“İhbarcı subay” ortaya çıkmadıkça..

Haberin Devamı

Şurası belli oldu, ihbarcı subay ortaya çıkmadıkça kimse tatmin olmayacak.. Şüpheli durum aşılmayacak..

Aslında mektubu yazan kişinin biliniyor olması lazım..

Ne diyordu?

“Taraf gazetesinde haber çıkınca 04.00’te karargâha gittik, belgeyi dosyadan aldım.”

Böyle diyordu değil mi?

Genelkurmay’a sabaha karşı dörtte girebilen kaç subay vardır? En gizli belgeyi eliyle koymuş gibi bulan? Varsa bütün tezgâhı bilen?

İki mi, üç mü, beş mi!..

Kaç?

“İhbarcı subay” onlardan birisidir..

*


Efendim gizli tanık olacak!

Niye?

Cuntayı çökertiyor..

Tamam da yazdığı mektup kimliğini açığa çıkarıyor zaten.. Kendisini tarif etmiş..

Cunta oluşumunda görev almış, uzun yıllar hizmet etmiş, psikolojik harekât dairesinden bir subaymış..

Gizliliği mi kalmış..

Çıksın konuşsun, yüzünü görelim, sesini duyalım.. Kafamızdaki soruları soralım.. Acayip gelen, karanlıkta kalan, aklımıza yatmayan, deli saçması gibi gelen noktalar aydınlansın..

Başka türlü olmayacak..

Niye mi?

Aylardır ‘AKP’yi ve Gülen’i bitirme belgesi’nin altında ıslak imza aramıyor muyduk..

Arıyorduk..

Fotokopi olmaz diyorduk..

Aslı bulundu dendi.. Islak imzalı asıl belge.. Şimdi diyorlar ki ıslak imza da taklit edilebiliyor.. Makinesi bile varmış!

Anlaşılan tartışma bitmeyecek.. Kimi belgenin gerçek olduğunu savunacak, kimi sahte diyecek.. Sonradan hazırlandı.. İhbar mektubu da dümen!

Aynen böyle olacak..

*


Günlerce tartışıp sonuç almadan, başka bir konuya geçmek istemiyorsak bunun tek bir yolu var..

Savcıya mektup yazan, tanık olarak ifade verebilirim diyen subayın önce savcılara sonra kamuoyuna bildiklerini anlatması..

Medyada çarşaf çarşaf yayınlanan mektupta yazdıklarını söylesin yeter..

*


Mesela, benim aklıma takılan şu..

Diyelim ki, AKP ve Gülen cemaati için pis bir tezgâh planlandı.. Nasıl yapılacağı yazılı metin haline getirilip, altı imzalanıp dosyada saklanır mı?

Aklım mantığım almıyor..

İhbar mektubunda yazılanlara göre Genelkurmay’daki herkes biliyormuş..

Çok tuhafıma gitti..

Rüşvetin belgesi olmaz lafı vardır ya kirli tezgâhın da belgesi olmaması lazım..

Diyelim ki bu işler böyle yürüyor.. Yazılı emri görmeden kimse kılını kıpırdatmıyor..

Peki, kabul.. Harekete geçin diye birilerine yazılı emir gitmiş mi?

Merak ettiklerim bunlar..

*


Bir de madem bu kadar önemli belge, madem herkes sabaha karşı koşa koşa karargâha gitti..

“İhbarcı subay” belgeyi çaktırmadan alıp cebine mi koydu?

Kimse uyanamadı!

Veya ben imha ederim diye aldı da gömleğinin içine mi sakladı?

“O subay”ın konuşması Albay Dursun Çiçek’ten daha önemli.. Mektup yazdığına göre belli ki bildiklerini anlacak..

DİĞER YENİ YAZILAR