Gazete Vatan Logo

Master Plan'dan beklentiler

Milliyet Gazetesi yazarı Tolga Şardan geçtiğimiz günlerde kamuoyuna Master Plan olarak yansıyan Doğu ve Güneydoğu'da izlenecek politikaları kaleme aldı. İşte Şardan'ın o yazısı;

Master Plan'dan beklentiler

Hükümetin, PKK ile mücadelede uygulamaya koyduğu yöntem değişikliği sonrasında en önemli satır başlarından birisi “Terörle Mücadele Master Planı” oldu.

İçişleri Bakanlığı’nın koordinesinde, tüm devlet kurumları ve kuruluşlarının görev alması öngörülen master plan, aynı zamanda hükümetin yeni “Çözüm Süreci” olarak da değerlendiriliyor.

Master plan çerçevesinde ilk olarak PKK’dan temizlenen bölgelere güvenlik güçlerinin yerleşmesi için yeni karakolların kurulması ve güçlendirilmiş güvenlik kuvvetlerinin bu karakollarda güvenliği sağlaması planlanıyor. Bununla bağlantılı olarak “Özel Harekatçı” polislerin sayılarının artırılacağı bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Terörle Mücadele Master Planı kapsamında Şırnak ve Hakkari’nin, Cizre ve Yüksekova’ya taşınmasının planlandığını açıklaması, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Güneydoğu’da özellikle Şırnak’ın Silopi ve Cizre ilçeleri ile Diyarbakır merkezdeki Sur ilçesinde çatışmalar devam ederken, master plan çalışmalarına hız verilmiş durumda.

Haberin Devamı

Uzun süreç

Bakanlıklar, kendilerine bağlı kurumların plana sağlayacağı destekle ilgili çalışmalar yapıyor.

Tabii unutulmaması gereken bir konu; güvenlikçi konsepti ağır basan bu master planın kısa sürede tam olarak yürürlüğe konulamayacak olmasıdır.

Zira, plan içinde önemli konu başlıklarının geceden - sabaha ya da bir kaç yıl içinde tamamlanması kolay olmayacak. Zaman alacak işler ve projeler, plan içinde zorunlu biçimde yer alacak.

Görüştüğüm uzmanlar, planla ilgili yapılması gerekenleri sıralarken geçmişte yapılan bazı yanlışlıkları da ortaya koydular.

Yaşadığımız 2016’da görünen o ki; artık Kürt toplumu ya da bireyinin içinde yeralmadığı plan ve projeleri, terörle mücadele kapsamında gerçekleştirmek çok zor. Kürtler, bu planın bir parçası olmak durumunda.

Özellikle, 1990’lı yıllarda köylerin boşaltılmasıyla yürütülen terörle mücadele uygulamalarının olumsuz karşılığını günümüzde görmeye başladık. Geçmişte bozulan kentleşme ve iskan yapısının, yeni plan kapsamında nisbeten iyileştirilmesi şart.

Haberin Devamı

Hatırlanacağı üzere, geçmişte boşaltılan köylerdeki nüfus büyük köylerde ya da ilçelerde biraya toplandı. Kendiliğinden büyük kentler ve ilçelerde ağırlıklı nüfus oluştu. Diyarbakır başta olmak üzere, Nusaybin, Cizre, Silopi, Yüksekova nüfus olarak birden çoğaldı ve PKK’nın laboratuarı işlevi görmeye başladı.

Eskiden köy köy dolaşarak propaganda yapan PKK, boşaltılan köylerdeki vatandaşların oluşturduğu büyük yerleşim bölgelerinde daha geniş kitlelere propaganda yapma imkanı yakalarken, zaman zaman başarılı da oldu. Eskiden kırsalda, arazide olan PKK, sonrasında genişleyen il ve ilçelerde kendisine yer bularak büyük kitleleri arkasına alarak hareket etti. Örneğin Sur’da; PKK, ilçeye yaklaşık 250 kişiyi soktu. Bunun karşılığında neredeyse ilçenin tamamı yıkıldı, insanlar göç etti, yaşamını yitirdi, şehitler verildi, ancak halen çatışmalar devam ediyor.

Geçen yıl Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki kent ve ilçe merkezlerindeki YDG-H üzerinden başlatılmak istenilen “halk ayaklanmaları”, geçmişteki “taktik hata”nın sonucu olarak karşımıza çıktı ne yazıkki.

Haberin Devamı

Farklı kültür ve kimlikli gruplar

PKK, uzun yıllar verdiği silahlı ve siyasi mücadele sonunda bölgenin “demografik yapısı”nı değiştirmeyi başardı. PKK’nın, bölge insanını ötekileştirme çabaları içinde uyguladığı “ya sev ya terk et” modeli yaklaşımla, kendi yanında yeralmayanları göçe zorladı.

Bölgedeki Araplar ve Süryaniler’in büyük bölümü bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Kalanlar da zorunlu olarak örgüte yanaştı. Böylece, PKK’nın isteği doğrultusunda hareket edecek kitlelerden “tek yapı” oluştu.

İşte, üzerinde çalışılan Terörle Mücadele Master Planı’nda bu başlık önemli yer tutuyor. Bölgeden göçen farklı kültür ve kimlik sahibi grup ve toplulukları yeniden bölgeye yerleştirmek gerekiyor. Belki, güvenlik nedeniyle geçmişte boşaltılan köylerin yeniden yaşam alanları haline dönüştürülmesi veya yeni yerleşim birimleri kurmak gerekecek.

PKK’ya karşı yürütülen mücadele çerçevesinde şiddetli çatışmaların yaşandığı yerleşim birimlerinin yeniden yaşam bölgeleri oluşturulmasının sağlanması da master planın önemli başlıkları arasında yer alacak. Mahalleler yeniden şekillenecek.

Haberin Devamı

Büyük ilçelerde ve kentlerde kent güvenliği sistemi kapsamında mahallelerin geçişleri düzenlenecek. Örneğin, Cizre ve Yüksekova yeniden imar edilirken, klasik taşra yerleşkesi olmaktan çıkartılacak. Devlet kurumlarına ait binalar yeni yerleşim alanlarında birbirinden farklı bölgelere inşa edilecek. Örneğin, hükümet konağı, adliye, emniyet yanyana bulunmayacak. Böylece, kurumların yerleşik etkilerinin zaman içinde yayılmasıyla beraber mahallelerarası geçişler kent güvenlik sistemi içinde kontrollü biçimde sağlanacak.

Paylaşılan zenginlik ve refah düzeyi

Aynı kapsamda, bölgede yıllardır kaçakçılığın yanısıra Hazine beslemeli bir ekonomik yapı hüküm sürüyor. Yeni master plan kapsamında, bu zenginliğin büyük kitlelere paylaşımının sağlanması gerekecek. Artık, bölge insanının yaşaması için gereken gelir bir kaç zenginin elinden çıkartılıp, eşit olarak geniş halk kitlelerine pay edilmesinin sağlanmasıyla bölgenin refah düzeyinin artırılması sağlanabilir.

Yıllarca ihmal edilen veya görmezden gelinen “teröristle mücadele / terörle mücadele” farklılığını ortadan kaldıracak yeni master planını hayata geçirmek görüldüğü gibi kolay olmayacak tersine biraz zahmetli olacak. İşin faturası ağır olabilir.

Hükümet, şimdilik bu kararlılığı gösteriyor. Yılın sonuna doğru master planın geleceğiyle ilgili ilk işaretleri alabileceğiz.