Gazete Vatan Logo

Kod adı Zehra!

Öcalan’ın ikinci eşi olduğu iddia edilen Meral Kıdır’la ilgili tartışmalar sürüyor. Öcalan’ın kardeşi “Ağabeyimin ikinci bir çocuğunun olduğunu ne kendisinden ne de arkadaşlarından duydum” dedi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Abdullah Öcalan’ın lise yıllarında eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Yakup İnce ile birlikte namaza gittiklerini açıklamasıyla başlayan tartışmalar, “Öcalan’ın ikinci bir evlilik yaptığı ve 21 yaşında bir oğlu olduğu” iddiasına kadar vardı. Kardeşi Mehmet Öcalan, bu iddiayı yalanlarken, Öcalan’ın lise arkadaşı Yakup İnce’nin, “Duyduğumuza göre bu işi MİT takip etmiş. Peşine bir binbaşıyı takmışlar, onun kızı ile evlendirmişler. Bir çocukları olmuş. Şu anda 21 yaşında diyorlar. Ama boşanmış. Bugün eşi ve çocuğu ile alakası yok” açıklamasının izi sürüldüğünde birçok ilginç çakışma ortaya çıktı.

Öcalan’ın ikinci eşi olduğu iddia edilen Meral Kıdır, Türk kökenliydi ve Eskişehirli bir albayın kızıydı. Öcalan’ın ilk eşi Kesire Öcalan’ın da bir MİT mensubunun kızı olması nedeniyle, Kıdır’ın bir Türk subayının kızı olması dikkat çekici bir ayrıntı olarak öne çıktı. Kıdır’ın adı, PKK’nın kurucuları arasında geçti. Bazı kaynaklarda ise 1978’de Ankara’da PKK’ya katıldığı belirtildi. 1982’de yapılan PKK’nın 2. Kongresinde MİT mensubunun kızı olan Kesire Öcalan ile birlikte yer alan 2 kadından biri olan Kıdır’ın Abdullah Öcalan’la ilişkisi olduğuna dair iddialar, özellikle PKK’dan ayrılanların yazdığı kitaplarda ve yazılarda defalarca dile getirilmişti.

Kesire, günlüğünü okudu ve...

Zehra kod adını kullanan Kıdır, PKK’nın Lübnan’daki Bekaa Vadisi kampında önemli görevler üstlenmişti ve Öcalan’ın en güvendiği PKK kadroları arasında yer alıyordu. Öyle ki Kıdır’ın Öcalan’ın konuşmalarını not ederek daha sonra kongre kararı haline gelmesini sağladığı iddia ediliyordu. Kıdır’ın, Öcalan’a suikast girişiminde bulunduğu iddia edilen Kesire Öcalan’ı yargılayan militanlar arasında olduğu da biliniyordu. Hatta, Kesire Öcalan’ın, Meral Kıdır’ın günlüğünü okuduktan sonra Öcalan’la aralarında bir ilişki olduğunu düşündüğü ve bu yüzden suikast girişiminde bulunduğu da öne sürülmüştü. PKK’dan ayrılan bazı örgüt militanları ise Kıdır’ın, Kesire Öcalan’a komplo kurduğunu iddia etti.

Kıdır’ın, PKK’nın Türkiye seksiyonu olan Devrimci Halk Partisi’ni kurması için Türkiye’ye gönderildiği tarih de ilginç bir “tesadüf”e işarat ediyor. Kıdır’ın 1990 veya 1991’de İstanbul’a gönderildiği belirtilirken Öcalan’ın 21 yaşında oğlu olduğu iddiası ile Kıdır’ın Türkiye’ye gönderildiği tarihlerin çakışması dikkat çekti.

Kıdır, 1994’te DHP’ye yönelik operasyonda yakalandı Çanakkale Cezaevi’ne konuldu. Kıdır’ın başında olduğu DHP’nin İzmir sorumlusunun, 1990’da Bahriye Üçok’a gönderilen bombalı paketi teslim eden kargo çalışanı Gülay Calap olması da çeşitli spekülasyonlara neden oldu.

Öcalan’a “teslimiyetçi” dedi

Kıdır, Öcalan’ın 1999 yılında yakalanmasından sonra yaptığı savunmaları, kendisi gibi Çanakkale Cezaevi’nde kalan PKK Merkez Komite üyesi Can Yüce ile birlikte “teslimiyetçi” bularak, DHP’den ayrıldı. 2000’li yılların başında cezaevinden tahliye oldukları bilinen Yüce ve Kıdır, PKK-Devrimci Çizgi Savaşçıları adlı bir örgüt kurdular, ancak bu örgüt etkisiz kaldı. Halen yurtdışında olduğu bilinen Yüce, bazı internet sitelerine yazı yazıyor. Kıdır’ın ise nerede olduğu bilinmiyor.

PKK’nın yayın organı Serxwebun’da Kıdır’ın, Yüce’yi etkilediği iddia edilmiş ve “Şimdi bu kadın (Kıdır) Kürt erkeğinin zaafını iyi görerek, onu tahrik ederek parti karşıtı bir konuma getirmiştir. Can Yüce bu temelde bu kadının uzun süredir üzerindeki çalışmalarıyla öyle karanlık çevrelerin hizmetine girebilecek bir konumdadır” diye yazılmıştı.

“Anılarını yazıyor”

Kıdır ve Yüce gibi, PKK’dan ayrılmış olan Şükrü Gülmüş, nasname isimli intermet sitesinde, “dolaylı yollardan haber gönderdiği” Kıdır’dan başından geçenleri anlatmasını istediğini, Kıdır’ın ise, “Konuşmayacağım ama yazıyorum” diye yanıt gönderdiğini yazmıştı.

Kardeşi: Çocuğu olsa söylerdi

Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ise Yakup İnce’nin iddialarını televizyondan seyrettiğini belirterek, “Hayatta kimseden ne duydum ne de biliyorum. 13 seneden beri ağabeyimle cezaevinde görüşüyoruz. Çocuğu olsaydı söylerdi herhalde. Bugüne kadar hiç kimseden, ne arkadaşlarından ne kendinden hiçbir zaman böyle bir şey duymadım. Olduğunu da zannetmiyorum. Yapay gündemdir bunlar” dedi.

Haberin Devamı