Değişebilmenin keşfi...

Sandık günü yaklaştıkça demokrasiye çıkan bütün yollara mayın döşeniyor.

Ülkedeki düzene kirli sabotajlar planlanıyor.

Adalete sıkılan kurşunların acısı yüreklerde daha dururken, Fenerbahçeli sporcuları taşıyan otobüse atılan kurşunla ülke büyük bir kaosa sürüklenmek isteniyor.

Bu çirkin saldırıyla korku ve kaygı büyük bir hikayeye dönüştürülmek isteniyor.

Ve terör, adeta taraftarları çok olan mecraya kaydırılıyor.

Kriz tırmandırılıyor.

Bir şeylere gerekçeler hazırlanıyor gibi...

***

TBMM tatile girdi.

Partiler ise adaylarını açıklıyor.

Yeni bir dönem başlayacak, yeni siyasetçiler gelecek.

Yeni gelecekler de sabahtan akşama kadar kuru gürültü ve kavgalarla gün tüketeceklerse hiç gelmesinler daha iyi.

Bu tarz şark siyasetçileri tasfiye edilmedikçe Yeni Türkiye’de siyasetin düzeleceğine inanmıyoruz.

Çözüm uğruna terör örgütünün lider kadrosuyla dahi oturup uzlaşabilme noktasını arayan ve bulmaya çalışanlar, diğer yandan da muhalefet milletvekillerini yumruklamak için sıraya gireceklerse gelmesinler daha iyi...

Haberin Devamı

***

Türkiye son iki yüzyıldan beri kalkınabilmesini şekil değişikliklerinde arıyor.

Değişimin sırrını da yasaların eskiliğinde zannederek sabahlara dek meclisi açık tutup yasaları değiştirmekle meşgul.

Soruyoruz, Anayasayı değiştirsek ne olur ki!

Terörü, hırsızlığı, yalanı, trafik magandalarının sebep olduğu kazaları, sınavlarda çalınan soruları ve her türlü suçu önleyebilecek bir anayasa yeryüzünde hangi ülkede var ki?

Mevcut anayasalar da serbest olduğu için mi her tür suç işleniyor!

Fransa, Almanya ve İngiltere ve gelişmiş bütün ülkeler ideal bir bir anayasayla mı idare ediliyor? Hayır. Peki nasıl kalkınmışlar?

Veya Japonya ya da Çin.

Alfabelerinden, giyime ve geleneklerine kadar şekil ve düzen değişikliğine asla gitmeyi hiç düşünmeden bugün dünyayı yöneten ve yönlendiren aktör ülkeler arasına girebilmişler!

Yasalarını sürekli değiştirerek değil.

Değişimi nereden başlatılacağına iyi düşünüp karar vermek lazım.

DİĞER YENİ YAZILAR