Gazete Vatan Logo

Kavgasız programların da izlenebileceğini gösterdik!

Gardırop Savaşları'nda juri üyesi olan Gül Gölge Saygı ve Raşit Bağzıbağlı moda anlayışlarını ve programlarının seviyesini bozmadan nasıl başarılı olduklarını anlattı...

Kavgasız programların da izlenebileceğini gösterdik!

Bu röportaj benim için çok önemli. Çünkü ilk defa kendi içinde olduğum bir iş ile alakalı röportaj yapıyorum. 14 yıldır birçok isimle röportaj yaptım ama ilk defa kendimin de içinde olduğum bir proje için ses kayıt cihazını çalıştırıyorum...

Gül aramızdaki tek televizyoncu sensin. Bir müddet ekranlara ara vermiştin. Tekrar ekrana neden Gardırop Savaşları ile geri döndün?

Gül Gölge: İki oğlumun da hamileliklerinde çalıştım. İkisinde de doğuma bir hafta kala sunuculukları bıraktım. Aralarında 18 ay olduğu için çok zor bir dönemdi. Şimdi rahatım ikisi de büyüdü. Anaokula kadar bize çok ihtiyaçları var. Hem çalışıp hem çocuklarını büyütebilenleri alkışlıyorum. Ben yapamadım. İlk okul 2’ye kadar gelmelerini bekledim. Aralarda çok fazla proje geldi. Bu programın içeriği konusunda ikna olunca “Yapabilirim” dedim. Bir tasarım deneyimim de oldu, kapsül koleksiyon çıkardım. Orada gördüm ki yaptıklarım insanlara düzgün ulaşıyor. Doğru zamanda doğru proje ile bir araya geldim.

Gardırop Savaşları nasıl gidiyor? Nasıl buluyorsun programı?

Haberin Devamı

Gül: Her gün çekime ayakları geri geri gidenleri var. Burada öyle bir şey söz konusu değil. Burada önceliğimiz iyi bir iş çıkarmak. Sonuçta bu programın altına imzamızı atıyoruz. Program ilk başladığında reytingler iyi değildi. Buna rağmen istifimizi bozmadık. Burada kavga, gürültü, entrika yaşanmadı. Tutmazsa, anı olarak rafa kaldıracaktık. Çünkü kalitesinden ödün verdirmedik ve kaliteli bir iş yaptık. Bunun bilincindeydik. Fakat sonrasında çizgimizi bozmadan insanlara ulaştı. Dışarıdan baktığım zaman sohbeti, samimiyeti olan bir program. Bunca zamandır ekrandan öğrendiğim bir şey varsa samimiyetin insanlara geçmesi.

Raşit bugüne kadar izlediğim programlarda ağlama, bağırma ya da kızları aşağılama gibi şeyler gördük. Seviyede problemler oluyordu. Biz de bu tarz şeyler olmamasına rağmen program tuttu. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Raşit: Televizyon dünyasının halka yaptığı bir haksızlık. İzleyici yorumlarından kavgasız, gürültüsüz programların ne kadar sevildiğini ve tutabileceğini gördük. İnsanlara sadece amacına hizmet eden programla da ulaşılabileceğini gösterdik. Burada da kavga ve gürültü oluyor ama bunları ekrana taşımıyoruz. Burada bir yarışma ve rekabet var sonuçta. Bazen tansiyon çok yükseliyor, ama bununla nasıl başa çıktığınız önemli. Burada bir aile olduk. Özel ve kıymetli bir şey. Orada da samimiyetin geçmesi önemli. 500 lira para veriliyor yarışmacılara ve bununla alışveriş yapıyorlar. Bu kadar parayla çok güzel kombinler yaratıyorlar. İyi giyinme sadece para ile alakalı değil…

Haberin Devamı

Gül: Kesinlikle değil. Burada biz de öğreniyoruz. Gusto sahibi olmak insanın içinde olan bir şey. Mesela İtalya’da halk plajına gittiğin zaman insanların markasız kıyafetlerinin bile ne kadar şık olduğunu görebiliyorsun. Burada şıklığın parayla alakalı olmadığını gösteriyoruz.

Böyle bir programın erkeği de yapılmalı mı?

Gül: Evet, çok fazla istek geliyor. Gayet hoş da olabiliyor.

HAZIR GİYİM DAHA AZ YORUYOR VE DAHA HIZLI

Raşit senin aileni uzun zamandır tanıyorum. Kumaş konusunda çok başarılılar… Sen nasıl başladın bu işe?

Haberin Devamı

Raşit: Bu işin içine doğduğum için, moda, kumaş DNA’mda olan bir şeydi. Moda dergilerini okumaya başladığım da 8 yaşındaydım. Tasarımcıya olmaya karar verdiğimde de 12. Bunu aileme ilk söylediğimde kesinlikle kabul etmediler. Babam prestijli bir kumaş markasının sahibiydi ve moda dünyası onlar için fazlasıyla ışıltılı ya da korkutucu geliyordu. Müzik eğitimi almak için 18 yaşında Londra’ya gittim ve piyano eğitimi aldım. Bizimkilerden habersiz tasarımla alakalı Saint Martins’in gece kurslarına gitmeye başladım. Styling, imaj, çizim gibi eğitimler aldım. Daha sonra bizimkilere bunu itiraf ettim. 21 yaşımda İstanbul’a geri döndüm ve direkt butik işi ile başladım. O senenin sonunda ilk defilemi yaptım ve profesyonel moda yaşamım başladı.

Sen haute couture de hazır giyim de yapıyorsun…

Raşit: Çocukken annem çoğu kıyafetlerimi bana özel diktirirdi. Bu geçmişim etkilemiş olacak ki Haute Couture ile başladım ilk olarak. Hayatımın sonuna kadar couture yani kişiye özel tasarım yapacağımı sanmıyorum ama hazır giyimi bırakmam. Çünkü daha çok insana ulaşmak istiyorum, daha az insanla muhatap olmak istiyorum. Hazır giyimin beni daha az yorduğunu ve daha hızlı olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

PROGRAM KIZ ÇOCUKLARINA İLGİNÇ GELİYOR

Özel dikimde hep kaprisli insanlarla mı karşılaştın?

Raşit: Ben bu konuda çok şanslıyım. Belki de kişiliğimle alakalı olduğundan. Bana kimse kapris yapmıyor. Kaprisi de asla tolere etmiyorum. Benim müşteri seçebilme lüksüm de var. Bu çok önemli. Tabii sıkıntılı olan süreçleri oluyor ama pozitif tavrımla işimin üstesinden geliyorum.

Sen Gardırop Savaşları’na niye katıldın?

Raşit: Yapımcılarımız çok tatlı insanlar, doğru kanal ve güzel ekip. Bundan önce farklı projelerden teklifler almıştım ama doğru isimlerin bir araya gelmesini bekliyordum. Burada olmaktan çok mutluyum ve inanılmaz eğleniyorum. Günlük hayatta nasılsam ekranda da öyleyim. Çok rahatım ve bu da insanlara yansıyor.

Yakışıklı bir modacısın, fan’ların oluştu mu?

Raşit: Çok fazla sayı da var ve enteresan mesajlar da alıyorum. Tepkiler çok güzel. Her gün adıma bir fan sayfası açılıyor. İnsanların enerjimi algılaması çok mutlu edici. Hatta saygılı olduğumu söylemeleri çok sevindirdi.

Gül: Çocuklar da izliyor ve seviyor. Çocuklara kötü örnek olacak bir şey yok. Kız çocuklarına enteresan geliyor programımız.