Demir perde iniyor mu?

Haberin Devamı

Bir savaşın kırk nedeni var... Asıl mesele birinci nedeni bulmaktır!

‘Turuncu Devrim’le başlayan süreç gittikçe büyük bir yangına dönüşüyor... Uluslararası bir krizin eşiğinde geleceğini bekleyen Ukrayna ve Kırım için olası bir Rus işgalinden ve krizin büyük bir savaşa dönüşmesinden endişe ediliyor!

Batılı efendiler ile Rusya arasındaki büyük çekişmenin nasıl sona ereceği bilinmiyor... Ukrayna’yı Avrupa’nın arka bahçesi hâline getirmek isteyen Almanya yine bir dinamitin fitilini ateşliyor!

Daha önce birinci ve ikinci dünya savaşının fitilini ateşlediği gibi...

***


Ukrayna’nın batılı efendilerle ‘yoldaş’ olmasına ve aynı masaya oturmasına Rusya itiraz ediyor. Çünkü, asırlık stratejisine ve hayaline aykırı bir duruş...

Ve bu duruştan rahatsız olan Rusya bir daha kaybetmeye razı değil!

Batılı efendilere gelince, Ukrayna’yı AB’ye almak istemiyor... Ukrayna ve Kırım’ı Rusya’ya karşı ‘tampon ülke’ konumunda tutarak arka bahçesi olmasını istiyor! Bu stratejiyi de ABD destekliyor!

Ama evde yapılan hesaplar, dünya çarşısına uymuyor!

Rusya, Afganistan’da kaybettiği unvanını geri almak için yıllardan beri fırsat kolluyor... Dağılan Rusya yeniden demir perdeyi indirerek konumunu toparlamak istiyor... Rusya bu yüzden krizi tırmandırarak Ukrayna ve Kırım’ı geri almaya çalışıyor...

***


Ve yedi uyurlar; G-7 ülkeleri...

Sürekli Rusya’yı uyarıyor!

ABD dâhil batılı efendiler büyük bir telefon trafiği yaşıyor ama istihbaratçı Putin’i kimse ikna edemiyor!

Askeri tatbikata son verdi ama bu, isteklerinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor...

‘Yedi Uyurlar’ misali her uyandıklarında büyük bir fırtınanın ıslığını çalan G-7 ülkeleri dünyayı yeniden iki kutuplu günlere geri mi döndürmek istiyor?

Henüz bilinmiyor!

***


Bir tarafta batılı efendiler ve karşısında Rusya...

İki taraf da, Ukrayna ve Kırım’da kendilerine ‘Truva atı’ bulmuş görünüyor... Batılılar muhalefeti, Rusya ise iktidarı harekete geçiriyor... Her iki tarafın kalabalıkları da sokaklarda birbirini düşman gibi görüp öldürüyor...

Boşuna demiyorlar;

- Kaleler içeriden yıkılır! Dışarıdakiler sadece işbirlikçidir!

Büyük stratejik ortaklıkları kuramayan, iç barışını sağlayamayan ülkeler genellikle içeriden yıkılma senaryolarına yenik düşüyor!

‘Kazanabilmek için düşman gerek!’ anlayışıyla yazılan senaryolar büyük bir felaketin kapısını aralıyor...

***


Kırım’da belki de büyük bir kırılmanın yaşanacağı günlere doğru hızla ilerleniyor... Ve kapıda bekleyen bir baharın tarihi daha kanla yazılacağa benziyor!

Çünkü, asırlık hayalinden hiç vazgeçmeyen Rusya’nın ‘sıcak denizlere inme’ stratejisinin ilk durağı Kırım’dır...

1944 yılında Stalin 1 milyona yakın Müslüman Tatar’ı trenlere bindirip Sibirya’ya sürgün etmişti... Kapıların sürgülendiği trenler, Sibirya’ya vardığında insanların büyük bir çoğunluğu açlık ve havasızlıktan ölmüştü...

Dün böylesine bir katliama imza atan Rusya bugün dünden farklı bir yol izlemeden diyor ki;

- Kırım için gerekirse savaşırız!

***


Batılı efendiler tırnaklarının söküldüğünü sandıkları Rusya’yı sıkıştırmaya devam ediyor... Ve Rusya’yı Budapeşte Memorandumu’nu ihlal etmekle suçluyor... Birleşmiş Milletler de gerçekleri bulma misyonundan gittikçe uzaklaşıyor ve ‘Birleşememiş Milletler’ topluluğuna dönüşüyor...

Hukukçu bir dostun söylediklerini hatırlıyorum;

- Yanlışlar söylenmedikçe meşrulaşır!

BM, batılı efendilerin her küstahlığına sürekli susuyor!

İki taraf arasında sıkışıp kalan Türkiye’ye gelince, gördüğümüz kadarıyla bu çıkmazdan en az zararla çıkacak bir formül arıyor...

Her iki taraf da boğazlardan savaş gemilerinin geçirtilmesini istemiyor ve hâliyle, iki arada bir derede kalan ülke konumuna düşüyor durumundayız...

Rusya demir perdeyi indirmek, batılı efendiler ise büyük bir savaşı başlatacak dinamitin fitilini ateşlemek için kendine haklı bir gerekçe arıyor... Ne acıdır ki, bugüne dek hiçbir savaşın gerekçeli kararı resmi olarak açıklanmadı...

Demir perdesiz ve savaşsız günler dilemekten başka bir şey diyemiyoruz!

DİĞER YENİ YAZILAR