Kalbimin yaralarını işimle sarıyorum...
Kertenkele dizisinde mimar Selin rolünü canlandıran Eda Özerkan ile hayatı, projeleri ve oyunculuk üzerine konuştuk.
Kertenkele dizisinde nasıl bir rolü canlandırıyorsunuz?
Kertenkele’de mimar Selin’i canlandırıyorum. Dizinin esas kızı Zehra’nın en yakın arkadaşı, akıl hocası ve sırdaşı, kısaca her şeyi diyebiliriz. İkili anca beraber kanca beraber felsefesiyle her türlü olayı birlikte yaşıyorlar.
Rolü kabul etmenizde etken ne oldu?
Kertenkele bir İran projesinden uyarlama ve konusu itibarıyla farklı bir iş. Benim kabul etmemdeki en büyük etken menajerim Tümay Özokur’la değerlendirmemizde senaryonun etkileyiciliği ve komedi türü olmasıydı. Çünkü şimdiye kadar yer aldığım projelerde hep ağlayan kadın oldum. Bir rolün üzerime yapışmasını istemediğimden ve önceki canlandırdığım karakterlerden de farklı olduğu için Kertenkele’yi okur okumaz kabul ettim.
Survivor ile bir dönem oldukça magazinel oldunuz. Şu an ise yaptığınız projelerle gündemdesiniz. Her ikisi de bilinçli bir tercih miydi?
Ben magazinel olarak çok gündeme gelmiş bir isim olduğumu kabul etmiyorum. Survivor çok izlenen bir yarışma programı. İster istemez o dönemde daha göz önündeydim. Söz hakkı doğuran açıklamalara usulünce cevap verdiğimi düşünüyorum. Adada neysem oydum. Oynamadım. Bunu farkedenlerin takdiri benim için her şeye bedeldi. Eleştirilere de yine oynamadan cevap verdim. Yarışma bitti. Herkes işine gücüne döndü. Yarışma öncesi de sadece işimle anılıyordum şimdi de öyle.
Eda Özerkan nasıl biridir? Romantik ve duygusal mı, yoksa daha realist mi?
Romantizmi severim, kalbimin mantığımın önüne geçtiği zamanlarda olmuştur ama genel anlamda daha realist olduğumu söyleyebilirim.
Size göre aşk nedir? Yaşanırken güzel, bitince kötü derler. Bu duyguyu ayakta tutmak için sizce neler yapılmalı?
Aşkın tarifi mümkün değil bence. Ama içerisinde saygı, güven ve onur barındırmadığı zaman valizini toplayıp giden bir duygu... Yaşanan iyi günlerin hatırına, karşılaşınca verilecek bir selamı kalmalı aşkı paylaşan kişilerin arasında. Bunu mümkün kılabilmeli. “Allah’ın lütfu” dediğiniz biri, ayrılırken “Allah’ın cezası” olmamalı!
Özel hayatınızla son günlerde gündeme gelmiyorsunuz? Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Özel hayatımı göz önünde yaşamaktan hiçbir zaman hoşlanmadım. Adı üzerinde özel hayat. Ne ilişkim sırasında ne sonrasında konuşmadım, konuşmam da. Düzgün bir karakter bunu gerektirir. İyi kötü pek çok şeyi paylaştığı ve yollarını ayırdığı birini iyi anılarla hatırlamalı insan. Çivi çiviyi söker mantığıyla hareket eden biri olmadım hiçbir zaman. Şu an hayatımda özel biri yok. Çok mutlu olduğum ama aynı zamanda da çok yıprandığım bir ilişkiden çıktım. Yaralarımı işimle sarıyorum. Ama bu “son verdim kalbimin işine” şarkısını söyleyeceğim anlamına gelmez. Elbette bende evlenmek, anne olmak isterim. Ama bunu laf olsun diye yapmam. Kalbime dokunabilecek, işime ve bana saygı gösteren biri hayatıma girerse, göğsümü gere gere “bu benim sevdiğim adam” derim
GÜZEL KADIN OLDUĞUMUN FARKINDAYIM
Beyazperdede görebilecek miyiz sizi?
İmzasını attığım bir sinema projesi var. Farklı karakterleri canlandıracağım işler olsun istiyorum. Kadın karakterlerin ön plana çıktığı işler. Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanları kaleme alınmasını ve onlardan birini oynamayı çok isterim ya da yakın tarihimize ışık tutacak projelerde yer almayı. Rahşan Ecevit’i oynamak isterdim.
Kırmızı çizgileriniz var mı?
İşimle ilgili olmazsa olmazlarım var. İzlemeyeceğim hiçbir projenin içinde yer almak istemem. Bir senaryoyu okurken ilk dikkat ettiğim şey budur. Ben bu senaryoyu izlemek ister miydim diye sorarım kendime. İşimle ilgili en önemli tavrım bu sanırım. Onu haricinde inandığım bir rolün tüm gereklerini yerine getiririm. Gerekirse Boğaz Köprüsü’nden bile atlarım. (Gülüyor)
Kendinizi güzel ve çekici buluyor musunuz? Güzellik oyuncular için avantaj mı?
Güzel bir kadın olduğumun farkındayım. Güzel olmanın dezavantaj olacağını düşünmüyorum. Rolün hakkını vermenizdir önemli olan.
