Tanınmak, ünlü olmak, şarkıcı olmak, sanatçı olmak üzerine...

Şu sıralar yine ortalık toz duman. Ekranlardaki yarışmalar ve özellikle de jüri üyelerinin çıkardığı tartışmalar, kavramların altını bir kez daha çizmeyi zorunlu kıldı

Haberin Devamı

Şu sıralar yine ortalık toz duman. Ekranlardaki yarışmalar ve özellikle de jüri üyelerinin çıkardığı tartışmalar, kavramların altını bir kez daha çizmeyi zorunlu kıldı. Çünkü esen reyting rüzgârları yüzünden, kim sanatçı, kim ünlü, kim şarkıcı yine birbirine karıştı. Kavramların içini bir kez de bu vesileyle dolduralım. Yaşanan bu kavram kargaşasının şifrelerini birlikte çözmeye çalışalım. Amerika’nın dahi çocuklarından Andy Warhol’un ünlü “Gelecekte herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” sözüyle başlayalım anlatmaya. Ressam, film yapımcısı, yayıncı ve adına pop-art denilen sanat akımının yaratıcısı Warhol’un kehaneti, bugünlerde bütün azametiyle gerçekleşti. Çok kanallı televizyonlar ve özellikle de şu sıralar yarışmalar, hayatımıza birçok yeni isim ekledi. Peki bunların hangisi sanatçı? Bakın, sanatçı olmanın altın kuralı, bir eser yaratmaktır. Daha önce söylenmemiş bir sözü, bir çizgiyi, bir notayı bulmaktır. Yani üreten insandır sanatçı. Taklit etmeyen, taklit edilendir. Hayatını, yaptığı işe verendir. Kendi kendisiyle yarışandır.

ŞARKI YOKSA BOŞTUR
Temel meselesi, kendisi bu dünyadan göçüp gittikten sonra da eserleriyle hatırlanmaktır. Şarkıcı ise güzel şarkı söyleyebilene denir. Şarkıcı olmak için beste yapmak gerekmez; iyi bir ses yeterlidir. Ve dünyanın en iyi sesine sahip olsanız bile, şarkı söylemek için bir sanatçının kaleminden çıkmış bir eser bulmanız gerekir. Ortada şarkı yoksa, güzel ses de nafiledir. İşte o eseri üretene sanatçı, o şarkıyı söyleyene de şarkıcı denilir. Tanınmaksa Andy Warhol’un söylediği şeydir. Modern çağ, herkese 15 dakikalığına bile olsa bir gün tanınma fırsatı verecektir. Ancak tanınırlık gelip geçicidir. Sadece bir süreliğine ve hatta kısa bir süreliğine geçerlidir. Bakın birkaç ay öncesinin Ajdar’ına ekranlar yasaklanınca, kimseler adını bile hatırlamaz oldu. Bir zamanlar herkesin tanıdığı bir Levent Oran vardı; şimdilerde kayboldu. İşte tanınmak böyle bir şeydir. Ürettiğiniz bir eser yoksa, insanlar bir süre size bakacak, sonra kafalarını başka yöne çevireceklerdir. Ünlü olmak ya da şöhret olmak ise, tanınmayı pekiştirmekle ilgilidir.

KALICI OLABİLMEK...
Hayatın size sunduğu 15 dakikayı, iyi değerlendirebilmek demektir. Tanınmayı kalıcı kılmayı başarabilmek, onu şöhrete dönüştürmesini bilmektir. Gazetecilik yani bizim meseleğimiz ise bütün bunları araştırmak, anlatmak, söylemek ve yazmaktır. Bizim Ekran’da da ilk günden beri işte bu yapılmaya çalışılmaktadır. Anlatabildim mi?..

*****

Ekranlarda sanatı yaşatan dakikalar bugün dalya diyor
İçinde sanat olan, sanat konuşulan programlardan bahsetmek, hele de bugünlerde, inanın büyük zevk. Birçok dizinin üçüncü bölümünü bile göremediği televizyonlarımızda, bir kültür sanat programının yüzüncü bölüme gelmiş olması da gerçekten başarı demek. Bu başarının altını kalın puntolarla çizmek gerek. Keyifle çiziyoruz... Bize düşen bu dört kültür sanat şovalyesinin, Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu, Sunay Akın ve Nebil Özgentürk’ün Yaşamdan Dakikalar’ına saygı göstermek. Elbette gösteriyoruz... Bugün saat 20.55’te başlayacak programlarında dalya diyecekler. Hepsini gönülden tebrik ediyoruz.

Sürprizler hazırlamışlar izleyenleri için Yaşamdan Dakikalar ekibi. 100. programlarını Anjelika Akbar’ın piyanosuyla kutlayacaklar. Musa Kart’ın onlar için hazırladığı çizgi filmi sevenleriyle paylaşacaklar. Yine resim konuşacaklar, heykel konuşacaklar, tiyatro konuşacaklar. Takipçilerine konser, sergi, oyun tavsiyelerinde bulunacaklar. Sanat damarlarımızın ciddi kolesterol problemi yaşadığı şu günlerde, yine ruhumuzu ferahlatan bir sanat rüzgarı estirecekler. Onları dinlemeyi, önerdikleri şeyleri izlemeyi, söyledikleri konserlere, etkinliklere gitmeyi hep çok sevdik. Perşembe günlerinin gelmesini iple çektik. Çekmeye devam edeceğiz. Onlarla grileşen hayatlarımız renklendi. Perşembe akşamlarını hep aynı heyecanla bekledik; bekleyeceğiz...

*****

Bu belgesel çocuklar için
National Geographic’te yayınlanacak bu belgeselde çocuklar, bilimin gerçekten eğlenceli olduğunu kendi yaptıkları deneylerle kanıtlıyorlar. Avustralya yapımı, tüm dünyada ciddi reytingler alan, çocukların günlük malzemeleri kullanarak, eğlenceli aktivitelerle hayatın sırlarını çözdüğü bir belgesel olan Küçük Bilginler, 6-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli, öğretici ve bilimi laboratuardan çıkartıp gerçek hayatın içine alan bir yapım. Nasıl, neden diye sürekli sorular soran çocuklar için Küçük Bilginler’in her bölümünde farklı konular ele alınıyor. Serinin bugünkü bölümü saat 16.30’da yayınlanıyor. Çocuklar, bu faydalı belgesellerle hayatı daha iyi kavrıyor.

İnadına İNCİ inadına ÇAYIRLI
Bizim Ekran’ın bu köşesinde bugüne dek birçok güzel hanımefendiyi ağırladık. Ama galiba en güzelini bugün yayınladık. Çünkü güzellik gözün içindeki ışıkla çok alâkalıdır. Ve gözleri İnci Hanım kadar güzel ışık saçan kadın sayısı çok azdır. Bu pazar günü İnci Çayırlı’nın o jüri koltuğunda oturup oturmayacağını merakla bekliyoruz. Günlerdir bizi arayıp kızgınlıklarını dile getiren okurlarımızı gayet iyi anlıyoruz. İnci Hanım’sız bir Şarkı Söylemek Lazım’ın tadının kaçacağını söyledik. İşte söylemeye de devam ediyoruz...

DİĞER YENİ YAZILAR