Kıbrıs’ta çözüm için tek yol var...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Pazar günü yapılan erken genel seçimle adadaki iki devletli çözüme sahip çıktı diyebiliriz. Merhum Rauf Denktaş’ın da kurucusu olduğu Ulusal Birlik Partisi (UBP) tek başına hükümet kurma şansını elde edemese de oylarını artırarak yeni döneme ilişkin işaretleri belirginleştirdi. Zira geçen yıl yürütülen müzakerelerin hayal kırıklığı ile sonuçlanması Türkiye ile eşgüdümü yüksek olan Hüseyin Özgürgün liderliğindeki UBP’yi güçlendirdi. Bir de anlaşılıyor ki KKTC’de kronik hale gelen ve kimi zaman vatandaşı yıldıran erken seçim süreçleri katılım oranını düşürüyor. Bir önceki seçime göre katılımın %7 oranında düştüğü ve kayıtlı 190 Bin seçmenin %61’nin sandığa gittiği görülüyor.

Hatırlayalım

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş döneminde başlayan kısmi görüşmeler Mehmet Ali Talat’ın Cumhurbaşkanlığında “Yes be Annem” denilerek çözüme ulaştırılmaya çalışıldı. Denktaş kendi döneminde çözümsüzlüğün sorumlusu olarak sunulmak istendi. ABD, Talat’ın elini güçlendirmek için “Kıbrıs Türklerini artık Denktaş temsil etmiyor” açıklaması yaptı. Hatta Türkiye’de de bu kampanyaya ortak olanlar vardı. Talat’ın ardından Derviş Eroğlu Cumhurbaşkanlığına geldi. Şimdi ise Mustafa Akıncı görüşme meselesinin üzerine gitti. Fakat buna rağmen olmadı…

Haberin Devamı

Neden mi?

2004 yılında referanduma sunulan Annan Planı bugüne kadar ele alınan metinler gibi Rumların kabul edilemez isteklerini içeriyordu. Benzerleri gibi yanlış ve adalet ölçüsünden uzaklaşmış bir metindi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerine Rumların hak ve menfaatlerini önceleyen Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni meşru sayan bir anlamı vardı. O günlerde büyük bütçeli kampanyalarla bir çok sivil toplum kuruluşu adaya gönderilmişti. Kıbrıslı Türkler o gün “Evet” demiş Rumların %75 oranında “Hayır” oyu vermesi ise süreci noktalamıştı. Rumlar, bugün olduğu gibi o gün de Türkleri ve haklarını kabul etmiyor, adanın tamamına hakim olmak istiyorlardı. Eğer bu anlaşma kabul edilseydi KKTC’nin kontrolü altındaki %36.7 toprak %28.7’ye inecek ve Türk askeri 2018’e kadar kademeli olarak çekilecekti.

Haberin Devamı

Azerbaycan tanımak istemişti

KKTC bağımsızlığını ilan etmesinin ardından geçen 30 yılı aşkın sürede uluslararası sistemde tanınma sorunu çözülemedi. Her ne kadar Annan Planı döneminde ambargoların kaldırılması çağrısında bulunulsa da başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların ambargoları sürüyor. 2005 yılında Karabağ tehdidi ile AB tarafından engellenen Azerbaycan’ın tanıma girişimi ve İslam İşbirliği Teşkilatında “devlet” statüsü verilmesi dışında elle tutulur bir ilerleme gözükmüyor. Bu sebeple ülke bütçesinin üçte biri Türkiye’den gidiyor. En önemli gelir kaynağı olan turizmde de Türkiye’den gelen turistler %80’lik dilimi oluşturuyor.

Teslimiyet sonuçsuzdur

Meselenin orta vadede çözülebilmesi için kısa vadeli bir takım tedbirlerin ve yapısal adımların atılması gerekiyor. Son seçimde oy kaybetmiş olsa da DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın şu yaklaşımı son derece önemlidir. “Bir anlaşma ile dış temsiliyetimizi, Türkiye ile yapacağımızı resmen beyan etmemiz gerekir. Bir de serbest ticaret anlaşmasını, Türkiye ile yapmamız gerekir. Şu anda 600 binlik bir ekonomik pastamız var. Bu 600 binlik pastamızı 85 milyon 600 bine çıkarmamız lazım. Rumlar, bu imkanları kullanmak suretiyle Türkiye’nin Rum iş adamları için de bir fırsat olduğunu anlar. Rum tarafıyla eşit pazarlık masası kurulursa o zaman iki eşit arasında bir federasyon oluşur.”

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR