Gazete Vatan Logo
Magazin Kasvetten kaçışın grubu Is Tropical

Kasvetten kaçışın grubu Is Tropical

Kasvetten kaçışın  grubu Is Tropical

Yeni dünya düzleminde sadece şarkılarınızla bir grup olmuyorsunuz. Tavrınız, stiliniz ve hayata bakışınız sizi kitlelerin takip etmesi için önemli elementler... Geçtiğimiz hafta Doritos Babylon Soundgarden Festival’de sahne alan Is Tropical, bunun en baskın örneği. Grup ile müzikal dönüşümlerini konuştuk.

Grubun ismi nereden geliyor?

Müziğimizi ilk olarak Londra’da rutubetli ve soğuk ortamında yapmaya başladık. Bu kasvetli ve sefil durumdan müziğimiz ve grubumuzun ismiyle kaçmak istedik.

Bu yüzden tamamen tersini yansıtacak bir yola başvurduk. Birçok şarkımızın merkezinde olduğu gibi grubumuzun ismi de bu kaçışın bir yansıması.

Londralı olmanıza rağmen kayıtlarınızı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın dışında, Gana’dan Çin’e, Fas’tan Moğolistan’a dünyanın birçok yerinde gerçekleştirdiniz. Bunun arkasında bir hikaye var mı?

Turne programımız oldukça yoğun olunca kendimizi yollarda yazarken bulduk. Turneler sırasında bu yazdıklarımızla ilgili kayıt yapacak kadar bir zamanımız da olmuyordu. Bu yüzden kayıt sürecini gerçekten de ilham verici olduğunu düşündüğümüz seyahatlerimizle birleştirmeye karar verdik. Stüdyoya gidip kopyasını yapmaya çalıştığımız ‘büyü’nün yerine doğaçlama ve organik çalışmalarımızı kaydetmeye çalıştık. Bu çok ucu bucağı belli olmayan ve iddialı bir projeydi ama sonuçları hayal edebildiğimizin bile ötesine geçti ve ortaya en güzel şarkılarımız çıktı.

Haberin Devamı

Müziğimizin şizofrenik bir tonu da var

Bazı şarkılarınız belli ritüelleri, kültürel kodları yansıtıyor. Dünyanın dört bir yanındaki gözlemlerinizi kaydediyorsunuz diyebilir miyiz?

Kesinlikle, tüm bu uzak yerlerde etrafımızda gördüğümüz her şey “Black Anything” albümümüzün açıklaması ve aynı zamanda oluşmasının sebebi. Proje bu yolculuklarımızdan referanslarla dolu.

Grup ilk 2009 yılında kuruldu. Aradan uzun bir zaman geçmiş, grubun yapısında birçok değişiklik olmalı.

Müziğimizin yanı sıra Kirstie’nin vokal olarak gruba katılması en büyük değişiklik oldu. Her şey çok doğal olarak gerçekleşti, o her zaman bizimleydi zaten. Tavsiyeler verirdi, yardımcı olurdu ve sonra sürekli bizimle olmasının harika bir fikir olduğunu düşündük. Sesi müziğimizi mükemmel bir şekilde tamamlıyordu. Grubumuza katıldığı ilk günden itibaren şarkı sözlerimiz çok daha istediğimiz yere geldi. Bilinçli bir müzikal altyapısı olmadan şarkılar yapıyorduk, düşünmeden fikirlerimizden kolaj yapıyorduk ve çok güzel sonuçlar alıyorduk. Yıllar geçtikçe bu fikirleri rafine ettik ve derleyerek gerçek parçalar haline getirdik.

Haberin Devamı

Müziğinizin indie, elektronik ve lo-fi müziğin muhteşem bir kombinasyonu olduğunu düşünüyorlar. Tarzınızı isimlendirmek isteseniz siz ne derdiniz?

Müziğimizi tanımlamayı biz de çok zor buluyoruz. Genellikle karanlık bir tonu olan şizofrenik bir alt yapısı var. Ama ön planda her zaman kendine özgü pop esintileri taşıyan melodiler var.

İSTANBUL’UN ENERJİSİNE BAYILDIK

Siz kimleri takip edersiniz?

Hepimizin müzik zevki çok çeşitli bu yüzden müdavimi olduğumuz bir isim vermek çok zor. Roy Orbisson, Love, Tiga, Lata Ramasar, Girl Band, Crocodiles, The strokes, Suuns, The Make Up, her şey olabilir. Tamamen modumuza bağlı.

Haberin Devamı

Müzik dışında neler yaparsınız? Favori bir mekanınız var mı?

Hepimiz sanatçıyız, videolar, resimler, sanat yönetmenliği de yapıyoruz. İş dışındada kay kay yapıyoruz bir de.

Birlikte sahne alabilseydiniz bu kim olurdu?

Her zaman Julian Casablancas’la bir turneye çıkmak isterim çünkü gerçekten çok istikrarlı bir müzisyen. Her zaman muhteşem işler çıkarıyor ve bu işlerini iyi solo projelere aktarıyor.

Doritos Babylon Soundgarden konseriniz nasıl geçti?

İstanbul muhteşem bir yer. Festivale, insanlara ve enerjilerine bayıldık. Kesinlikle yeniden gelmeyi çok istiyoruz.