Gazete Vatan Logo

Konuşma bozukluğu düzelir demeyin!

Erken yaşta fark edilmeyen, edildiği halde tedavisi ihmal edilen konuşma bozuklukları, birçok yönüyle çocuğun yaşamını olumsuz etkiliyor.

Konuşma bozukluklarını, konuşmanın gelişmesinde, akıcılığında, seslendirmede, gramer yapısında ve konuşma organlarının yapısından kaynaklanan konuşma kusurları olarak tanımlayan Üsküdar Üniversitesi Etiler Polikliniği Konuşma Terapisti Uzm. Psk. Leyla Arslan, konuşma bozukluklarının nörolojik işleyişden olabildiği gibi fizyolojik bazı sorunlardan dolayı da ortaya çıkabileceğini söyledi.
İnsanın konuşmaya doğuştan programlandığını, içinde bulunduğu toplumun sembollerini kullanarak dil gelişimini tamamladığını ifade eden Arslan, gelişimin tam ve zamanında olabilmesi için çocuğun önce işitmesi, yeterince sözlü konuşma duyması ve söz üretebilmesi gerektiğini kaydetti. Kişinin söz üretebilmesi için de sesleri doğru algılaması ve konuşma organlarını düzgün kullanabilmesinin şart olduğunu belirten Arslan, konuşma bozukluklarının çeşitlilik gösterdiğini, sınıflandırmanın nörolojik ve fizyolojik açıdan da yapılabileceğini sözlerine ekledi. Arslan, konuşma bozukluklarının gecikmiş konuşma, artikülasyon bozukluğu, özgün konuşma ve kekemelik olduğunu ifade etti.

Gecikmiş konuşma
Kişin kendisinden beklenen yaşa uygun dili kullanamaması. Konuşma gelişimi 2, 5 yaşında tamamlanmış olmalıdır. Eğer bir çocuk 3 yaşına geldiği halde hala konuşamıyorsa bu durum gecikmiş konuşma olarak adlandırılabilir. Ciddi bir sorundan kaynaklanıyor olabilir ve kesinlikle ihmal edilmemeli. Gerekiyorsa tıbbi yardım alınmalı. Bir çocuk 2 yaşında eğer tek tek sözcük kullanamıyorsa ebeveyn durumdan şüphelenmeli. Bir konuşma gecikmesi söz konusu olabilir.
Gecikmiş konuşma bozukluğu; aile içerisindeki iletişimin yetersizliği, konuşma organlarındaki kusurlar, otizm, asperger gibi rahatsızlıklara bağlı ortaya çıkabilir. Bir diğer konuşma bozukluğunun artikülasyon olduğunu ifade eden Arslan bu bozukluğun sözlü sembolleri doğru kullanamama ve ses üretememekle ilgili olduğunu belirtti.

Artikülasyon bozukluğu
“Çocuk bazı sesleri birbiri yerine de kullanabiliyor. Buna ses ritim bozukluğu diyoruz. Örneğin ‘ R ‘ yerine çocuk ‘ Y ‘ sesini kullanabiliyor. Bu duruma artikülasyon, fonolojik bozukluk diyoruz. Artikülasyon bozukluğu çocuğun konuşma organlarını doğru kullanamaması, uzun süre emzik emmesi, yutkunma davranışı sorunu, ağız ve yüz kaslarını doğru kullanmama, geniz eti, burun, yarık damak, yarık dudak gibi fiziksel sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilmekte”.

Özgün konuşma bozukluğu
“Bazı çocuklarda dilin gramer yapısıyla ilgili sorunlar olabilir. Cümle yerine sözcük kullanır çocuk. Sözcükleri arka arkaya kullanır ve bu sözcükleri tekrar eder. Cümle içinde sözcük atlamaları yapar. Harfleri karışık kullanırlar. Kendine özgü kusurlar olarak görülür. Bu gruba özgün konuşma bozukluğu diyoruz".
Arslan, havaleler, zor doğumda beynin oksijensiz kaldığı her durum, düşmeler, başın arka kısmının çarpma sonucu zarar görmesi, nefesi bozan hastalıklardan olabildiği gibi epilepsi gibi nörolojik sebepler de özgün konuşma bozukluklarının da neden olabileceğini belirtti.

Kekemelik
Kekemeliğin de bir konuşma bozukluğu olduğunu dile getiren Arslan, konuşma ritmi ve akıcılıkla ilgili bir bozukluk olduğunu, kişilerde kararsız kalma, uzatma, hece tekrarları, duraklama şeklinde görülebildiğini söyledi. Her çocuk iki ay gelişimsel olarak kekeleyebilir diyen Arslan bu davranışın kesinlikle pekiştirilmemesi gerektiğini aksi halde 2 aydan fazla sürmesi halinde durumun alışkanlığı dönme riskinin olduğunu ifade etti.
Arslan kekemeliğin genetik bir geçişle olabildiği gibi, aile içi gerginlik, yaşanmış travma, zihinsel gelişimin hızlı oluşundan bazen de gelişim dönemine bağlı olarak kısa bir süreliğine ortaya çıkabileceğinin altını çizdi.

Konuşma bozukluğu düzelir demeyin!
Çocuk eğer konuşurken bazı sesleri yanlış çıkarıyor ve bu durum 5 yaşını geçtiyse çocukta öğrenme güçlüğü riskinin söz konusu olduğuna dikkat çeken Arslan, ebeveynlerin bu durumda duyarsız kalmaması gerektiğini hatırlattı. Her ses için yapılması gereken konuşma egzersizlerinin olduğunu kaydeden Arslan bu noktada dil ve konuşma terapistinden destek alınması gerektiğini söyledi.

Konuşma bozukluğu sosyal fobiye dönebiliyor!
Konuşma bozukluğu yaşayan çocuklar zihinsel yönde kusur göstermemelerine rağmen çekingen kişilik sergileyebildikleri konusunda da uyarılarda bulunan Uzm. Psk. Leyla Arslan, sorun yaşayan kişilerde konuşma kaygısı, ileride sosyal fobi ve okul fobisinin olabileceğini vurguladı. Bu konuda ebeveyn ve okul öğretmenlerine önemli sorumlulukların düşüyor.

Öğretmenlere de görev düşüyor!
“Bu kişilerle okulda arkadaşları alay edebiliyor. Çünkü farlı konuşma karşısında nasıl tepki vereceklerini çocuklar bilemeyebiliyor. Öğretmen bu durumu fark ettiğinde sınıfa konuşma yapmalı. Bu konuşma o kişinin olmadığı bir zamanda yapılmalı. Sınıfa, farklı özelliklerde olan çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini anlatmalı. Onunla alay edilecek bir durumun olmadığı, konuşmanın şeklinden çok ne söylediğine odaklanması gerektiği konusunda telkinlerde bulunmalı. Bu durumun geçici bir özellik olduğu ifade edilmeli. Ve öğrenci kesinlikle öğretmen tarafından yardıma yönlendirmeli.”

Bütün konuşma bozuklukları tedavi edilebilir
Tedavide erken müdahalenin önemli olduğunun altını çizen Arslan, 5 yaşından önce başlanan tedavinin hiçbir şekilde çocuğun geleceğine yansımayacağını söyleyerek “Tedavide ne kadar geç kalınırsa iyileşme süreci de o kadar uzuyor. Aksi durumda tedavi edilmeyen konuşma bozuklukları kişiliği olumsuz etkileyebiliyor. Bu rahatsızlığın tedavisinde kesinlikle çok yönlü bir yaklaşım söz konusu olmalı. Bu yüzden tedavide biz nörolojik, psikiyatrik ve psikoloji disiplinlerini bir arada kullanıyor, tetkiklerimizi bu bağlamda yapıyoruz” dedi.

Haberin Devamı