Gazete Vatan Logo

MHP'den Alevi açılımı

Devlet Bahçeli, Alevi vatandaşlara çağrıda bulundu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Alevilik eksenindeki tartışmalarda karşılıklı endişe, korku ve önyargıların aşılması gerektiğini belirterek “Milliyetçi Hareket Partisi, alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için bu konuda ‘karşılıklı anlama ve anlaşılma’ süreci başlatılmasına katkıda bulunmaya samimiyetle hazırdır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında son siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Kurtuluş Savaşı’nın son gazisi olan Mustafa Şekip Birgöl’ün geçen hafta son yolculuğuna uğurlandığını hatırlatan Bahçeli, şöyle dedi:

“Son gazimizin ve bütün silah arkadaşlarının şanlı mücadeleleri beyhude, şehitlerimizin vatan uğruna verdiği canlar asla ve asla boşuna değildir. Türkiye sokakta bulunmamış, harita üzerinde kurulmamıştır. Türk milleti tesadüfen bir araya gelmemiş, bağımsızlık hediye olarak alınmamıştır. Bu topraklara boşuna vatan denmemiş, sınırlar icazetle çizilmemiştir.

Bu itibarla, yaşanan sürece ve yaklaşan tehlikelere vatandaşlarımın dikkatini çekiyorum. Yüreğinde bayrak sevgisi olan herkesi vatan ortak paydasında buluşmaya çağırıyorum. Millet varlığına karşı husumete yeltenenleri de tahrikleri bırakarak, girdikleri ihanet yolculuğundan vaz geçmeleri konusunda uyarıyorum”

“TÜRKİYE’NİN KIBRIS’TAN FİİLEN TASFİYESİ OLACAK”

Konuşmasında Kıbrıs’la ilgili yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Bahçeli, 15 Kasım’da KKTC’nin 25’nci yıldönümünün kutlandığını hatırlatarak, Kıbrıs’ta başlatılan müzakere sürecinin AB’nin gölgesinde ve yönlendirmesinde yürütüldüğünü söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:

“Kıbrıs’ta başlatılan müzakere süreci, Türkiye’nin 1960 Kurucu Antlaşmalarından kaynaklanan garantörlüğünün sulandırılması sonucunu doğuracak bir zeminde yürütülmektedir. Böyle bir temelde sürdürülen müzakerelerin sonucunun Kıbrıs Türkleri için bir çıkmaz sokak olacağı görülmektedir.

Avrupa Birliği ilkeleri zemininde belirlenen parametreler esas alınarak bulunacak çözümün, Kıbrıs Türklerinin bazı sınırlı haklara sahip azınlık toplumu olarak Rum devletine yamanması, adanın kuzeyinin bu yolla AB’ne katılması sonucunu doğuracağı açıktır. Bunun siyasi ve hukuki anlamı ve sonucu da Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’nin Kıbrıs’tan fiilen tasfiyesi olacaktır. Sanal Avrupa Birliği sürecinin görünürde sürmesini temin etmek için Kıbrıs Türklerini gözden çıkarmaya hazır olduğu anlaşılan AKP hükümetinin, bu teslimiyet politikalarının sürmesi halinde milli davamız olan Kıbrıs’ın Rumlara teslimi kaçınılmaz olacaktır. Bizim bu aşamadaki yegane ümit ve temennimiz AKP hükümetinin Türk milletinin hiçbir şart altında kabul etmeyeceği böyle bir noktaya gelinmesinin doğuracağı sonuçları bir an önce idrak etmesi ve bu yanlış yoldan dönmesidir.”

-ERDOĞAN’A “YA SEV YA TERK ET” TEPKİSİ-

Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın “ya sev ya terk et’in patenti MHP’ye ait” şeklindeki sözlerine de tepki gösterdi. Erdoğan’ın iddiasını ‘ahlak ve izandan uzak” olarak değerlendiren Bahçeli, MHP’nin hem 40 yıllık siyaset tecrübesi ile hem de dayandığı asırlık Türk milliyetçiliği düşüncesi ile hiçbir zaman ayrımcı ve uzaklaştırıcı olmadığını, toplumun tamamını temel değerler ekseninde buluşma ve kucaklaşmaya çağıran bir anlayışın temsilciliğini üstlendiğini söyledi. Bahçeli şunları kaydetti:

“Bilinmelidir ki biz, bundan asırlar önce ‘Kardinal külahını Osmanlı sarığına tercih ederek’ milletimizin sinesinde kurtuluş umudu arayan mazlum toplumları, büyük Türk milletinin himayesine sevk eden beşeri çekiciliğin ve buluşmanın peşindeyiz. Bu nedenle sevmeyenin terk etmesi yerine öncelikle bizi ona sevdirecek, beraberliğimizi saydıracak bir yaklaşımın hakim kılınması bizim siyaset anlayışımızın vazgeçilmezlerindendir.

Yeryüzündeki bütün milletlerin kardeşliğini ilke edinen bir siyasal düşüncenin şerefli temsilcisi olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin ayrımcı, uzaklaştırıcı ve dışlayıcı olmasının düşünülemeyeceğini kamuoyu ile paylaşmak ve bu tarihi derinlikten ve hasletlerden habersiz olan Başbakan Erdoğan’a hatırlatmak istiyorum.

Gelecek ay yıldızlı bayrağın altındadır. Türkiye’nin birliği, refahı ve geleceğinin teminatı al bayrak altında birleşmekten geçmektedir. Gün saflarımızı sıklaştırma, kucaklaşma günüdür. Kucaklaşmanın adresi büyük Türk milletidir”

-“SİYASİ PARTİLERİN ASGARİ MÜŞTEREKLERDE BULUŞMALARI ZARURİDİR”-

Toplumsal huzursuzluk ve gerginlik alanlarının her geçen gün derinleştiğini, sorunların Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çözülmesi gerektiğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:

“Siyasi partilerin asgari müştereklerde buluşmaları zaruridir. Esasları ve hedefleri doğru konulmuş sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme ortamının şartlarının hazırlanması devlet ve toplumun bütün kesimlerinin ortak sorumluluğudur. Bu konuda başta siyaset kurumu, parlamento ve hükümet olmak üzere devletin ve toplumun tüm kurumlarına, Aleviliğin çatı kuruluşlarına, inanç önderlerine, üniversiteler ve akademik çevrelere önemli görevler düşmektedir.”

-“ALEVİLERİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE KATKIYA HAZIRIZ”-

Bahçeli, Alevilik eksenindeki tartışmaları da değerlendirerek sorunların çözümü için temel bakış tarzının şöyle olması gerektiğini söyledi:
“Karşılıklı endişe, korku ve önyargılar aşılmalı ve Türk milletinin tarihten bugüne ulaşan zenginliklerinden biri olan bu değerler sistemi, bunlarından arındırılarak doğru bilgilere dayalı bir zeminde ele alınmalıdır. Alevilik tıpkı diğer inanç alanlarında olduğu gibi siyasi istismar ve rant aracı olmaktan çıkarılmalı. Bu konuyu inancın dışında başka mecralara çekme, ideolojik muhteva ve nitelik kazandırma ve politik bir akım haline getirerek siyasallaştırma çabalarına itibar edilmemelidir. Bir inancın ifadesi olan bu anlayış, karşıtlık ilişkisi ve zıt kutupların çatışması denklemine hapsedilmemeli, suni-alevi, cami-cemevi karşıtlığı olarak görülmemeli ve bu noktaya indirgenmemeli. Toplumsal hassasiyet taşıyan konularda küçümseyici ve dışlayıcı ifade ve tavırlardan kaçılmalı. Hem Alevi kardeşlerimiz ve kurumları arasında hem de toplumsal düzeyde görüş ve anlayış birliği bulunmayan temel konularda, iyi niyetli ve objektif çözümü amaçlayan asgari müşterek zemini oluşturulmalı ve bu konuda akademik çalışmalar yol gösterici olmalıdır.”
Bahçeli, Alevilerin sorunlarının çözümü için ‘karşılıklı anlama ve anlaşılma’ süreci başlatılmasına katkıda bulunmaya hazır olduklarını da bildirdi.

-HÜKÜMETE EKONOMİK KRİZ ELEŞTİRİSİ-

Bahçeli grup toplantısında ABD’de G-20 ülkelerinin katılımıyla bir zirve yapıldığını ve küresel krizin masaya yatırıldığını belirterek, alınan kararların beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:
“Bu toplantının sonuçlarından birisi de küresel geliri paylaşmakta son derece bencil ve ihtiyatlı olanların, mevcut krizin olumsuz faturasına geniş toplum kesimlerini ortak etmeye gayret gösterecekleri yönündedir. Dileğimiz ve temennimiz ahlakiliği son derece tartışmalı ve şaibeli olan bu eğilime Türkiye’yi yöneten AKP zihniyetinin alet olmaması, önce kendi içimizdeki yangını söndürmek için gecikmiş de olsa bir an önce harekete geçmesidir”

-“AKIL DENETİMLERİNİ KAYBETMİŞLER…”-

Birçok ülkenin ekonomik krize karşı önlem almaya çalıştığı bir dönemde Başbakan Erdoğan’ın “bize bir şey olmaz” anlayışı içinde olduğunu belirten Bahçeli, Erdoğan’ın ve AKP’nin küresel krizle ilgili değerlendirmelerinin döviz kurları gibi dalgalı bir seyir izlediğini söyledi. Son dönemlerde krizin ciddiyetinin kabulüne yönelik itirafların sadece Başbakan Erdoğan’la sınırlı kalmadığını ekonomiden sorumlu Devlet bakanı Mehmet Şimşek’in de benzer bir tavır içine girdiğini ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
“Başbakan Erdoğan ve hükümetinin tükenişinin alenen görüldüğü bir dönemin içinde geçmekteyiz. Arkasını, önünü düşünmeden söylenen sözlerin yol açtığı sorunların ve iktidar partisi mensuplarının siyasi gelecekleriyle ilgili endişelerinin arttığı gün gibi ortaya çıkmıştır. Etrafındaki bir avuç kamu ihalelerinden geçinen ve devlet imkanlarının avcılığını yapanların durumuna bakarak her şey yolunda imajı vermeye çalışan Başbakan Erdoğan, yanıldığını er geç mutlaka anlayacaktır. Bizim Başbakan Erdoğan ve para baronu bazı dostlarının zulalarında ne olduğu, kaç paralarının bulunduğuyla ilgili bir merakımız yoktur. Ekonomik durgunluğun genişlemesine paralel olarak üretimde baş gösteren gerileme, bir türlü önlenemeyen işsizlik, işten çıkartmaların hızlanması önümüzdeki en ciddi tehlikeler olarak görülmelidir. Bütün bu düşündüren ve korkutan tablo karşısında, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet üyelerinin hala krizden en az etkileneceğiz diyebilmesi için akıl denetimlerini kaybetmiş olmaları gelmektedir. Bunun başka izah tarzı kalmamıştır” diye konuştu.

Haberin Devamı