Gazete Vatan Logo

Maratonu kazanmak için altın tavsiyeler

ÖSS için geri sayım başladı; heyecan dorukta. Peki bu 15 günlük süre nasıl değerlendirilmeli? Final Dersanesi hocaları sınavda ve sonrasında öğrencilerin dikkat etmesi gereken kuralları anlattı

Final Dersanesi Matematik Bölüm Başkanı Murat Öztürk: Çalışmayı kesin bol bol soru çözün
* Matematik sorularını nasıl buluyorsunuz?
Matematik soruları, aslında son derece kolay. Çünkü biz bir konuyla ilgili 20 tane test hazırlarsak ve bir test hazırlayıp 20 sorudan oluşturursak soruları kolaydan zora sıraladığımızda işte birinci soru en kolay, yirminci soru en zor. Fakat şunu söyleyelim kesinlikle sorular son derece kolay. Çünkü dört işleme dayanıyor sorular. Neticede toplama, çıkartma, çarpma, bölme gibi dört işlem. Hele hele bu yeni sistemde, formül gerektiren sorular yok. Yani hiç bir öğrenci şunu diyemez: "Ben şu formülü bilseydim, bu soruyu çözerdim." Asla öyle sorun yok. Dört işlemi bilmek yeterli.

* Modüler bir çalışma söz konusu olabilir mi?
ÖYS zamanında, yaklaşık 40 küsur konudan soru geliyordu ama şimdi bu 4-5 konuya indi. Yani 30 tane matematikten soru varsa, bunun yaklaşık 10 tanesi sayılar konusundan, 10 tanesi problemlerden. Ama hepsi yoruma dayalı. Ali'nin yaşı Mehmet'in yaşının 3 katıdır şeklinde aslında son derece basit mantığı olan sorular. Neticede dersin adı matematik olunca öğrenci başka gözle bakıyor, yoksa konu sayısı eskiden olduğu gibi değil son derece sınırlı.

* Kalan sürede ve sınavda nasıl davransınlar?
Kalan süre için konuşursak artık konu çalışmak yerine soru çözmeliyiz, bu kendimizi zorlayacak derecede olacak. Bir öğrenci günde 70-80 soru çözmeye alışmışsa bunu 100-120'lere çıkarmalı. Yani sınavdan birkaç gün öncesine kadar kendini daha pratik bir hale getirmeye çalışmalı. Demin de dediğim gibi artık çalışacak bir konu yok artık. Soru türlerini 10 soru çözerek öğrenmeli. Öğrenciler sınav sırasında ne yapmalı dediniz, öğrencilerle ben konuşurken onlara şunu söylüyorum, sınavda onları bekleyen en büyük tehlike şu: 10 kitapçık türü veriliyor, öğrenci soruların kolaydan zora doğru gittiğini sanıyor, halbuki bir öğrenciye B4 kitapçığı gelmişse B4 kitapcığındaki ilk soru bir olasılık sorusu olabiliyor ya da bir oran sorusu olabiliyor. Öğrenci sınav esnasında kendi kitapçığındaki ilk birkaç soruya bakarak sınav hakkında yorum yapmamalı. Ben şunu tavsiye ediyorum. Kitapçığın sayfasını çevirdiğinde birinci sorudan başlamak yerine, o sayfadaki 5-6 sorudan gözüne kestirdiği en tanıdık sorudan başlarsa ilk birkaç saniyede bir-iki soruyu çözerek, iyi bir moralle başlarsa daha iyi olur.

* Geçen yıl liseden 512 bin aday ilk kez sınava girmiş ve bunlann 198 bini, 0-12 soruyu net olarak yanıtlamış. Niye bu kadar düşük?
Türkçe netleriyle matematik netlerini kıyasladığınızda Türkçe'nin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Çünkü birinde ana dili var. Matematik'te ise karşısına X'ler Y'ler çıkıyor. Aslında o da bir başka dil. Matematik'in kendi dili var. Bugün İngilizce bilmeyen birine nasıl İngilizce okuttuğunuzda o kelimelerden bir şey arılamıyorsa matematikle uğraşmamış olan bir öğrencinin de matematikte başarı göstermesi zor. Çünkü matematik çok basit olmakla birlikte kendine ait bir dili var. Mesela 2x2 kaç deseniz 4 der, ama X'in değeri 2, Y'nin değeri 2 X ile Y'nin çarpımı kaç dediğimizde öğrenci bocalıyor. Çünkü ona ait dili kullanamıyor, bu da ön yargı aslında.

* 'Ne kadar çalışsam da, yapamam' ön yargısı var!
Aslında bu öğrencilerin birikimine, eğitim alma düzeyine göre değişir. Ama başarılı olmak için çalışmaktan başka yol yok. Ancak acı bir gerçek şu ki, sınava 1.5 milyon öğrenci girdi; 150 bini kazandı. Geri kalan 1 milyon 350 bin öğrenciye siz neden sınavı kazanamadınız diye soramayız, çünkü 150 bin öğrenci alınıyor. Geriye kalan öğrenciler başarısız değil aslında. Sıralamasında yeri farklı. Bugün üniversitelerimize 1000 öğrenci alınsaydı bu defa da o ilk bin öğrenci girecekti.

Final Dersanesi Türkçe Bölüm Başkanı Celil Vardar
Atladığınız konuları çok iyi çalışın

* Türkçe'ye yaklaşım nasıl olmalı?
Uzun bir süredir devam eden hazırlıklar artık son aşamasına geldi. Bilgiler ölmedi. Bu bilgilerin şimdi özümsenme ve seri bir şekilde kullanılma süreci başladı. Şu aşamada, yapılması gereken şey öğrencilerin bir durum değerlendirmesi yaparak hangi konularda eksikleri var, hangi tür soruları çözmekte zorlanıyorlar bunları belirlemeleri gerekir. Bilgi eksiklerini tamamlamaları gerekiyor. Bol örnekle karşılaşarak herhangi bir bilginin değişik sorularda nasıl karşılarına çıkabileceği konusunda somut örnekler görmesi gerekiyor.

* Konu mu, soru mu?
Öğrencilerde genellikle şöyle bir hata var: Konuyu bilmeden, soru çözmeye ve sorudan konuyu öğrenmeye çalışıyorlar. Belki bazıları için bu doğru olabilir ama genel olarak bilgi yoksa, hakkında bilgi sahibi olamadığı konunun sorusunu da çözemez. Bu nedenle, önce bilgi eksiklerinin tamamlanması gerekir. Bildiği konuda soruları çözebilir öğrenciler. O biraz kolaycı bir yaklaşım. Yani konuyu bilmiyor, soruları çözerek konuyu öğrenmeye çalışıyor. Çok zaman olsaydı, belki böyle bir öneride bulunmak doğru olabilirdi ama şu aşamada pek süre kalmadı. Bir sorunun bile, 3-5 bin kişiyi geride bırakmaya neden olabileceği sıralama sınavında işi şansa bırakmamak için, bilgi eksiklerinin tamamlaması gerekiyor. Türkçe'de, bilgi gerektiren soru sayısı çok da fazla değil. Bu bakımdan, eksikleri tamamlayıp olabildiğince yüksek net çıkarmaya çalışmalarının yolları araştırılmalıdır.

* Türkçe'nin katsayısı arttı. Soruların zorlaşması beklenebilir mi?
Soruların zorlaşacağını düşünmüyorum, çünkü geçen yıl sonunda ÖSYM tarafından yayınlanan sınavdaki değişiklikle ilgili basın bülteninde sınavın niteliğinde bir değişiklik olmayacağı söyleniyor. Böyle bir sürpriz beklemiyoruz, esasen buna gerek de yok. Bu bakımdan, soruların zorlaşması da söz konusu değil. Tek basamaklı sınav sisteminde Türkçe'nin karakteristik yapısı değişmedi. Bu yılda, yine aynı şekilde olacaktır. Yani yine 17-18 paragraf sorusu olacaktır, 10-12 tane sözcük ve cümle sorusu, 2 tane anlatım biçimleriyle ilgili soru çıkacak karşımıza, sözcük türleriyle ilgili 1 ya da 2 soru çıkacaktır, cümlenin öğelerinden 1 veya 2 soru, cümle türlerinden, fiil çatısından, ses bilgisi ve yazım noktalamadan birer ikişer soru çıkacaktır. Anlatım bozuklukları bunların içerisinde paragrafa göre, cümleye göre 5-6 tane de bunlardan soru çıkacaktır. Tabii burada sorun herhangi bir hazırlık yapmamışlarsa, dersaneye gitmemiş arkadaşlarımız anlatım bozuklukları okullarda bağımsız bir konu olarak okutulmuyor. Bu konuda belki kitaplar karıştırabilirler bu da çok zor bir şey değil, konuya duru bakarlarsa, öğrenmek amacıyla bakarlarsa bu konuda piyasadaki kitaplardan yararlanabilirler arkadaşlarımız.

* Sınav için tavsiyeleriniz neler?
Önce şunu söylemeliyim: Kitapçıklar A1, A2 diye 10 değişik kitapçık olacağı için, şimdiye kadar alıştıkları düzende sorular çıkmayabilir karşılarına. Dersanelerde önce sözcük sorusu sonra cümle sorusu biçiminde bir düzen var. Biz Final olarak, çocukları alıştırmak üzere 4-5 farklı kitapçık yaptık. Yani bir paragraf sorusuyla teste başlayabilir bu konuda bir kere kendilerini hazırlasınlar. Klasik soru düzeniyle karşılaşmayabilirler. Bunun dışında soruyu doğru okuyup anlamak, yarı yarıya cevaplamaktır. Soruyu anlamadan soruya saldırmak, soruyu çözmeye çalışmak hata getiriyor arkasından. Önce anlasınlar mutlaka benzer sorularla karşılaşmışlardır. Bilgiyi nerde kullanacaklardır, ne isteniliyor, ne veriliyor bunları hesaba katarak ve biraz titiz davranılarak Türkçe sorularında biraz önce ifade ettiğimiz gibi en az 40 net çıkarabilirler.

Haberin Devamı