Derin sularda

Cemil Meriç diyor ki; - Hiçbir yeni derdin ilacı yeni değil, çünkü dertlerin hiçbiri tam olarak yeni değil. İnsan kafası yüzyıllardan beri yeni, gerçekten yeni tek ilaç bulamamış.

Bu sözlerini hatırlayınca asırların üzerinden bir kuş bakışı gibi adeta uçuyoruz ve düşünüyoruz.

Anlıyoruz ki; sular derinleştikçe, dünya yaşlandıkça Aristo’nun “sayfalar bizimle alay edercesine yeni” dediği gibi yani, değişen bir şey yok!

***

Kurban bayramı yaklaşıyor...

İnsanlar adeta her yerde bir şeylere kurban ediliyor sanki!

Kimi savaşlara, kimi teröre, kimileri de sulara yenik düşüyor.

Ve modern çağda yenik düşenlerin hepsi, düşmenin bedelini canıyla ödüyor...

Ve can acısıyla...

Geride ise sayısını bilemeyeceğimiz kadar yürek acısıyla yaşamaya çalışan insan!

Ve bu asırda yaşamak ne zor!

İlkel çağ diye bildiğimiz taş devrinden daha ilkel bir hayat ve nice unutulmayan dram yaşanıyor.

Kime de sorsak güya içinde yaşadığımız çağın adı; modern!

Ölümler ise hala ilkel suçlardan kaynaklanıyor!

***

Ve Kabe, taş gökdelenlerin arasına sıkışmış ve adeta kaybolmuş...

Haberin Devamı

Taş yığını oteller gökyüzüne doğru yükselmeye devam ediyor.

Dağlar eritiliyor ve taş binalar bir köpeğin azgın dişi gibi toprağa çakılıyor.

Vinç kulesinin devrilmesiyle yüzlerce insan ilkel bir kazaya kurban edilerek ölüp gidiyor...

Yıllardan beri eşkiyaların cirit attığı dağlar, ovalar, vadiler ve hatta yollar şehit kanıyla sulanmaya devam ediyor.

Akıl ve merhamet adeta uzaklara gitmiş!

***

Ülkesinden kaçıp kurtulanların dramı ise başka bir dert.

Türkiye’den Avrupa’ya gidebilmek uğruna yaşanan faciaların ve derin sulara gömülenlerin sayısını artık unuttuk.

Daha geçen gün 34 kişi boğularak öldü ve 14’ü çocuktu...

Evlatlarını kucağına alıp küçük bir botla ölüme yelken açan babaları anlamakta zorlanıyor insan.

Ve küçük bir botla küçük bir umuta sığınmayı insan nasıl göze alabilir?

Türkiye’deki vicdansız, ahlaksız nice insan üç kuruş uğruna yüzlerce insanın hayatını derin sulara gömüyor...

Bu da bir terördür, vahşettir...

***

Küçük bedeniyle karaya vuran ve yüreğimizi dağlayan Aylan ile Galip kardeşlerin o resmi bir dağ gibi içimize oturmuşken, her gün yeni bir olayın sonucunu duymakla daha da kahroluyoruz...

Haberin Devamı

Kahroldukça yüreğimiz taşlaşıyor!

Daha düne kadar “defolup gitsinler” diyenler, kıyılarımıza vuran insanlığa dair Aylan’ın karaya vuran resmini gördüklerinde ve kapılarını açmamakta direnen modern çağın merkezi Batılı efendiler bilmelidir ki, bu dramın geri dönüşümü bir gün mutlaka olacak!

DİĞER YENİ YAZILAR