Gazete Vatan Logo
Magazin Kocama sahip çıkmak için saat başı arıyorum!

Kocama sahip çıkmak için saat başı arıyorum!

Petek Dinçöz, evliliğin kıskançlık duygusunu törpüleyemediğini söyledi

Modellik, oyunculuk ve assolistlik derken, sunuculuğa da iyice ısınan Petek Dinçöz, bu sezon da sabah programıyla hayranlarıyla buluşmayı sürdürüyor. Dokuz yıl boyunca birlikte olduğu Can Tanrıyar'la geçtiğimiz yıl canlı yayında evlenen güzel yıldız, bugünlerde anne olmanın hayalini kuruyor. Hayattan en büyük beklentisinin 50 yaşına geldiğinde çok geniş bir aileye sahip olmak olduğunu söyleyen Dinçöz, Cosmopolitan dergisine iş ve evlilik hayatının nasıl gittiğini anlattı:

* Sabah programınıza bu sezon da devam ediyorsunuz. Nasıl gidiyor?
Evet. 'Arım, Balım, Peteğim' bu sezon da devam ediyor. Bizim programımız ağlatma programı değil. Biz göstermeden, ihtiyacı olanlara yardım ediyoruz. Asıl amacımız eğlence. Türk halkının da biraz gülmeye ihtiyacı var. Sonuçta hepimizin geçim sıkıntısı var. Biz de, moral depolamayı amaçlıyoruz.

İYİ Kİ 'EVLİLİK' DİYE TUTTURMUŞUM!
* Programa nasıl hazırlanırsınız?
Her gün saat 06.30'da evden çıkıyorum. Stüdyoda saçımı ve makyajımı yaptırarak, güne başlıyorum. Sonra program akışıyla ilgili bir toplantımız oluyor. Sabah programı günü gününe yapılıp, takip ediliyor. Gece yatma zamanının belli olması lazım. Bir anda konuk gelemiyor ve kriz yaşanabiliyor. Eskiden uykuyu çok seviyordum ama şimdi tatilde bile erkenden uyanıyorum. Hele yaz tatilinde ilk hafta çok zorlandım. Canım, aşkım kocamla Venedik'te özel bir akşam yemeği yerken uykum geldi. Sanki gözlerime ağırlık bağlanmış gibi oldu. 'Artık gidelim' demesini ondan bekledim. Bir hafta böyleydim, sonra biraz düzeldi. Konser temposunda da çok düzenli uyku olmuyor. Ama geçmişte, sabah 11.00-12.00 gibi uyanıp, Türk filmlerini izlemeye başlardım. Sahnem varsa, yavaş yavaş hazırlanırdım. Saçımı ve makyajımı ağır ağır yaptırmayı çok severdim. Tabii bunların hepsi eskidendi. Hayatım artık, programdan önce ve programdan sonra diye ikiye ayrılmış durumda.

* Evlendikten sonra hayatınızda neler değişti?
'Hiçbir şey değişmiyor' desem, yalan olur. İnsanın kendine güveni geliyor. Ben hep 'evlilik, evlilik' diye tutturmuştum, iyi ki öyle de yapmışım. Çünkü öteki türlü insanın içi rahat etmiyor. Öbür türlü, 'Acaba nereye gitti, ne yapıyor, nasıl' diye endişe edip duruyordum. O zamanlar Can'ın başına ödül bile koymuştum. Yakalayıp, fotoğrafını çekenlere 10 bin dolar vermeyi bile göze almıştım.

* Kıskanç bir kadın mısınız?
Ben sevdiğim insanı çok kıskanırım. İsterim ki sevdiğim insan hep bana ait olsun. Her an, ne yaptığını öğrenmek istiyorum. İlişkiler çok zor kuruluyor ve çok kolay bitebiliyor. Bu kadar sene sevmişsem ve ona aşıksam, neden ona sahip çıkmayayım? Ben kıskancım ama Can hiç değil. Nereye gidersem gideyim, ne giyersem giyeyim bana hiç karışmaz. Onun rahatlığı, belki de beni daha çok kıskanç yapıyor.

* Evlilikten sonra kıskançlığınız azaldı mı?
Yok! Can işi gereği çok insanla konuşuyor, gece kulüplerine gidiyor, yemeklere çıkıyor. Sabah 08.00'de gidip, akşam 20.00'de eve dönen biri değil. Böyle olunca da, kıskanıyorsun haliyle. İster konserde olayım, ister şehir dışında, ister yurtdışında her saat başı Can'ı ararım. Bizim telefonlarımız meşhurdur 'bas-konuş' şeklindeyiz.

BEN EVCİYİM, O GECECİ!
* Nasıl bir ilişkiniz var?
Evde genelde ben anlatırım, o da maç izler. Pek yorum yapmaz. Çekirdeğimizi alır, beraber film izleriz. Bir koltukta ben, bir koltukta Can uzanırız. Köpeklerin ikisi bana gelir, ikisi ona. Okurlar kıskançlıklarıma şaşırabilir ama haklı olduğum noktalar var. En sinir olduğum şey Can'ın telefonlarını benden saklamasıdır. Lavaboya gitse bile, telefonu yanındadır. Sanat camiasından çevresiyle dertleşebiliyor. Ben onları mesajlardan filan öğrenirsem sinirlendiğim anda hepsini herkese söyleyebilirim.

* Hafta sonları ne yaparsınız?
Pazar günleri boşum. Genellikle, evin keyfini çıkartmaya çalışıyorum. Evde toplanmayı seviyorum. Oysa Can, gece hayatını sever. Ben de arada bir ona ayak uydurmaya çalışıyorum. Ama gece hayatını sevmiyorum. Herkes birbirine bakıyor, rahatlık yok. Eğlenmeye mi gidiyorsun, yoksa çevrene bakmaya mı? Ben evimde mutluyum ve en kısa zamanda anne olmak istiyorum. Gerçi tiroit rahatsızlığım olduğu ortaya çıktığı için hamile kalmam önümüzdeki 2 ay için sakıncalı. Ama hayatta her şey kısmet tabii. 9 sene sonra şükür Can'la evlendik. Bir de bebek yapayım istedim ama işte bu rahatsızlık çıktı.

SABAH

Haberin Devamı