilerle olgunlaşması doğal ve ancak böyle olgunlaştıktan sonra sakin sorumluluk bilincine varacaktır.”

***

Zeynep Değirmencioğlu, işte böyle okuyor yıldızları. İzleyip görelim, yıldızlar doğru mu yazmış yol haritamızı.

DİĞER YENİ YAZILAR