Gazete Vatan Logo

Liseden gelen öğrenciyi formatlıyoruz

Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Erdoğan, liseden mezun olan öğrencinin test sistemine
göre eğitildiğini ancak bunun üniversite eğitimine uymadığına dikkat çekiyor: “Öğrenciler üniversite formasyonuna uymadığı için çocukların alt yapılarını kuvvetlendirmek için ders veriyoruz”

Dünyada en hızlı ilerleyen sektörlerden biri de iletişim. Bundan 15 yıl önce internet yokken bugün neredeyse iletişimin en önemli araçlarından biri haline geldi. Peki ya cep telefonu? Artık bir çok kişinin vazgeçilmezlerinin üst sıralarına oturdu. Internet ya da cep telefonumuz aracılığı ile gazeteleri takip edip, ufacık ekranlarda film izleyebiliyoruz. Peki bu değişimler iletişim bilimini nasıl etkiliyor? İletişim fakültelerinden mezun olan öğrenciler hangi formasyona göre eğitim alıyor? İşte bütün bu konuları İstanbul Bilgi Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Erdoğan ile konuştuk.

ALTYAPI GÜÇLENİYOR

İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Erdoğan, ilk olarak liseden mezun olup üniversiteye gelen öğrencilerin düzeyine dikkat çekiyor: “Çocuklar üniversiteye gelirken farklı formattan geliyorlar. Özellikle sınavlar yüzünden çoktan seçmeli sorulara cevap verme refleksiyle geliyorlar. Eğitim temelleri ’eldeki verilerden birini seçmek’üzerine kurulmuş durumda. Ancak üniversite eğitimi bambaşka bir şey. Üniversitede öğrenci kendine verilenle yetinmemeli, sorgulamalı ve kendine yeni kapılar açabilmeli. Hatta bu sorgulama yeteneğini geliştirmeli. Gelen öğrencinin formasyonu ile üniversitede öğrenim görmesi gereken öğrencinin formasyonu konusunda sorun yaşanıyor. İşte bu noktada alt yapısal anlamda bu eksikliği kapatmak için müfredatımızı yeniledik. İletişim fakültesinde olduğumuz için özellikle Türkçe ve yabancı dil konusunda öğrencilere ciddi destek programı sunuyoruz. Bir başka ifadeyle dönüşüm programı uyguluyoruz.”

ÖĞRENCİ ODAKLI EĞİTİM

Prof. Dr. Erdoğan 2 yıl önce eğitim metodlarını değiştirdiklerini söylüyor. Bu sistemi ise şöyle açıklıyor: “2 yıl önce İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde radikal bir program başlattık. Öğretim üyeleri önceden ’Derste ne anlatacağım, neler yapmam gerekiyor’soruları soruyordu. Öğretim üyesi odaklı bir eğitim vardı. Şimdi odağı değiştirdik ve öğrenci odaklı eğitim modeline geçtik. Peki bu model nedir? Artık derse hazırlanan hocalar ’Öğrenci bu konuyu nasıl anlayacak? Bu konu öğrencinin ne işine yarayacak?” sorusunu sormaya başladı. Yeni sistemde öğretim üyesi nasıl derse hazırlanıyorsa öğrencinin de derse hazırlanması sağlanıyor. Hatta mümkünse ders öğrenciye anlattırılıyor. Bu yıl bu yöntemin üçüncü uygulaması yapılacak.

ANONİM ÖĞRENCİ ORTADAN KALKTI

Yeni sistemi anlatan Prof. Dr. Erdoğan, derse katılmayan öğrenci için ’anonim öğrenci’tanımlaması yapıyor ve yeni sistem ile bunu engellidiklerini belirtiyor: “Eski sistemde 100 kişilik sınıflarda da hatta daha kalabalık sınıflarda ders işlenebiliyordu. Ancak yeni sistemde bu mümkün değil. Dersliklerde en fazla 25 öğrencinin olması gerekiyor. Çünkü sistemin temelinde öğrencinin söz alması yatıyor. Öğrenci aktif olarak derse katılmalı. Eski sistemde ’anonim’adını verdiğimiz öğrenci modeli ortaya çıkıyordu. Yani bir yılı söz almadan, konuşmadan geçiren öğrenciler olabiliyordu. Hatta konuşmadan mezun olan öğrenciler vardır. Bu yeni sistemde ’anonim’öğrenci modeli ortadan kalktı. Öğrencilerle birlikte öğretim üyesinin de içinde bulunduğu grup modeli oluşturuldu. Şimdi öğrenci sistemi zorlar hale geldi.”

SUDAN ÇIKMIŞ BALIK

Prof. Dr. Erdoğan, halk arasında çok sık kullanılan bir sözden yola yeni mezun olmuş öğrencilerin yaşadığı soruna ve çözüm yöntemine dikkat çekiyor: “Yüksek öğrenim sistemine baktığımızda, öğrenciler mezun olduklarında hayata atılır. Ancak ’mezun olunca hayatla tanışmak’çok yanlış bir uygulama. Öğrenci hayatla tanışacaksa bu adres üniversite olmalı. Özellikle ’İş dünyasına atılan çocuk sudan çıkmış balığa dönüyor’ifadesini yanlış buluyorum. Hiç bir mezunun bu konumda olmaması gerekir. Bu söz iş dünyası ile üniversitenin kopuk olduğunu gösterir. Bu sorunun çözümü de üniversiteye düşer. Bu sorun nasıl aşılmalı mantığı ile yola çıktık ve bir model oluşturduk, 4 sınıf öğrencileri için yeni bir sistem geliştirdik. Buna göre Medya ve İletişim Sistemleri, Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümleri için proje ürettik. Buna göre gazete, reklam ajansı ve halkla ilişkiler ajansı kurduk. Sektörden kişiler de bu kurduğumuz şirketlerin yönetimine geçti. Öğrencilerimiz açtığımız profesyonellerin yönettiği şirketlere önce CV yazdılar, ders hocalarından tavsiye mektupları aldılar. Mülakata girdiler ve işe başladılar. Böylece iş ortamının mükemmel simülasyonunu yapmış olduk. İnternet üzerinden gerçek gazete çıkardılar, ajanslarda gerçek müşterilerle çalıştılar. Performansları yeterli görülmeyenler ise sınıfta kaldı. Çünkü bu uygulamalı bir ders ve haftada 12 saat görülüyor ve 12 kredi üzerinden veriliyor. Ancak bu uygulamalar yapılırken de öğrenciler ’rekabetin yıpratıcı özelliğinden’korundu. Ancak iş temposunun zorlayıcılığı ise aynen yansıtıldı.”

ÖĞRENCİLERİMİZ PROFESYONELLEŞTİ

Prof. Dr. Erdoğan, fakültelerinde en fazla tercih edilen bölümlerden birinin de Görsel İletişim Tasarım Bölümü olduğuna dikkat çekiyor: “Fakültemizin bölümlerinden biri de ’Görsel İletişim Tasarım’bölümü. Bu bölümle ilgili artı bir parantez açmak istiyorum. Çünkü bu bölüme özel yetenek sınavı ile öğrenci alıyoruz. En fazla ilgi gören alanlarımızdan biri. Yurtdışından da çok büyük ilgi görüyor. Öğrencilerimize yurtdışından sergi açmaları için davetler geliyor. Ancak bu davetler öğrenci adı altında gelmiyor. Kendileri bir profesyonel olarak görülüyor ve profesyonel olarak bu sergilere davet ediliyorlar. Başarılı olmuş profesyonellerle birlikte değerlendiriliyorlar.”

BİLİŞİM VE İLETİŞİM BİRLEŞTİ

Yaşanan teknolojik değişimlerin iletişim bilimini de yakından etkilediğine dikkat çekiyor Prof. Dr. Erdoğan. hatta çok iddialı bir yaklaşımda bulunuyor ve IT sektörünün de artık iletişim biliminin alanına girdiğini belirtiyor: “IT yani bilişim teknolojisine çok önem veriyorum. Bu alanda genelde mühendislik mezunu öğrenciler çalışıyor. Ben bu sektörün iletişim alanına girdiğine inanıyorum ve yakında bu alanda bir bölüm açmayı planlıyoruz. Çünkü burada bazı sorunlar yaşanabiliyor. Mühendislik mezunu olanlar aldıkları formasyon gereği sonuca yönelik hareket edebiliyorlar. Ortaya çıkabilecek sorunları bazen göz ardı edebiliyorlar. Özellikle sosyal sonuçlar dikkate alınmamış olabiliyor. Buna cep telefonlarından örnek verebiliriz. Mesajlaşmada ’Türkçe’karakter kullanamıyoruz. Bu yazılımı bulanlar IT uzmanları. Sonuç olarak mesajlaşılıyor ama doğru mesajlaşma olmuyor. Ya da birisini cep telefonundan arıyorsunuz ama ulaşamıyorsunuz. Cep telefonunuzun ekranında ’Karşı taraf sizinle görüşmeyi red ediyor’yazısı çıkıyor. Bu ifade normal hayatta arkadaşınızla ilişkinizi sorgulamanıza neden olur. Ama yazılımdan dolayı böyle hatalar yaşanıyor. İşte mühendisin göremediği alanı görüp buna çözüm üretmek iletişimcinin görevidir. İletişimciler ile mühendislerin iletişim teknoloji konularında ortaklaşa çalışmaları gerekiyor. Henüz bu ihtiyaç karşılanmış değil.”

Harvard’ın kütüphanesi parmaklarınızın ucunda

İstanbul Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi, 130 bin akademik kitap, 50 bin online kitap,

30 bin ciltli, 30 bin online dergi ile hem kampuste hem de internet ortamında hizmet veriyor. Kütüphanede, öğrenciler 43 dünya üniversitesinin kütüphanesine rahatlıkla ulaşabiliyor

DÜNYADA Harvard ve Oxford gibi belli başlı üniversitelerin kütüphanelerinin kulladığı bu sistem, Türkiye’de Bilgi Üniversitesi tarafından da hayata geçirildi. Üniversite başta bu uygulama olmak üzere teknolojiyi baz alarak öğrencilerin bilgiye daha kısa sürede ulaşmasına çalışıyor. Kütüphanenin dünyanın en büyük paylaşım ağını hizmete sunduğunu belirten Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi Direktörü Serdar Katipoğlu, dünya üniversiteleri ile ortak çalıştıklarını belirterek şunları söyledi: “20 ülkede 43 üniversite ile çalışıyoruz. Dünyanın en büyük kütüphane ağının içindeyiz. Öğrencimiz istediğinde ABD’de bulunan kütüphanelerle interaktif bağlantıya geçip, online olarak istediği kitaplara erişebiliyor. Biz buna kütüphanelerin küreselleşmesi diyoruz. Artık Harvard veya Oxford Üniversitelerinde ne varsa bu sayede bizde de var. Yani sosyal ve akademik fark sona erdi. Dünyanın en ileri üniversiteleri ile aynı çağdaş iletişim teknolojisini kullanıyoruz. Bilgi Üniversitesi’nde bilgiye erişememek gibi bir sorun yok.”

e-KÜTÜPHANE

Serdar Katipoğlu, üniversite öğrencilerinin bütün akademik kaynaklara kütüphane dışında, internet ortamından da ulaşabileceğini belirtti: “Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi 24 saat açık olan bir kütüphane. Her türlü kaynağa internet ortamından erişebilmek mümkün. Şu anda 130 bin akademik kitap, 50 bin online kitap, 30 bin ciltli 30 bin online dergi ve elektronik ortamda çok sayıda ansiklopedi var. Öğrenciler Bilgi Üniversitesin’i kazanıp geldiğinde, kendilerine bir şifre veriyoruz. Bu şifre ile 24 saat dünyanın her yerinden internet sitemize girip yararlanabiliyorlar. Bütün akademik kaynaklara internet sitemizde erişebiliyorlar. Sadece okuduğu dönemde değil, aynı zamanda mezun olduktan sonra da bu hizmetten yararlanabiliyor. Çünkü her yaşta ve her zaman bilgiye ihtiyaç vardır.”

Serdar Katipoğlu, öğrencilerin kültürel gelişimlerine yaptıkları katkıya da değinerek şunları söyledi: “Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi olarak, kültürel çalışmalar da yapıyoruz. Bu sayede öğrencilerin kültürel gelişimlerini destekliyoruz. Konserler öncesi sanatçıların albümlerini öğrencilerimize ödünç vererek, ön bilgi sahibi olmalarına çalışıyoruz. Diğer yandan Türkiye’nin en büyük DVD koleksiyonuna da sahibiz. Tam 8 bin DVD ile, Avrupa, ABD ve Türkiye yapımlı sinema ve belgesel koleksiyonu ile öğrencilere hizmet veriyoruz. Öğrenciler kütüphanemize gelip arşivimizden yararlanabiliyorlar. Kendileri için oluşturduğumuz ortamlarda , yalnız olarak kulaklıkla filmleri izleyebiliyorlar. Sinema ve belgesel koleksiyonu dışında, 3 bin adet caz koleksiyonumuz da var. Dileyen öğrenciler caz albümlerini ödünç alıp yararlanabiliyorlar. ”

Dünyada sayıları tükenmekte olan birçok eski eseri internet ortamına da aktardıklarını söyleyen Katipoğlu, şunları kaydetti: “Yavaş yavaş bazı eski eserleri dijital ortama aktarmaya başladık. Bunlar arasında eski dergiler, kitaplar, akademik ve kültürel önemi olan çalışmalar var. Diğer yandan başta Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünde ve teknik bölümlerde okuyan öğrenciler için Ameli Elektrik adındaki 1930’larda yayınlanmaya başlayan derginin tüm sayılarını satın alarak, bunları da elektronik ortama uygun hale getirdik.” Katipoğlu, üniversitenin her kampusunde bulunan kütüphanelerin ortak bir ağ kullandığını belirterek şunları söyledi: “Bilgi Üniversitesi’nin kendi adında çok iyi bir yayınevi var. yayınevindeki kitapları da kütüphanemizde kamuoyu ile paylaşıyoruz. 3 kampusumuzde de 3 ayrı kütüphane var. Bütün kütüphanelerimiz birbirleriyle bağlantı halinde. ”

3G İLE ERİŞİM

Katipoğlu, görüntülü konuşma ve cepten hızlı internet imkanı tanıyan 3. Nesile de hazır olduklarını kaydetti: “Türkiye bugünlerde 3G teknolojsiyle buluşmaya hazırlanıyor . İnternet hızını son derece arttırıcak bu uygulamayla, cep telefonuna bir kitabı çok kısa bir sürede indirebileceğiz. Biz Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi olarak bu hızdan yararlanıp, sistemi kullanacağız. Öğrenciler cep telefonlarından kütüphaneye girip, cepten kitap okuyabilecek. Ders kaynaklarına rahatlıkla ulaşabilecekler. ”

BÜYÜK KOLEKSİYON

Katipoğlu, Anadolu’da açılacak fakülteleri içinde aynı kütüphane sisteminin kullanılacağını belirterek, İstanbul 2010 Kültür Başkenti için de hazır olduklarını kaydetti: “Bilgi Üniversitesi Anadolu’da birçok fakülte ve meslek lisesi açmaya hazırlanıyor. Kütüphanemiz oralara da hizmet verecek. Kayseri ve İstanbul arasında herhangi bir fark kalmayacak. Diğer yandan İstanbul 2010 Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor. Bilgi Üniversitesi Kütüphanesi olarak ’Kültür Politikaları ve Yönetimi Araştırmaları’adında bir koleksiyon açacağız. Bu sayede öğrencilerimiz 2010 yılında kültürel anlamda altyapılarını tamamlamış olacaklar. Bu da üniversitemizin İstanbul’a büyük bir katkısı olacak.”

Öğrenciler okurken profesyonel oluyor

* İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi ne zaman kuruldu ve kaç mezun verdi?

1996 yılında kuruldu. Toplam 2600 öğrenci mezun oldu.

* Hangi bölümler var?

Fotoğraf ve Video , Görsel İletişim Tasarımı, Halkla İlişkiler, Kültür Yönetimi, Medya ve İletişim Sistemleri, Reklamcılık, Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi, Sanat Yönetimi, Sinema ve Televizyon, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı

* Ders dışı etkinlikler neler?

İletişim Fakültesi öğrencileri ders dışındaki zamanlarda kampüslerde düzenlenen etkinliklere katılırken, bölümleri kampsamında çeşitli sergiler ve projeler gerçekleştiriyorlar. Bu kapsamda; Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencilerinin her sene “Track” sergisini düzenliyorlar. Reklamcılık Bölümü öğrencileri 2009 yılında ilk kez “astralsantral” sergisi ile sene boyunca ürettikleri işleri sergilediler. Sahne ve Gösteri Sanatları, Sanat Yönetimi ve Kültür Yönetini bölümü son sınıf öğrencileri “Liseliler 2010’a Katılıyor” projesi ile Bir çok liseliye ulaşarak farklı bir projeye imza attılar.

* Fakültede kaç öğretim görevlisi bulunuyor ve öğretim üyeleri arasında kimler var?

Toplam 24 öğretim üyesi bulunuyon ve bunlar arasında Aslı Tunç, Pınar Kür, Can Kozanoğlu, Kürşat Bumin, Okan Tanşu, Betül Mardin, Haluk Şahin, Rıdvan Akar lk akla gelen isimler arasında yer alıyor.

* Mezunlarınızın başarı ve iş bulma oranı nedir? Hangi sektörlerde iş bulabiliyorlar?

BİLGİ öğrencileri, “Okurken Profesyonelleşme” ilkesi ile üniversite eğitimlerini tamamlarlar. Üniversite sürecinde edindikleri akademik bilgilerini kendi oluşturdukları, Bilgi’nin tam destek verdiği pratik alanları ile pekiştirirler. Bilgi öğrencileri derslerine devam ederken, üniversite bünyesindeki Reklam, Halkla İlişkiler ajansları, internet televizyonu ve gazetesi ile okudukları bölümle ilgili sergilerde çalışarak iş dünyasından profesyonellerle de tanışma imkanı yakalarlar. Üniversitenin sunduğu olanakları en verimli şekilde değerlendiren her Bilgi mezunu her sektörde başarıyı yakalayabilir.

* Lisans ve yüksek lisans’da kaç öğrenci bulunuyor?

Toplam lisans öğrenci sayısı 1764’tür.

* Burslu öğrenci kontenjanınız nedir?

Yüzde 50 ve yüzde 100 burs tipi dahilolmak üzere toplam, 160 kişilik burslu öğrenci kontenjanı vardır.

YARIN: Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Bilgin

İİBF Dekan Vekili Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu

Haberin Devamı