Gazete Vatan Logo

Kutuplaşma 12 Eylül döneminden farklı

‘Türk-Kürt ile laik-şeriatçı kamplaşması var’

Öğrenciler, üniversitelerde silahlı saldırılara varan olayların 12 Eylül öncesinden olduğu gibi sağ-sol çatışmasından farklı olarak, 'Ulusalcı-Kürtçü', 'laik-şeriatçı' kamplaşmasından kaynaklandığını söylüyor.

"Üniversiteler Kurtlar Vadisi'ne döndü, her an bir yerden bir Polat Alemdar çıkacak diye bekliyoruz." Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi öğrencisi ve Genç-Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Kıvanç Eliaçık, üniversitelerde son günlerde tırmanan gerginliği bu sözlerle anlatıyor.

Uludağ Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi'nde öğrenci yaralanmaları ile sonuçlanan, ardından Akdeniz Üniversitesi'nde silahlı saldırıya dönüşen olaylar, "üniversitelerde 1980 öncesine mi dönülüyor" tartışmasını beraberinde getirdi.

Referans'ın haberine göre kendini "sağ" şeklinde ifade eden gruplar "PKK'lılar bayrak yakıyor" derken, sol eğilimli öğrenciler ise "Uzun saçlı, küpeli öğrenciler bile artık saldırıya uğruyor" görüşünde. Kendilerine yöneltilen bu iddiaları kabul etmeyen her iki kesim de, buna karşın siyasette artan tansiyona paralel üniversitelerde bir kutuplaşmanın yaşandığı konusunda hem fikir. Gençlik, 1980 öncesi ile paralellik kurulacaksa bunun sağ-sol şeklinde değil, konjonktüre uygun bir gerçeklik üzerinden yapılabileceğini belirtiyor. Öğrencilere göre, bugünkü kutuplaşma '80 öncesinde olduğu gibi sağ-sol değil, Türk-Kürt ile laik-şeriatçı ekseninde oluşmuş durumda. Tedirginliğin bir süredir daha küçük çaplı olaylarla gün yüzüne çıktığını vurgulayan her iki kesimin birleştiği bir nokta var; "Türban, Ergenekon soruşturması, YÖK gerginliği ve laik-antilaik tartışmaları ekseninde yükselen tansiyon provakatörler tarafından üniversite gençliği kanalıyla nemalandırılmak isteniyor".

Anti-terörizm mücadelesi

Murat Türkeş, Akdeniz Üniversitesi'nde yaşanan olayların ardından gözaltına alınan 38 öğrenciden biri. Kampuste tedirginliğin 3 yıldır yaşandığını, ancak büyük çaplı olaylar yaşanmadığı için kamuoyuna yansımadığını söylüyor. "Mücadelenin adı 80'den önce anti-komünizm idi, şimdi anti-terörizme indirgendi" diyen Türkeş, "teröristler okul bastı" şeklindeki asılsız söylentilerle olaylar çıkartıldığına işaret ediyor. O da, Genç-Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi öğrencisi Kıvanç Eliaçık gibi üniversitelerde son dönemde öğrenci olmadığı halde kampuslerde dolaşan "Polat Alemdar"ların türediğine işaret ediyor.

Kıvanç Eliaçık ise Akdeniz Üniversitesi'nde yaşanan olayların birdenbire ortaya çıkan gelişmeler olmadığını vurguluyor. Eliaçık'a göre, İstanbul'daki ve Anadolu'daki üniversitelerde öğrenciler küpeli, uzun saçlı veya Kürt kökenli oldukları için baskılarla karşılaşıyorlar. Eliaçık, "Evden okula diye çıkıyoruz, ama ev yerine hastane veya morga dönebiliriz" diyor.

Tacizler saldırıya dönüştü

EMEK Gençliği Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve İTÜ öğrencisi Lütfü Usluer, üniversitelerde bahar şenliklerinin başlamasıyla olayların Boğaziçi ve İTÜ gibi diğer üniversitelere de sıçramasından endişe ettiklerini dile getiriyor. Tartışmaların sağ-sol ekseninde dönmediğini vurgulayan Usluer, "Bazı köşe yazarları 12 Eylül öncesine dönülmeye başlandığını söylüyor. Eğer o dönemle bir paralellik kurulacaksa bu sağ-sol üzerinden değil, mevcut durumda olduğu gibi Türk-Kürt ve laik-şeriatçı ayrımı üzerinden yapılabilir" diye konuşuyor. Akdeniz Üniversitesi öğrencilerinden Mehmet Çizmeci de yaşanan gerginliğin bugüne kadar genellikle tehdit boyutunda kaldığını, ancak son bir aydır bunun çatışmaya dönüştüğüne dikkat çekiyor. Çizmeci'nin sözleri üniversitelerdeki gerginliğin varabileceği tehlikeyi de gözler önüne seriyor: "Okula silah, satır sokulduğu bizim de kulağımıza geliyordu ama ihtimal vermiyorduk. Zaten verseydik, olaylar katliam boyutuna gelebilirdi."

Olaylar yayılabilir

Akdeniz'de yaşanan olayın bir provakatörden kaynaklandığını ve diğer üniversitelerde bu tür olaylarla karşılacağını düşünmediğini söyleyen İstanbul Ülkü Ocakları Teşkilat Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğrencisi Gökmen Kantar ise "İstanbul üniversiteleri daha militaristtir, reaksiyonerdir. Böyle olduğu halde, olaylar İstanbul'da değil de en sessiz sakin üniversitede olması, farklı soru işaretleri getiriyor. Demek ki İstanbul'da, Ankara'da artık bu işler tutmuyor. Bir misyonla kendini ifade etmek isteyen bazı gruplar Akdeniz Üniversitesi gibi simgeleşmiş yerlerde kendilerini göstermeye çalışıyor" diyor. Laik-antilaik ve etnik gruplara dayalı bir ayrımcılıkla gençliğin gerildiğini belirten Kantar, "Cumhuriyet elden gidiyor, başörtüsü yasaklanıyor" diye farklı kesimlerdeki gençlerin birbirine karşı doldurulduğuna işaret ediyor. Tarafların farazi düşüncelerle birbirini suçladığını belirten Kantar, "Ne kimse bize oruç tutuyoruz, camiye gidiyoruz diye art niyetle yaklaşabilir, ne de birisi diğerine küpe takıyor diye birşey söyleyebilir. Provakatif varsayımlarla gençlere figüran rolü verilmek isteniyor" diye konuşuyor. Yurtsever Cephe Üyesi ve Marmara Üniversitesi öğrencisi Şehvo Yücekaya'nın değerlendirmesi ise tehlikenin boyutunu gösteriyor: "Olaylar Akdeniz Üniversitesi'nde patlak verdi ancak artık Akdeniz'den çıkmıştır. Şimdi aynı şekilde diğer üniversitelere yayılmasını bekliyoruz."

Haberin Devamı