Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın

Haberin Devamı

Gani Müjde’nin sözüdür bu. Programını kapatırken söyler mutlaka. Çok da güzel söyler. Gülmek, insanın ömrünü uzatan bir şeydir. Hayatı, en sıkıntılı anlarda bile ancak ve sadece içten, samimi bir gülümseyiş güzelleştirir. İnsan olmanın erdemlerindendir. Tanrı’nın kullarına bahşettiği en güzel nimettir. Samimiyettir...

2007 yılında ekranlarda herkes bu samimiyet testinden geçti. İçten olanlar, samimiyetini koruyanlar, gözlerinin bebekleriyle gülebilmeyi başaranlar kazandı. İçinde biraz sahtelik olan, gerçek durmayan, yapaylık kokan, gülümseyemeyen ve sürekli kavga edenler kaybetti.

Bir samimiyet sınavı

Mesela İbrahim Tatlıses’le Hülya Avşar’ın ekrandaki senaryo evlilik oyununu kimseler beğenmedi, sevmedi, yemedi. Yıllardır gözler önünde olan iki sanatçı, 2007 yılında sanat hayatlarının en kötü senesini geçirdi. İbrahim Tatlıses şimdilerde Flash’ta program yapıyor. Bir zamanlar reyting listelerinin en üst sıralarından inmeyen İbo’nun programı artık ilk yüzün içinde bile yer alamıyor. Hülya Avşar ise ancak reyting ölçümlerine girmeyen TürkMax’ta program yapıyor.

Hülya Avşar’la yine yıl boyunca halk tarafından adı konulmamış bir başka samimiyet testine tabi tutulan Hüsnü Şenlendirici’nin dizisi ekranda bir ay bile kalamıyor. Diva’mız, baş tacımız Bület Ersoy ise bir yıl içinde iki programının birden yayından kalkmasının şokunu yaşıyor. Durum bütün çıplaklığıyla ortada; seyirci Armağan Uzun-Bülent Ersoy evliliğine de hiç sempatiyle bakmıyor.

Seda Sayan da eski günlerini mumla arıyor. Sabah kuşağındaki programında işleri yolunda gidiyor ama ne dizisi, ne de jüri üyesi olduğu yarışma beklenenin çeyreği kadar seyirci toplamıyor. Çünkü o da 2007’de yüzünü fazlasıyla yıpratan isimler arasında kaldı. Çünkü o da bir Nihat Doğan, bir Tamer Karadağlı aşkı derken işinden çok, aşkları ve olaylarıyla konuşuldu, yazıldı. Hata da zaten buradaydı. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözü, bu örnekleri göz önüne aldığımızda bir kez daha doğrulandı. Gülmesini bilen ve samimiyetinden hiç ödün vermeden yolunda giden Acun Ilıcalı diye bir genç adam, tek başına yılın en görkemli, en masraflı, en havalı projelerine fark attı.

Kıran kırana rekabet

Dedim ya, bu yıl ekranlarda adı konulmamış bir samiyet sınavı vardı. Peki, 2008 ekranlara neler getirecek? Bugün girdiğimiz yeni yılda ekran aritmetiği nasıl şekillenecek? Baştan söyleyeyim, yarışmaların ve dizilerin krallığı bu sene de sürecek. Ekranda en çok yine diziler ve yarışmalar seyredilecek. Ancak Nası Yani? gibi, Haydi Gel bizimle Ol gibi, Yaşamdan Dakikalar gibi, Hiç Bunları Kendine Dert Etmeye Değer mi? gibi sohbet programları da yükselecek. Sanatın, hayatın ve siyasetin tartışıldığı programlar daha da çok izlenecek. Kanallar da televizyon tarihimizin en kıran kırana rekabetini yaşayacak. Atv’nin sürekli kan kaybetmesi ve Fox ile Kanal 1’in de atak yapmasıyla ortalık iyice karışacak. Kanal D’nin birincilik koltuğuna tırmanmak içinse Show ve Star yarışacak.

Yeni projelerin yılı...

Bu amansız rekabet, elbette seyircinin, yani bizim işimize yarayacak. Çünkü reyting yarışı, seyirci için ekrandaki seçenek sayısını artıracak. Yeni formatlar, yeni fikirler, yeni projeler daha çok ilgi çekecek, daha fazla seyirci toplayacak. Ve elbette 2008 ekranında yaşananlar, kulisler, perde arkasında olanlar yine Bizim Ekran’da yazılacak. Yeni yılın bu ilk yazısını Gani Müjde’nin sözüyle bitiriyorum. Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın diyerek hepinize sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl diliyorum.


***




GÜNÜN SÖZÜ

Bunlar aslında çok komik şeyler. Yok, o yatakta daha iyiydi. Yok, sen daha kötüsün. Ne o yani, takla mı atıyormuş öteki? Bana hep komik geliyor böyle şeyler... (Müjde Ar, Haydi Gel Bizimle Ol’da söyledi.)


***



GÜNÜN DİYALOĞU

PINAR KÜR: Hollywood’da kadınlar çırılçıplak soyunuyor ve önden görünüyor. Ama hiçbir erkeğin önden çıplak görüntüsü yok.

KENAN İMİRZALIOĞLU: Estetik değil, kadınınki kadar... (Haydi Gel Bizimle Ol’dan.)

DİĞER YENİ YAZILAR