Kahire ve İskenderiye notları..

Haberin Devamı

Mısır’da iki gün kaldım..

Soruyorlar; en çok dikkatini çeken neydi?

El Muhaberat elemanları.. Sivil polisler.. Binlerce gördüm diyebilirim.. Bir o kadar da resmi kıyafetli polis.. İnanılacak gibi değil..

Cumhurbaşkanı Gül temel atma töreni için Kahire’den 6 Kasım kentine gitti..

Yaklaşık 50 dakika süren yol boyunca on metrede bir polis dikilmişti.. Büyük çoğunluğu da sivildi.. Konvoyun geçeceği yola sırtlarını dönmüşler uçsuz bucaksız çöle bakıyorlardı..

Şöyle düşünün, İstanbul’dan Adapazarı’na gidiyorsunuz.. Her on metrede bir sivil polisler nöbet tutuyor.. Tören alanına geldiğimizde sayı daha da arttı.. Artık resmi polis göremez olduk.. Her yer sivil polislerle veya istihbarat elemanlarıyla doluydu..

Dikkatimi çeken bir şey daha oldu.. Resmi polisler silahsız.. Sivil polisler silahlıydı..

Zaten Kahire polisten geçilmiyor.. Her köşe başında dört-beş trafik polisi var.. Öyle dikilip duruyorlar..

Kahire trafiği ise bir facia.. Tam bir keşmekeş.. Kimin nereye gittiği ne yaptığı belli değil.. Gördüğüm.. Trafik lambalarının çoğu çalışmadığı için kim kafasını sokarsa o kazançlı çıkıyor.. Araçların çoğu 70’li yıllardan kalma.. Çoğu da vuruk.. Kimi arkadan kimi yandan darbe yemiş.. Zaten Kahire trafiğinde kaza yapmamak mümkün değil.. Araçlar birbirlerine pata küte çarpıyor.. Kaza olunca biraz bağrışıyorlar sonra herkes yoluna gidiyor..

Polisler ne yapıyor?

Seyrediyor!

***

Kahire dökülüyor.. Ana artel eh idare edilir gibi ama bir arka sokağa geçince yoksulluk ve pislik ben buradayım diyor..

Binalar dökülüyor.. 30 yıldır 40 yıldır ne bir civi çakılmış ne boya yüzü görmüş.. Hepsi kapkara, terk edilmiş gibi..

Kahire benim için tam bir hayal kırıklığı oldu.. Birkaç yer dışında yemek yemek mümkün değil.. Bırakın yemeği su bile çay bile içemezsiniz.. Denedik, gelen bardağın rengini görseniz bir yudum bile içmezsiniz.. Ben de öyle yaptım..

Kendi paramla hastalık mı satın alayım?

***

Kahire’den sonra İskenderiye’ye geçtik.. İzmir’i andırıyor.. Kentin yüzü Akdeniz’e bakıyor.. Denizi doldurmuşlar, beş geliş beş gidişli yol yapmışlar.. Kent bu kadar.. Bu ana caddeye çok sayıda yol da açılmıyor.. Çünkü ana caddeye çıkan yollar cadde değil daracık sokak.. Kahire’de olduğu gibi İskenderiye’de de binalar dökülüyor.. Hele arka sokaklar tam bir facia..

***

İskenderiye’de görülecek tek yer var; kütüphane.. Dünyanın en büyük ikinci kütüphanesi.. 8 milyon kitap kapasiteli ama şu anda 500 bin kitap var..

Süleymaniye kütüphanesinden sonra en çok el yazması Osmanlıca kitap bu kütüphanede var..

220 milyon dolara yapılmış.. (Tabii parasını Mısır vermemiş, Mısır’a hediye.)

Öyle sıradan bir kütüphane değil, mimarisi bile insanı etkiliyor.. Tavanı tepsi gibi yuvarlak olan ana kütüphane 70 bin metrekare büyüklüğünde..

Ve dünyanın en büyük internet arşivi de burada.. Kütüphane müdürü dünyaca bilinen Mısırlı kültür adamı İsmail Sarageldin, Cumhurbaşkanı Gül’e bilgi verirken kulak misafiri oldum.. Kütüphanenin bir bölümünde resmen kitap üretiliyor.. Kütüphaneden seçtiğiniz eski basım bir kitabı, kapağına kadar tıpkı basımını anında yapıyorlar.. Al götür evinin kitaplığına koy..

Sarageldin’in elinde iki kitap vardı.. Biri orijinal diğeri fotokopi yoluyla kütüphanede yapılan.. Ayırt etmek inanın zordu..

Yoğun koşturmaca içinde Mısır’da gördüklerim bunlar.. Beni etkileyen tek yer kütüphaneydi..

DİĞER YENİ YAZILAR