Bir sürgünün hikâyesi...

Haberin Devamı

21 Mayıs 1864...

Büyük bir halkın; toprağa, dağlara ve sulara gömüldüğü günlerdir...

Ve şairin;

- Kafkas dağlarıdır barut kokar vakitler

Vakitler ki, bir güle hasret vaktin türküsüdür

Bir sürgünün içinden, bir dağ, bir deniz geçer

Ve bu sis, bu duman kurda yaramış gülüm!

Deyişindeki günler bir film şeridi gibi yaşlı gözlerin kirpikleri arasından geçip gidiyor...

***


Ve “Toprakta dağılmak” sözü düşüyor aklımıza... “Yarınlara geçit yok” diyerek dağlara, denizlere sürülerek “Yurdunu Kaybeden Adamlar” tarihin en büyük soykırımına uğrayan Kafkasyalılar, ya da Çerkesler için ünlü Rus yazar Puşkin diyor ki;

- Savaş artığı ‘yüzen mezarlar’ olan gemilerden kaç tanesinin battığı bilinmiyor... Sadece Trabzon sahillerinde 53 bin Çerkes öldü!

***


“Karadeniz en çok bize karadır” denilen o kara günlerin 150. yıldönümünde, aydınlık günlerin değerini anlayabilmek için bir daha düşünmek gerekiyor...

Birlikte yaşamak anlayışının reddedildiği günden beri topraklar; kanla ve zulümle sulanıyor...

Salgın, soğuk, açlık ve sefalet yüzünden ölen insanların sayısı kaç “kayıp şehir” eder, hesaplayan var mı?

150 yıllık bir sürgünün içinde öyle derin hikâyeler var ki!

***


21 Mayıs 1864’teki, Büyük Çerkes Sürgünü diye tarihe geçen o günleri Prof. Kemal Karpat şöyle anlatıyor;

- 1859-1879 arasında göçürülen Kafkasyalılar, çoğu Çerkes 2 milyon kişiyi buluyordu, Osmanlı Devleti’ne ulaşan muhacir sayısı ise 1.5 milyon kişiydi...

***


1915 olaylarını dünya kamuoyuna ‘soykırım’ diye kabullendirmeye çalışan Ermeni diasporasının bu yaşananlardan haberi yok, galiba!

91 yaşındaki yaşlı bir Çerkes 1864 yılındaki büyük sürgününü şöyle anlatıyor;

“Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı...”

***


Bu inanç ve kararlılıkla haklı taleplerini haykırmak, soykırımda ve sürgün yollarında kaybettiklerini anmak için 24 Mayıs 2014 Cumartesi günü Kartal/İstanbul’da buluşacak olan Çerkesler ve Kafkasyalıların yaşadığı dramı Tolstoy ise şöyle yazıyor;

- Acımasız bir savaştı... Yüzlerce Çerkes köyü ateşe verilmişti. Tarla ve bahçelerini atlara çiğnettik. www.21may1864.org

***


Rusya’nın soykırımından ABD hiç bahsetmiyor... Ve başkanları da “felaket” demiyor...

ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Çin, Hindistan’ın yaptığı soykırımlardan da bahseden hiç yok...

Kim güçlüyse yani...

Bizler için “unutarak”, başkaları için “hatırlayarak” yaşamak alışkanlık olmuş! Ve 24 Mayıs akşamı Kartal’da bir araya gelecek olan Kafkasyalılar, Çerkesler denizlere bir şarkı söyleyin;

- Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım

Unutma beni, unutama beni

Gözünden damlayamayan göz yaşın olayım

Unutma beni, unutama beni

Ve yurdundan çok uzaklara düşmüş, dağların eteklerinde ölmüş, denizlerin dibinde mezarsız kalmış o insanları bir dua ile bir daha hatırlayalım...

DİĞER YENİ YAZILAR