Gazete Vatan Logo

En çok kime gülüyor

Avurupa Yakası'nın "evde kalmış kızı" çılgın Makbule konuştu

24'te "Bir zamanlar Türkiye" programını sunmaya başlayan Avrupa Yakası'nın Makbule'si Hasibe Eren de, dizide bu sezon en çok Dilber Hala'ya güldüğünü söyledi

İstanbul Üniversitesi Piyasa Araştırmaları ve Reklamcılık Bölüm’ünden mezun olduktan sonra Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nü bitiren Hasibe Eren, canlandırdığı Sıdıka karakteriyle ün kazandı. 1996’dan bu yana İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Çocuk Eğitim Birimi’nde görev yapan Eren, son yıllarda Avrupa Yakası dizisindeki Makbule rolüyle dizi seyircisinin beğenisini topluyor.

“Sıdıka”, “Anlat İstanbul”, “Yağmur Zamanı”,”Avrupa Yakası”, “Aşk Meydan Savaşı”, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Rumuz Goncagül”, “Yeditepeli Aşk” gibi projelerde de yer alan oyuncu, Ece Hakim, Azra Akın ve Babam ve Oğlum filminin çocuk oyuncusu Ege Tanman gibi isimlere oyuncu koçluğu yaptı.

Şu sıralar 24’te ekrana gelen “Bir Zamanlar Türkiye” adlı televizyon programının da sunuculuğunu üstlenen Eren, “Programda stand up yapmıyorum ama 90’ların müzik anlayışını, 60’ların sinemasını, 70’lerin İstanbul’da insan ilişkilerini konuşurken mizahi bir üslup kullanıyorum” diyor.

Hasibe Eren kimdir?

1975 doğumluyum, İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusuyum. Aynı zamanda tiyatromuzun çocuk eğitim biriminde eğitmenim ve birimin koordinasyonunu yapıyorum. Oynamayı seviyorum, eğitim vermeyi seviyorum, çocuklarla çalışmayı seviyorum. Özetle durum budur yani... (Gülüyor).

Makbule’nin göğüs kaldırma haraketi çok tutuldu. Bu hareketi Sezen Aksu bile sahnede yaptı.

Çok büyük bir etki bıraktığını düşünmüyorum ama komik bir buluş oldu. Normalde ayıplanacak bir hareket, fakat kızın farkında olmadan yapışı bunu daha da komik hale getiriyor. Bir de hep heyecanlandığı zaman, beğendiği bir erkekle ya İzzet’le ya Burhan’la olan diyalogları sırasında kullandığı için komik oluyor. İlk başta çekinerek yaptım ama sonradan çok övgü gelince hareketi yapmayı sürdürdüm.

Peki bu hareketi Gülse Birsel mi yazmıştı, yoksa karaktere siz mi uyarladınız?

Bu yazmadığı şeylerden biriydi ama tabii ki her şeyi kafamıza göre kullanmıyoruz. Onayını aldığım bir hareketti. Tolga (Çevik) benzer ama başka bir tik eklememi önermişti. Ben bir gözlemimden hareketle bunu gösterdim herkes çok gülünce kaldı.

‘Sette herkesle iyi anlaşıyorum’

Avrupa Yakası’nda sizi en çok hangi karakter güldürüyor?


Herkese çok gülüyorum. Gülse o kadar dengeli yazıyor ki, senaryoyu... Engin’e, Binnur’a, Gülse’ye, Ömür’e, Gazanfer Bey’e, aslında herkese çok gülüyorum.

Peki Dilber Hala ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Müthiş bir karakter olduğunu düşünüyorum. Çok gülüyorum... Binnur’a oynarken gülüyorum, televizyonda izlerken bir daha gülüyorum. Bir de Gülse olağanüstü güzel yazıyor. Böyle kadınlar var tanıdığım o nedenle çok da gerçek buluyorum. O çelişkilerini, anında sahtekarca başka bir tutum sergileyişine bayılıyorum. Gülse, bu anında döner durumları çok güzel ifade eden sahneler yazıyor ve ben çok gülüyorum.

Sette en iyi kiminle anlaşıyorsunuz?

Herkesi seviyorum, herkesle iyi anlaşıyorum. Dışarıda da görüştüğüm arkadaşlarım hepsi. Birlikte
tatillere gidiyoruz, çok eğleniyoruz. Ev oturmaları yapıyoruz.

Sunuculuğunu üstlendiğiniz “Bir Zamanlar Türkiye” adlı programdan bahsedelim biraz.

“Bir Zamanlar Türkiye” herhangi bir program türüne benzetebileceğimiz bir çalışma değil. Beni çok heyecanlandıran bir proje... Hepimiz geçmişten, nasıl giyindiğimizden, eski alışkanlıklarımızdan, hayatımıza cep telefonu girmediği zamanlardan, telesekreter üzerinden iletişim kurduğumuz günlerden söz etmeyi severiz.
Hatta sohbetin daha da geriye gittiği günler olur, komşu teyzeden bir pişirimlik kahve istenilebilen, gece sokakta saklambaç oynanabildiği günlerden konuşuruz. Bu program bunları anlatıyor. Mizahi bir üslubu var, çok çok komik
değil. Stand - up yapmıyorum. Ama 90’ların müzik anlayışını, 60’ların sinemasını, 70’lerin İstanbul’unda insan ilişkilerini konuşurken mizahi bir üslup kullanıyorum.Güzel bir çalışma olacağını düşünüyoruz.

Programın jeneriğinde konsepte uygun olsun diye eski dönemlerin kıyafetlerini giyiyorsunuz, değil mi?

Evet, jenerik ve tanıtımı çekerken belli başlı dönemlerin kılığına girdim. 60’lar,
70’ler, 80’ler... Hipi de oldum, Belgin Doruk’un ya da Türkân Şoray’ın sinemaya başladığı ilk dönemi andıracak makyaj, saç ve kıyafetle 60’ları hatırlatıyorum. Serpil Çakmaklı ya da Harika Avcı’nın 80’lerdeki halini andıracak bir kıyafet de giydim. Eğlenceli bir çekim oldu.

O kıyafetleri giydiğinizde sizde nasıl bir duygu uyandı?

Garip, komik oluyor. Tam dans etmemi değil ama dönemi çağrıştıracak bir hareketlilik bekleniyordu benden. Dolayısıyla stüdyoda beni desteklesin diye her döneme ait müzikler de çaldılar. Hemen yürüyüşünüz, haliniz tavrınız değişiyor. Kostüm, insanı girmek istediği rol için çok destekleyen bir unsur. 80’li yıllarım inanılmaz feciydi

Sizin 80’li yıllarınız nasıl geçti?

Feci... (Gülüyor) İlk yarısı ilkokul dörte kadar Almanya’daydım.Sonra Türkiye’ye geldim. İnanılmaz bir kimlik karmaşası oldu.Orada Türksün, burada Alman... Eğitim sistemi anidendeğişiyor. Orada serbest kıyafetle daha özgür bir eğitimhayatı sürdürürken, burada aniden siyah önlüğe beyazyakaya ve otoriter bir eğitim sistemine alışmak biraz zordu.Bir de tam 80’lerin sonunda ergenlik çağına girişbaşladı. Eliniz kolunuz uzuyor, beden almış başınıgitmiş, hiçbir giydiğiniz yakışmıyor. Zaten döneminmodası tartışmasız kötü. Feci yani... (Gülüyor).Annem iyi bir terzidir. O dönemin modasını çeşitlidergilerden kalıp çıkarır, diker diker giydirirdi. Şimdibakınca fotoğraflara çok fena tabii... Gömlekle etekaynı kumaştan takım dikilmiş. (Gülüyor).

Sert eleştiriler bekliyorum

Avrupa Yakası’nda da Sıdıka’da da sizi evde kalmış kız karakteriyle izledik. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Bu hep sorulan bir soru... Biraz tesadüf, biraz yapımcıların casting yaparken daha önce yapılmış olandan hareket almaları diyebiliriz. Ama Makbule hem İzzet’le evlenip boşandı, hem de artık Burhan’la nişanlı... Bir süre sonra da evlenirlerse bu kara büyüyü bozmuş olacağız.

Makbule’yle ilgili nasıl eleştiriler geliyor size?

Eleştiriler hep yapıcı yönde geliyor. Her türlü eleştiriye açığım ama hep olumlu şeyler ifade ediliyor. Ben de aksine karakteri nasıl geliştirebilirim diye daha sert eleştiriler bekliyorum.

Azra Akın'ı çok beğeniyorum

Azra Akın’ın oyuncu koçluğunu yaptınız. Şu an oyunculuğunu beğeniyor musunuz?


Tabii... Çünkü Azra sadece benimle değil, benden çok daha değerli hocalarla da çalıştı benden sonra... Yurtdışına gitti. Shakespeare Oyunculuğu Workshop’una katıldı Londra’da... Burada seminerlere katılıyor, dersler alıyor. Ben çok beğeniyorum, kendini çok geliştirdiğini düşünüyorum.

Peki şu anda oyuncu koçluğunu yaptığınız bir isim var mı?

Yok ne yazık ki... Teklif geliyor ama vaktim olmadığı için yapamıyorum. (Gamze Ünel / Milliyet)

Haberin Devamı