Gazete Vatan Logo

Kanserden nasıl korunuruz?

Kadınların korkulu rüyası; Meme kanseri

Londra’da Dünya Kanser Araştırma Vakfı’nın düzenlediği iki günlük uluslararası konferansta (12-13 Eylül) kanserle savaş ve doğru beslenmeyle ilgili çok çarpıcı konuşmalar yapıldı. Konferanstaki tek Türk doktor bendim

Günümüzde meme kanseri 8-10 kadından birinde görülüyor. İngiliz Kanser Vakfı’nın öngörüsü daha da ürkütücü: Önümüzdeki 50 yıl içinde her 3 kadından birinde görüleceğini belirtiyorlar. Meme kanserine yol açabileceği düşünülen veya kanıtlanmış nedenler var. Ancak meme kanseriyle beslenme şekli arasındaki ilişki düşünebileceğinizden çok daha fazla. Ayrıca ergenlik dönemindeki beslenmenin ilerki yaşlardaki meme kanserine yakalanma riskini de belirlediği düşünülüyor. Dünya Kanser Vakfı doğru beslenme eğitiminin daha çocuklukta başlaması gerektiğini her konferansta vurguluyor.

Meme kanseri nedir?

Meme ağırlıklı olarak yağlı bağ dokusundan,süt üreten bezler ve sütü bezlerden meme başına taşıyan kanallardan oluşuyor. Meme dokusu doğal olarak yaşamın değişik evrelerinde; özellikle de ergenlik, hamilelik ve emzirme dönemlerinde hormonlara yanıt vermek üzere gelişiyor. Meme kanserleri hemen her zaman bezlerde veya kanallarda gelişiyor. Zarar görmüş hücrelerin kontrol edilmez biçimde büyümesi ve bir yumru veya kalınlaşma şeklinde tümör oluşturması sonucunda oluşuyor.

Meme kanser gelişimine bir çok faktör katkıda bulunuyor. En büyük rolü oynayan başta östrojen olmak üzere hormonlar .Bu da demek oluyor ki ;çocuk sahibi olmak gibi hormon düzeylerimizi etkileyen nedenler aynı zamanda kanser geliştirme riskimizi de etkiliyor.

Riski nasıl azaltabilirim?

Çok daha iyi tedavi yöntemleri ve erken teşhis sayesinde meme kanserinde yaşam süreleri hiç olmadığı kadar uzun hale geldi. Yine de meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en çok görülen kanser ürü olmaya devam ediyor. Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanseri geliştirme riski de birçok faktöre bağlı ve kişiden kişiye değişim gösteriyor. Çocuk sahibi olmak veya geç doğum yapmak riski artırıyor. Çünkü her iki neden de vücuttaki hormon seviyelerini etkiliyor. Genetik meme kanseri yüzdesi sadece yüzde 4 -9 arası. Meme kanseri riskini artıran birçok faktör aslında yaşam şeklimizle ilişkili

Yaşam faktörü

* Fazla kilolu veya şişman olmak
* Hareketsiz olmak
* Alkol kullanmak
* Emzirmemek

Diğer risk faktörleri

* Yaş: Yaşlandıkça risk artıyor.
* Adetlerinizin 12 yaşından önce başlaması
* Geç menopoz ( 55 yaşın üstü)
* Ailede de olması (özellikle yakın bir akrabada 50 yaşından önce tanı konmuş olması)
* HRT (Hormon Replasman Terapi) almak. HRT aldıkça az da olsa risk yükseliyor. Ama bıraktığınızda yavaş yavaş azalıyor.
* Doğum Kontrol hapı: Hapı alırken hafif bir risk artışı var, ama almayı bıraktığınızda normale dönmeye başlıyor.

Nelere dikkat etmeliyiz?

* Memenizin büyüklüğü veya şeklinde değişiklik
* Deride değişiklik; örneğin buruşma, büzüşme , meme başı etrafında döküntü gibi...
* Bir veya her iki meme başından akıntı gelmesi, meme başı hizası ve ya şeklinde değişiklikler
* Memenizin bir tarafında veya koltuk altınızda ağrı
* Memenizde veya koltuk altınızda bir yumru veya kalınlaşma. Ancak adet öncesi memelerde şişlik olabileceğini, yumrular olabileceğini unutmayın.

Nasıl beslenmeliyiz?

* Yağdan fakir beslenin
* Vücut yağ oranınızı azaltın
* Alkol tüketiminizi sınırlayın
* Zeytinyağı kullanın
* Bol meyve sebze yeyin
* Omega 3 yağlarından zengin yiyeceklerle beslenin
* Indole-3 karbinol içeren sebzeleri artırın

Brokoli, lahana, karnabahar, turp, su teresi, brüksel lahanası, hardal tohumu indole-3 karbinol adlı maddeyi bol içerirler. Bu madde kötü östrojeni azaltıp iyiyi çoğaltıyor. Meme kanserli kadınlarada kötü östrojen oranı iyiden yaklaşık 2 kat daha fazla. Bu sebzelerle beslenenlerde riskin % 40 azaldığı saptanmış.

KORUNMAK İÇİN SOYA FASULYESİ

Diğer baklagillerle karşılaştırıldığında soya fasulyesi zengin, eşsiz, yüksek kaliteli protein kaynağı, bitkisel protein. Eşsiz; çünkü et kadar protein içeriyor. Bu yüzden etsiz yemek yeseniz bile soya ürünleri çok iyi birer protein alternatifi. Proteinlerin en küçük birimi amino asitler. Vücudumuzda kullanılan 20 amino asit var. Bunlardan 8 tanesi vücudumuzda yapılamıyor. Bunlara esansiyel (temel) aminoasitler denir. Komple protein kaynağıdırlar. Temel aminoasitler et, kümes hayvanları, balık, süt, peynir, yumurta, yoğurt ve soya fasulyesinde bulunur. Geri kalan 12 aminoasit ise eksik protein kaynağıdır..Sebze, meyve, baklagiller, tahıllar, quorn (mikoprotein), kahvaltı yiyecekleri (cereal) ve kuruyemişlerde (ceviz-fındık-badem ) bulunurlar. Vejetaryenlerin, kolesterolü düşürmek amacıyla hayvansal proteini azaltan özel diyet programlarına girenlerin temel aminoasitleri alabilmeleri için değişik bitkisel kaynakları karıştırarak yemeleri gerekmektedir. Bu aşamada soya çok iyi bir seçenek. Soya isoflavonlar (bitkisel östrojen) içeriyor. Soyada bulunan iki ana isoflavon;Genistein ve Daidzein düşük östrojen etkili. İsaflavonlar yapı olarak östrojen hormonuna benziyorlar. Meme hücrelerinde östrojen reseptörlerine tutunup gerçek hormonun meme dokusu üzerimde kanserojen eti göstermesini engelliyorlar.
Soya fasulyesinin her gramı 3.5 mg isoflavon içeriyor. 1 porsiyon soya veya soyalı yiyecek; örneğin 100 gr. tofu, veya 1 iri bardak soya sütü 25 mg isoflavon içeriyor. Soya yemeyenler isoflavon alamıyorlar. Çünkü isoflavonlar doğada pek yaygın değil. Batı ülkeleri ve USA ‘de isaflavon alımı 3 mg / günde iken, Japonya ve Çin’de 30-50 mg .

Hatalı geni frenliyor

British Journal of Cancer dergisindeki bir makaleye göre brokoli, lahana, karnabahar , soya gibi sebze ve baklagillerdeki kimyasallar hücrelerdeki DNA üretimini destekliyor ve onların kanserojen hale gelmesini önlüyor. Soyada bulunan genistein adlı kimyasal onarım proteini yeni jenerasyon hücrelere hatalı genetik bilginin geçmesini önlemede etkili. Eğer kişide hatalı BRCA geni varsa meme, yumurtalık ve prostat kanseri geliştirme riski yükseliyor. Kanserli hücrelerde BRCA proteini düşük bulunmuş. Bilim adamları yüksek seviyelerin kanser gelişimini engelleyebileceğini düşünüyor. Menopozdaki sıcak basmalarının ana nedeni östrojenin kesilmesi. Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da kadınlarda çok yaygın olan bu sıcak basmaları Japonya’da çok nadir.


-BİTTİ-

Haberin Devamı