Gazete Vatan Logo

Katilin duruşmadaki ilk ifadesi

‘Çok sevdiğimden deliye döndüm başını kestim’

Katilin duruşmadaki ilk ifadesi

Cem Garipoğu, ilk duruşmada kız arkadaşı Münevver’i nasıl öldürdüğünü şöyle anlattı: “Cinnet mi getirdim, çıldırdım mı ne oldu, bilmiyorum. Kendime geldiğimde onu yerde ölü buldum. Koşarak testere aldım, geldim. Başını kestim, bavula koydum.”

Cem Garipoğlu, duruşmada cinayet gününü kendi kurgusuyla anlattı. Hakim ve avukatların sorularına hep, “hatırlamıyorum” diyerek cevap verdi. Hatta savcının, “Cesedi taşıdın mı?” sorusunu, “Buna gelecek celse cevap vereyim” diyerek geçiştirdi. İşte Münevver’in katilinin ilk duruşmadaki ifadesi:

‘Ne biçim erkeksin?’



27 Şubat’ta Münevver’le MSN’de görüştük. Öğle saatlerinde bize geldi. Öpüşüp koklaştık. Sonra sebebini anlayamadığım bir şekilde bana ‘Sen ne biçim erkeksin?’ diye erkekliğime hakaret etti. Tartıştık. 3 Mart 2009’da (cinayet günü) okulundan onu almaya gittim. Bahçeşehir’deki eve geldik. Evde kimsenin olmadığını biliyordum. Genellikle kız arkadaşımı eve getirirken arka taraftaki bahçe kapısından giriyorduk, yine öyle girdik. Bir erkeğin evine girdiğinin görülmesini de istemiyordu. Öpüştük, sarıldık. Mutfağa giderek bir şeyler yedik. Münevver lavaboya gitti.

‘Umursamadı, deliye döndüm’

Masanın üzerinde duran telefonunu karıştırdım. ‘Sevgilim’, ‘canım’ gibi sözler içeren bir mesaj gördüm. Münevver’e mesajları sordum. O da mesajların önemli olmadığını, beni sevdiğini söyledi. Bu umursamaz tavrı beni çok kızdırdı. Bana ‘Sen babam mısın da soruyorsun’ diye çıkıştı. Aramızdaki tartışma ciddileşti. Onu çok sevdiğim için deliye döndüm. Sonra cinnet mi getirdim, çıldırdım mı ne oldu, bilmiyorum. Kendime geldiğimde onu yerde ölü buldum. Kendimi kaybettiğim sırada masadan bir tane bıçak aldım ve savurdum sanırım. (Hakim, “Neresine?” diye sordu. Garipoğlu, “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi. Garipoğlu, hakimin “Kaç kez?” sorusunu da “Hatırlamıyorum” dedi.)

‘Kendimi öldürmek istedim’

Kendimi öldürmek istedim, yapamadım. Büyük bir telaşla cesetten kurtulmaya çalıştım. Bir tane bavul aldım, sığdırmaya çalıştım olmadı. Akan kanları kirli sepetinden aldığımı çamaşırlarla kabaca sildim. Evden korku ve telaşla dışarı çıktım. Koşarak nalbura gittim ve bir testere aldım. Koşarak tekrar eve geldim. Önce başını kestim. Cesedini bavula koydum. Başını da gitar kutusuna koydum. Korsan taksiyi aradım. İstanbul’u pek bilmem. Etiler’de dedemin evinin yakınlarına gittik. Tek başıma bavulları çöp konteynerine attım.

‘Babam Beylikdüzü’ne bıraktı’

Bilinçsizce bir alışveriş merkezine gittim. Otobüsle Bahçeşehir’deki evimize geldim. Annem bana kirli çamaşırlardaki izleri sordu. ‘Kustun mu sen?’ diye sordu. Geçiştirdim. Babam saat 22.00 civarında geldi. Israrla evde ne olduğunu sordu. Üzerime çok gelince dışarı çıkma isteğimi söyledim. Beni Beylikdüzü’ne bıraktı. Şirketin lojmanlarının bulunduğu yere... Münevver’in geldiğini, içki içtiğimizi, sonra sarhoş olduğunu, başının döndüğünü ve benim de onu kazayla ittiğim sırada komodinin sivri olan yerine çarptığını ve baygınlık geçirdiğini, daha sonra da korsan taksiyle Münevver’i eve yolladığımı anlattım. Münevver’in öldüğünü babama söyledim mi hatırlamıyorum. Babam bana Münevver’i aramam gerektiğini söyleyince Beylikdüzü’ndeki Mehmet Karakayalı ve Habip Kurt’un kaldığı lojmana gittik. Babam ayrıldı. Bir süre sonra babam yine beni almaya geldi. Bahçeşehir’de bir kafeye bıraktı. Sonra tanımadığım bir şahıs gelerek bana ‘Cem’ diye seslendi. Ben de onunla arabaya gittim. Onunla birlikte yaklaşık olarak 6 saat yol aldık.

Televizyondan takip ettim

Bir evde 7 ay saklandım. Bu şahıs 10 günde bir bana yemek getiriyordu. Ailemle hiç konuşmadım. Sonunda başka bir şahıs geldi beni teslim edeceğini söyledi. Ben de olayı televizyondan takip ediyordum. Üzerimde çok büyük bir baskı vardı, teslim olmak istiyordum. O şahısla yine uzun bir mesafe katettikten sonra yol kenarında durdu. Beni başka bir aracın alacağını söylerek plakasını verdi. Araç geldi, bindim. Avukatım Aytekin Kaya’nın aracıydı. Avukatım polislere teslim etti.

‘O değil, ben ölseydim’

Pişmanım. Keşke onun yerine ben ölseydim. Onu geri getirmenin bir yolu olsaydı. Münevver’in ailesi içinde çok üzülüyorum. Benim yüzümden kızları öldü. Kendi ailem için de üzgünüm. Oğulları katil oldu. Keşke geri getirmenin bir yolu olsa. (Bu sırada Cem Garipoğlu, hakimden izin isteyerek “İzninizle lavaboya gitme imkanım var mı? Biraz kötü oldum da” dedi. Jandarma eşliğinde salondan çıkan Garipoğlu, 10 dakika sonra yeniden salona getirildi.)

‘Babam yoktu, yalnızdım’

Cem Garipoğlu, savunmasının ardından mahkeme heyeti başkanı Talip Armağan’ın sorularını yanıtladı. Armağan’ın suçu tek başına işleyip işlemediği yönündeki sorusu üzerine Garipoğlu, “Bu suçu tek başıma işledim” dedi. Garipoğlu, “İddianamede belirtilen testereyi olay günü öğle saatlerinde aldığıma dair tanık beyanları, kamera görüntüleri ve satış fişlerini kabul etmiyorum. Bugün savunmamada söylediğim gibi olayın hemen akabinde gidip bu testereyi satın aldım. Tanıklar saati yanlış söylemiş olabilirler” dedi.

‘Zeytinburnu sürtüğü’ soruldu

Hakim, Garipoğlu’nun bilgisayarında bulunan “Zeytinburnu sürtüğü” isimli klasörürü sordu. Garipoğlu, bunun üzerine “Ciddi anlamda söylenmiş bir söz değil. O da bana “züppe” derdi. Laf olsun diye yani. Herhangi bir amacı yok. Yoksa sevdiğim insana niye böyle bir şey söyleyeyim” dedi.

‘Soruşturmada votka aldım’

Savcılıktaki ifadelerinde bazı farklılıklar olduğu hatırlatılarak yöneltilen sorulara Garipoğlu, “Soruşturma evresinde önce iki sonra bir duble votka aldığımı söylemiştim. Şimdi hatırlamıyorum. babama ‘Ben Münevver’i öldürdüm” şeklindeki durumu tam olarak söylediğimi veya ne zaman söylediğimi şimdi hatırlamıyorum” dedi.

‘Cevabı gelecek celse vereyim’

Savcının, evde birçok yerde kan bulunduğunu hatırlatıp “Cesedi taşıdın mı?” sorusuna “Bu konuda gelecek celse ifade vermek istiyorum” yanıtını verdi. Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezan Epözdemir’in soruları üzerine Garipoğlu, “Ben maktulün kafasında sert cisimle meydana gelen darbenin ne şekilde olduğunu hatırlamıyorum. Buluşmaya gitmeden önce Bahçeşehir’deki evimizden çıkıp bir poşet ile tekrar dönüp dönmediğimi, elimde poşet olup olmadığını ve var ise poşetin içinde ne olduğunu hatırlamıyorum” yanıtını verdi.

‘Hayyam Amcamı görmedim’

Amcam Hayyam Garipoğlu’nu da olayın olduğu tarihten 15 gün kadar önce görmüştüm. Ondan sonra görmedim. Lojmana gittiğimde lojmandayken ve lojmandan ayrılırken amcam Hayyam Garipoğlu’nu görmedim, yani amcam orada yoktu” dedi.

‘Akli dengesi yerinde mi?’

Duruşmada söz alan sanık avukatı Aytekin Kaya adaletin tecelli etmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirterek, “Müvekkilimin akli dengesinin yerinde olup olmadığı konusunda rapor alınmasını talep ediyoruz” dedi.

Münevver’in arkadaşları da geldi

Polis adliye önünde yoğun güvenlik önlemi aldı. Münevver Karabulut’un fotoğrafları ile dövizler bulunan Karabulut’un arkadaşları ile bazı vatandaşlar da adliye önünde protesto gösterisi düzenledi.

Kısık, titrek sesle ifade verdi

Cem Garipoğlu, duruşmaya polis ve jandarmanın yoğun güvenlik önlemleri altında, traş olmuş bir şekilde, siyah kazak, beyaz gömlek, gri kot pantolon giyerek katıldı. Garipoğlu 4 saat süren duruşmadaki ifadesini kısık ve titrek sesle verdi. Defalarca mahkeme başkanı yüksek sesle konuşması için uyardı.

‘Ezberletilmiş ifade’

Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezan Epözdemir sanığın anlattığı hikayede bir tek ak sakallı dedenin eksik olduğunu belirterek, “Tamamen çalışılmış ezberlenmiş ifadedir. Amaç diğer sanıkları kurtarmaktır. Avukatı rapor istedi ama sanığın akli dengesi gayet yerindedir” dedi. Baba Süreyya Karabulut, “Biz aile olarak bu tiyatroyu seyretmeye geliyoruz” dedi. Duruşma boyunca kollarını müşteki masasına dayayıp başını avuçlarının arasına alan Münevver’in annesi Nagihan Karabulut, gözlerini kızının katilinden bir an için bile ayırmadı. Acılı anne, “En büyük cezayı istiyorum” dedi.

2009’da gündemden hiç düşmedi

- 4 Mart 2009’da çöpte başı kesilmiş ceset bulundu. Münevver Karabulut’a ait olduğu tespit edildi.

- Münevver’in son görüştüğü tespit edilen Cem Garipoğlu’nun evine baskın düzenlendi, ancak geç kalınmıştı.

- 7 Mart 2009’da Cem’in annesi, babası ve taksici gözaltına alındı, sorgulanıp serbest bırakıldı.

- 27 Nisan 2009’da baba Mehmet Nida Garipoğlu “cinayete iştirak” suçlamasıyla tutuklandı.

- Cinayetten 90 gün sonra İnterpol tarafından Cem Garipoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarıldı.

- Otopsi raporunda Münevver’in canlı canlı kesildiği ortaya çıktı.

- Katil zanlısının yakalanması için birçok eylem ve yürüyüş düzenlendi.

- Adli Tıp, Münevver Karabulut’un çamaşırında sperm bulunduğunu rapor etti. Ancak, spermin bir önceki cesetten bulaştığı ortaya çıktı.

- 3 Eylül 2009’da baba Süreyya Karabulut, Garipoğlu Holding önüne testere ve siyah çelenk bıraktı.

- 17 Eylül 2009 tarihinde cinayet zanlısı Cem Garipoğlu, avukatı Aytekin Kaya tarafından Bahçelievler’de otoyol üzerinde polise teslim edildi.

- Garipoğlu, emniyette hiç yurtdışına çıkmadığını, bilmediği bir yere tanımadığı bir kişi tarafından götürüldüğünü söyledi.

- Tutuklanan Cem Garipoğlu, Maltepe Cezaevi’ndeki çocuk koğuşuna konuldu, 18 yaşını doldurunca Silivri Cezaevine gönderildi.

Haberin Devamı