Gazete Vatan Logo

Madımak’ın ’1 numaralı sanığı’ öldü!

18 yıl kaçtı ama Madımak’a sadece 500 metre uzaktaydı

Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde 37 kişinin ölmesiyle ilgili soruşturmanın ‘1 numaralı sanığı’ olarak aranan dönemin Refah Parti’li Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak’ın, önceki Sivas’ta önceki gün öldüğü ortaya çıktı. Erçakmak’ın cenazesinin, aynı gün yakınları tarafından gizlice gömüldüğü anlaşıldı.

Sivas’ta 18 yıl önce 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan Madımak olaylarının 1 numaralı sanığı sıfatıyla kırmızı bültenle aranan dönemin Refah Parti’li Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak’ın Sivas’ta öldüğü anlaşıldı. Önceki gün yakınları tarafından Yukarıtekke Mezarlığı’nda cenazesi gizlice toprağa verilen Erçakmak’ın mezar tahtasına ‘Mehmet dayı’ yazıldığı ve 11 Temmuz tarihinin atıldığı görüldü. 18 yıl boyunca yakalanamayan ve her yerde aranan Erçakmak’ın, memleketi Sivas’ta yaşamını yitirdiğinin ortaya çıkması duyanları şaşırttı. Erçakmak’ın cenazesinin de aynı gün yakınları tarafından kent merkezindeki Yukarı Tekke Mezarlığı içinde aile kabristanına defnedildi. Cenazesi sessizce defnedilen Erçakmak’ın defin işlemleri de Mezarlık Müdürlüğü sistemine bugün işlendi. Erçakmak için verilen ölüm raporunda ise ölüm nedeninin ’normal ölüm’ olarak geçtiği öğrenildi. Belediye yetkililerinin, defin işlemi sonrasında ölümle ilgili Cumhuriyet Savcılığı’na bilgi verdiği belirtildi.

Defin belgesinde adı var

Olaylardan sonra başlayan dava sürecinde ortadan kaybolan ve zaman zaman Fransa’da olduğu yönünde haberler alınan Erçakmak, Interpol tarafından kırmızı bülten ile aranıyordu. Erçakmak’ın bu süre boyunca mı, yoksa daha sonra mı Sivas’a geldiği araştırılıyor. Yakınlarının da konuyla ilgili sorgulanacağı öğrenildi. Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde 37 kişinin ölmesiyle ilgili soruşturmanın ’1 numaralı sanığı’ olarak aranan 72 yaşındaki Cafer Erçakmak’ın, önceki gün saat 20.00 sıralarında, Sivas kent merkezinde, İstasyon Caddesi’ndeki Başel Apartmanı’nda oğlu Ömer Ergin Erçakmak’a ait dairede kalp krizi geçirerek öldüğü öğrenildi. Numune Hastanesi’ne bağlı İbn-i Sina Sağlık Merkezi’nde görevli Dr. Levent Oktar imzasıyla verilen ölüm raporunda da ölüm nedeni olarak ’kalp krizi’ yazıldığı belirtildi. Ölüm raporunda ve Belediyeden alınan defin belgesinde ‘Cafer Erçakmak’ adının yazılı olduğu öğrenildi. Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden Yukarı Tekke Mezarlığı’na giden polis ekibi mezar yerinde inceleme yaptı, ardından mezarlık etkililerinden bilgi aldı. Bu arada kesin kimlik belirlemesi için Cafer Erçakmak’ın cenazesinin mezarlıktan çıkarılabileceği ve otopsi yapılabileceği de iddia edildi. Vali Ali Kolat, konuyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olmadığını, Emniyetin araştırmalarının sürdüğünü söylemekle yetindi. Belediye Başkanı BBP’li Doğan Ürgüp ise konuyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı.

ORTAYA ÇIKMASIN DİYE RUMUZ KULLANDILAR

Erçakmak’ın yeni alınan aile mezarlığının ilk sırasına gömüldüğü görülürken, geçici olarak konulan mezar tahtasının ön tarafına ’Mehmet Dayı’ yazılması dikkat çekti. Tahtanın arka tarafında ise ’C.E.’ kısaltması yazılırken, ölüm tarihi olarak ise dünün tarihi olan ’11.07.2011’in yazıldığı görüldü. Yakınlarının, olayın ortaya çıkmaması için bunları yazdığı öne sürüldü.

‘Ölen oysa tespit edilsin

DAVANIN müdahil avukatlarından Şenal Sarıhan, firari sanıklardan Cafer Erçakmak’a ait olduğu iddia edilen mezarın açılarak, ölen kişinin kimliğinin tespit edilmesini talep etti. Sarıhan, Erçakmak’ın da aralarında bulunduğu 7 firari sanığın yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu dilekçede, 18 yıldır yurt içinde ve dışında aranmakta olan sanığın ölüm haberinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda kendilerinde ciddi bir kuşku yarattığını ifade etti. Sarıhan, “18 yıldır kaçmayı başarmış olan bir şahsın böyle bir yolla ‘aranmaktan kurtulma yolunu’ denemesi akla gelmeyecek bir durum değildir. Bu nedenle anılan mezarlığın açılarak gerçekten ölen şahsın Cafer Erçakmak olup olmadığının saptanmasını talep ediyoruz” dedi.

Resmi makamları kim yanılttı

Şenal Sarıhan, dilekçesinde, şunları kaydetti, “Defnedildiği iddia edilen sanığın Sivas’ta bulunduğu somut olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Oysa mahkemenize daha önce sunmuş olduğumuz resmi belgelere göre ise sanık Fransa’da ikamet ediyor biçiminde görülüyordu. Bu belgelerin ’resmi’ oluşları karşısında, resmi makamların mı yanıltıldığı, bu yanıltmanın kimler tarafından yapıldığı sorularını ciddi bir biçimde sormak gerekiyor.”

Haberin Devamı