Ankara notları...

Bir hafta boyunca Ankara’daydık.

35 yıldan beri gelip gittiğimiz, dönüşümüzde ise sevindiğimiz başkent, hala güçlerin tanıdığı fırsatların ya da mağduriyetlerin ülkeye dağıtımının yapıldığı en önemli birinci adres olma unvanını koruyor...

Başkent, hâlâ bütün ipleri elinde tutmaya devam ediyor.

Bir dönem siyasi partilerin hemen hepsinin vaatleri arasında birinci sırayı;

- “ Türkiye artık tek merkezden yönetilmeyecek!” sözü işgal ediyordu.

Aradan yıllar geçip gitti...

Elbette çok büyük değişimler yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.

Ve ülke hala tek merkezden yönetilmeye de devam ediyor.

Bütün yolların kesiştiği ve düğümlerin çözüm adresi ne acıdır ki yine Ankara...

Hukuki düğümlerin dahi tek çözüm yeri Ankara...

Kanunlar sürekli değiştiriliyor.

Değiştirilmeden önceki haliyle kaç milyon insan mağdur edilmiş belli değil...

Bunların sayısı ve istatistiği henüz yayınlanmış değil...

***

İçişleri eski Bakanı Efkan Ala dostumuz TBMM kürsüsünden haykırıyor ve;

- “Anayasayı tanımıyorum!” diyor ve gerekçesini de şöyle açıklıyor;

Haberin Devamı

- Milletin egemenliğine engel olan bu anayasayı yok sayıyorum!

O halde bakanın dahi tanımadığı anayasayı milletin kendisi niçin var saysın? Sorusu akla geliyor...

Kısacası, gerçekten ülke bütün kurum ve kuruluşlarıyla, yasalarıyla, yönetim şekli ile oturup bir daha düşünmesi ve her şeyi yeniden gözden geçirmesi gerekiyor...

***

Devlete ve seçilenlere rağmen, gizli ve başka adreslerin hedeflerine teslim olan yapılanmalar daha sağlıklı ve güven verici bir noktaya getirilmeli.

Yapılanmalar; hukuka, emniyete, bürokrasiye ve dahi siyasete yetmemiş basına ve sivil toplum kuruluşlarına kadar nüfuz etmiş...

Hemen herkes devletin çatısı altında küçük çatıcıklar altına sığınmış ve oralardan yönetiliyor...

Siyasi istikrarı bozabilmenin bütün senaryolarını denemeye kalkışanlar hemen her gün farklı bir oluşumu hayata geçirme peşinde.

Mücadele ediliyormuş görüntüsü altında aslında büyük bir koordinasyonsuzluk yatıyor.

Halının altına süpürme taktiği devam ediyor.

Pozisyonu korumak ve pozisyon kapmak en büyük strateji olmuş. Düşman üretme stratejisi ise vazgeçilmeyen bir alışkanlığa dönüşmüş durumda.

Haberin Devamı

Bu yüzden duvarda yüzyıllardan beri asılı kalan bu tabloyu indirmeli ve büyük resim yeniden çizilmeli, soğukkanlılıkla her fikir değerlendirmeye alınmalı.

Büyük ve Yeni Türkiye kurulmalı.

Ve her ihtimalin ışığında ve olası tehlikeler göz önünde bulundurularak yeni bir anayasası olmalı.

Bunun da çıkış yolu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme taşıdığı “Başkanlık” sistemi üzerine yoğunlaşılmalı...Kişisel ve duygusal takıntılar bir tarafa bırakılmalı ve ülkenin belki de yüzyılını ilgilendirecek meseleye kafa yormalı.

Amerika’yı yeniden keşfetmektense keşfedilmiş en iyi yöntem uygulanmalı... Bu yüzden Haziran ayında yapılacak seçimler bize göre çok önemli...

Ankara’nın gizli gündemi bize göre bu hususa endekslenmiş!

DİĞER YENİ YAZILAR