Gazete Vatan Logo

Kürt sorununda fazla ihtiyatlılar

Metiner, AK Parti'nin Kürt sorunu konusunda hâlâ merkezin ve milliyetçi çevrelerin tepkilerine duyarlı olduklarını görmenin üzüntü verdiğini vurguluyor

İslami kesimin önde gelen aydınlarından Mehmet Metiner, genç yaştan beri tanıdığı Recep Tayyip Erdoğan'a, belediye başkanlığı döneminde siyasi danışmanlık da yapmıştı. Milli Görüş'ün değişik partilerinde farklı görevler üstlenen Metiner, yaklaşık iki yıl önce HADEP Genel Başkan Yardımcılığından istifa etti.

* AKP, 28 Şubat sürecinin bir sonucu mu?
Evet. 28 Şubat deneyimi yaşanmamış olsaydı AK Parti'nin ete kemiğe bürünmüş bir siyasal varlık olarak ortaya çıkması gecikebilirdi. 28 Şubat süreci en başta din eksenli siyaset anlayışını içselleştiren Milli Görüş anlayışıyla iktidara gelinmesi halinde bile iktidarda kalınamayacağını çok acı ve açık bir biçimde herkese göstermiş oldu. AK Parti'yi kuran ekip, FP'de tepe noktada yöneticilik yapan insanlardı. FP'nin siyasal ideolojisi, AK Parti'nin bugünkü siyasal ideolojinden özü itibariyle hiçbir ayrılık arzetmemektedir.

* Erdoğan kongrede delegelerin seçiminde tarafsız mı kalacak?
Hiç sanmıyorum. İsimleri tek tek kendisi seçecek ve oluşturacağı ortak bir listeyle delegelerin onayına sunacaktır. Arınç, Gül gibi diğer etkili kadroların da liste sürecinde hayli etkili olacakları açık. Burada geniş katılımlı demokratik bir temsil sistemi yaratılamazsa AK Parti ilk kongresinde kendi içinde temsil krizi yaşayabilir. Bünye bir biçimde zayıfladığı andan itibaren de huzursuzluk kavga biçiminde su yüzüne çıkar.

İslamcı parti değil
* Erdoğan ve arkadaşları değişim noktasında samimiler mi?
Kesinlikle. AK Parti islamcı bir parti değildir. Şeriatçı ve dinci bir parti değildir. Din ile siyasetin birbirinden iki ayrı alan olduğuna inanan, din üzerinden siyaset yapmaya karşı olan bir partidir. Ama bu, Erdoğan ve arkadaşlarının dindar olmadıkları anlamına gelmez. Türkiye'de, sayıları az veya çok din devleti isteyenler olabilir ama bu isteğin öyle korkulacak boyutlarda olmadığını aklı başında herkes biliyor. AK Parti, sözü edilen "irtica tehdidi'nin demokrasi içerisinde ortadan kaldırılmasını da sağlayan önemli bir rol üstlenmektedir.

* AKP hükümetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
AK Parti yöneticileri merkeze teslim olurlarsa Türkiye'yi dönüştüremezler. Zaman zaman iktidarın diliyle konuştuklarına tanık olmak düşündürtüyor insanı. Kendi içlerinde farklı siyasal tepkiler verebiliyorlar. Ortak bir demokratik dili ve refleksi yakalayabilmiş değiller. Irak politikasında ilk başlarda bu "merkezin geleneksel dili" belirgindi. Sadece Türkmenlere arka çıkan ve buradaki Kürt yurttaşlarını anlamsız yere karşılarına alan bir siyasal pozisyondan hızla çıkmaya başladılar. Dinsel ve etnik kimlikli siyasetlere kapılarını kapatmaları doğru ama özellikle Kürt sorunu konusunda hâlâ merkezin ve dahası milliyetçi çevrelerin tepkilerine fazlasıyla duyarlı olduklarını görmek üzücü. Yani hâlâ Kürt sorununun çözümü konusunda ihtiyatlı davranıyorlar. MHP geleneğinden gelenlere kapılarını ardına kadar açan AK Parti, Kürt sorununun üniter devlet temelinde eksiksiz bir demokrasi içerisinde çözümlenmesi gerektiğini savunan kişi ve gruplara karşı kapılarını kapalı tutarsa veya kucaklayıcı bir siyaset izlemezse, Türkiye'de demokrasiden ve birlikten yana olan herkesin partisi olma şansını da yitirebilir.

Haberin Devamı