Gazete Vatan Logo

Lice davası 20 yıl sonra tekrar başladı

7 yaşında tanık olduğu katliamın şimdi avukatı

Lice davası 20 yıl sonra tekrar başladı

20 yıl önce Lice’de 16 kişinin öldüğü saldırıda üzerine kurşun yağan 7 yaşındaki çocuk büyüdü ve hesap sormak için avukat oldu. Dün ilk duruşması yapılan davanın avukatı Yunus Muratakan, “Eğer avukat olmasaydım bu davada müşteki olacaktım” diyor.

Türkiye 20 yıl önce Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde dehşeti yaşadı. Savaş alanına dönen ilçede insanlar öldü, evler bombalandı ve dükkanlar yakıldı. Yunus Muratakan (27), 22 Ekim 1993’te sıradan bir güne başlayan 7 yaşındaki bir çocuktu. Ateş başladığında okulu roket saldırısına maruz kaldı. Kuzenleriyle kaçarken üstüne açılan ateşten şans eseri kurtuldu. Çocuk aklıyla bunlara karşı durmanın demokratik tek yolunun hukuk olacağını düşünerek kaderini çizdi. O gün saldırıların mağduru olan Yunus Muratakan, bugün zaman aşımına bir gün kala açılan Lice Davası’ndaki bütün mağdurların avukatı oldu. İşte avukat Yunus Muratakan’ın ağzından korkunç katliamın öyküsü...


‘Okul yıkılacak sandık’

“Ben 2. sınıftaydım. Sabah 08:00 gibi ateş başladı. Saat 10:00 gibi ateş iyice yoğunlaştı. Kurşunlar camlara isabet etmeye başlayınca 6 Eylül İlkokulu’ndaki yaklaşık 400 öğrenciyi öğretmenlerimiz kazan dairesine indirdi. Bu sırada okula bir roket isabet etti. Çok sallandık. Herkes ağlıyor, çığlık atıyordu. Korkudan altına kaçıran arkadaşlarım bile oldu. Tekrar roket geldiğinde ‘tamam artık okul üstümüze yıkılacak’ dedik.”


‘Helikopter ateş açtı’

“Tanklar karadan, helikopterler havadan evlere ateş açıyordu. Öğleden sonra biri okulun kapıları açtı. Herkes evine koştu. Ben amcamın oğlu Emrah ve ayağı aksayan dayımın oğlu Faruk’la koşmaya başladım. Okulun oradaki boş araziden geçerken Super Cobra tipi bir helikopter üstümüze ateş açtı. Ama ıskaladılar. Yandaki evin saçaklarına sığındık. Ateş sesinden insanların feryadı bile duyulmuyordu. Sonra evimize gittik ama kimse yoktu. Aç ve susuz bekledik. Annem ve babamı ertesi gün bulabildim. Onlarda komşunun ahırında saklanmışlar.”


‘Gazze gibi’

“Gazze, Bağdat, Suriye’deki bombalamalarda gördüğünüz görüntüler neyse, o gün Lice’de aynı şeyler yaşandı. Ancak o gün güvenlik kuvvetlerine ateş açılmadı ve çatışma yaşanmadı. Lice merkezde örgüt mensupları yoktu. Dosyada bunlar açık bir şekilde yer alıyor. Yolda insanların korkudan kaçarken battaniye sarıp bıraktığı yaralı insanlar gördüm. Bir gün sonra yanımda Özlem Akgeyik açılan ateşte elinden yaralandı.”


‘Lice etkili oldu’

“Lice’de yaşadıklarım, faili meçhuller, göz altında kayıplar, köy yakmalar, ilçe boşaltmalar avukat olmamda etkili oldu. Bu işlenen suçlara karşı demokratik bir mücadele yolu olduğu için avukatlığı seçtim. Öğrenciyken bile Lice olaylarının hukuki niteliğinin ne olacağına yönelik günlerce araştırma yaptım. Bugün aralarında yaralanan akrabalarımın da olduğu bütün mağdurların avukatıyım. Eğer avukat olmasaydım bu davada müşteki olacaktım.”


10 yaşında koruculuğa isyan etti

Yunus Muratakan, bölgede koruculuğun başladığı 1996’da ilçeye gelen kameralara daha 10 yaşında, “Biz Liceliyiz. Hiç bir Liceli korucu olmak istemiyor. Yüzbaşı bize korucu olalım diye para veriyor. Biz para verelim onlar korusun” diyerek tepkisini gösterdi.

Zaman aşımına bir gün kala

22 Ekim 1993 sabahı erken saatlerde Diyarbakır’ın ilçesi Lice’nin merkezinde yaşanan saldırıdan 20 yıl sonra dava başladı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun’un iddianamesini zaman aşımına bir gün kala 21 Ekim 2013’te kabul eden Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşmayı dün yaptı.

‘Başka ilde görülsün’ talebi

BÖLGE Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın da aralarında bulunduğu 2’si asker 16 kişinin ölümüyle ilgili, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın yargılandığı duruşmada, sanık Hatipoğlu’nun avukatlarının, davanın “güvenlik gerekçesiyle” başka ilde görülmesi yönündeki talebi üzerine mahkeme heyeti, dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince değerlendirilmesinin beklenilmesine karar verdi. Mahkeme, ayrıca mağdur avukatlarının, “tutuksuz yargılanan sanıklar hakkında tutuklama kararı verilmesi” yönündeki talebini de “tutuklamayı gerektirecek kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bu aşamada yeterli görülmediği” gerekçesiyle reddetti. Duruşma, dosyanın Yargıtay’dan dönüşünün beklenmesi için ertelendi.

Haberin Devamı