Yaklaşan seçim ittifakı ve 1991 örneği

Türkiye hızla seçime doğru ilerlerken önemli iki değişikliği test etmeye hazırlanıyor.

(1)Yeni hükümet sistemi...

Seçmenler aynı gün hem parlamentodaki milletvekillerini hem de yürütme gücünü bütünüyle üstlenecek olan Cumhurbaşkanını seçecek. Tercih ettiği cumhurbaşkanı ile parlamentoda bulunmasını istediği parti ya da milletvekili adayı farklı olabilecek. Her ne kadar partili cumhurbaşkanı sistemiyle bu farklılık algısı giderilmek istenmişse de seçmenin yürütme ile yasama arasında belli bir denge kurma isteği gün yüzüne çıkabilir. Çünkü kuvvetler dengesinin bozulduğu kanısı 16 Nisan referandumunda “hayır” oylarının sebepleri arasındaydı.

(2)Siyasal partilerin kendi amblemleri ile seçmenin karşısına çıkabileceği birliktelik/ittifak modeli. 16 Nisan referandumunda %5’lik oy oranına ulaşan partilerin ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarması yasalaşırken mevcut anayasa partilerin resmi olarak ortaklık kurmasına izin vermiyordu. Şimdi bu düzenleme yapılıyor. Yani partiler hem ortak cumhurbaşkanı adayı hem de parlamentodaki dağılım için halkın karşısına birlikte çıkabilecekler. Böylelikle parlamenter sistemde seçim sonrası oluşan koalisyon ihtimali bu kez seçim öncesinde 50+1 zorunluluğu ile şekilleniyor.

Haberin Devamı

Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı için sunulacak pusulada ortak cumhurbaşkanı adayı, diğerinde ise her partinin ambleminin yan yana bulunduğu ittifak pusulası olacak. İlk ittifakın AKP-MHP-BBP arasında kurulması kesin gibi.

1991’de ne olmuştu?

Bugün farklı koşullar ve gereklilikler öne çıksa da 1991 genel seçimlerinde Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), Refah Partisi (RP) ve Islahatçı Demokrat Parti (IDP) arasında gerçekleşen seçim ittifakını hatırlamakta fayda var. Zira bu ittifak hem kuruluş süreci hem de ardından Türkiye’de oluşan siyasi tablo açısından irdelenmeye değer.

O gün yapılan tartışmalarda bugün ile benzer yanlar var. RP içerisindeki bir kesim MÇP ile yapılacak ittifak sebebiyle Güneydoğu’daki oyların kaçacağını ileri sürer. Bu eleştirilere rağmen Erbakan İç Anadolu’da kazanılacak oyların daha fazla olduğuna karar verir. Böyle de olur. Özellikle MHP’nin geleneksel oy sahasında yer alan illerde ittifak ciddi bir çıkış yakalar.

Haberin Devamı

%16.88 oy ve 62 milletvekili... 52 gün sonra 19 Milletvekili MÇP’ye, 3’ü IDP’ye, 40’ı da RP’ye dahil olur. Bu arada Erbakan ve Türkeş arasında ittifak kararı alındığında görüşmede partilerin genel sekreterleri Oğuzhan Asiltürk ve Devlet Bahçeli ’de hazır bulunuyordu. Hatta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Alparslan Türkeş’in ittifaktan aday gösterilmeme önerisine karşı çıkar.

Bunlar neden önemli?

Öncelikle sayın Bahçeli bizzat yönlendirdiği ittifak meselesinde ve onun geçmişe dönük muhtevasında ciddi bir tarihsel birikime sahip. Bununla birlikte 1991’deki ittifak Türk siyasi hayatına ciddi etkiler yapmıştır. Örneğin o seçim sonrasında RP kanadının oy grafiği giderek artarken, MÇP’den MHP’ye dönüşen ülkücü hareket özellikle mahalli idarelerde ivme yakalamıştı. Biz belki sadece seçimde alınacak oyu konuşuyoruz ama sonrasında neler olabileceği en az onun kadar önemlidir. 1991 seçim ittifakının başka bir önemi daha bulunmaktadır. 20 Ekim 1991’de Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan milletvekili adayı olup, seçildiği halde tercih li oy sistemi nedeniyle TBMM’ye girememiş ve böylelikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşıyan süreç başlamıştı.

Haberin Devamı

Ayrıca o dönem İl Başkanı olan sayın Erdoğan’ın 1991 seçimlerinden yaklaşık 2 ay sonra Erbakan’a bir Kürt raporu sunduğunu Gazeteci Ruşen Çakır yazmıştı. Raporun hazırlanma gerekçelerinden birisi ittifak sebebiyle Güneydoğu’da RP’ye küsen insanların yeni politikalarla geri kazanılmasıydı. Muhakkak ki her rapor kendi döneminin koşullarında daha farklı anlamlar içerir.

DİĞER YENİ YAZILAR