Gazete Vatan Logo

İstanbul’un yeraltından Bizans eserleri fışkırıyor

Tarihi Yarımada’nın binlerce yıllık yeraltı zenginliğinin bir kısmını gün ışığına çıkaran Doç. Dr. Ferudun Özgümüş‘le gizemli Bizans yapılarını konuştuk.

İstanbul’un yeraltından  Bizans eserleri fışkırıyor

İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü‘nde akademik kariyerini sürdüren Doç. Dr. Ferudun Özgümüş, bugüne kadar çok sayıda kazı ve yüzey araştırmasına imza attı. Özellikle Suriçi’nde (Tarihi Yarımada) yaptığı çalışmalarla Bizans kalıntılarını gün yüzüne çıkardı. Bölgede bugüne kadar keşfettiği en eski eser, M.S. 2’nci yüzyıla dayanan, Tavukhane Sokak’taki Büyük Saray kalıntıları. Sütunlar günümüze kadar bozulmadan ulaşmış. Özgümüş‘le, İstanbul’un gizemli yer altı dünyasını, çalışmalarını ve efsaneleri konuştuk...

Halıcı dükkanında saray kalıntısı

Ferudun Özgümüş, 1998 senesinde başladığı çalışmaları 2010 senesine kadar sürdürmüş. Özgümüş‘e göre Tarihi Yarımada’nın yer altı zenginliklerinin henüz yüzde 40’ını biliyoruz.

Ancak keşfedilenler hiç de azımsanacak ölçüde değil. Örneğin, röportajı gerçekleştirdiğimiz Sultanahmet’teki Başdoğan Halıcılık’ın zemini M.S. 6-9’uncu yüzyıldan kalma bir saray (Magnaura Sarayı) kalıntısı. İçeriye adımınızı attığınızda yoğun rutubet kokusu eşliğinde yolculuğa çıkıyorsunuz. Mahzenin bugünkü halini alması için 600 kamyon moloz çıkartılmış.

Haberin Devamı

Çemberlitaş Sütunu’ndaki şapel

M.S. 330 yılında İmparator I. Konstantin adına Çemberlitaş‘ta dikilen “Çemberlitaş Sütunu” da “saklı kase” gizemiyle yarımadanın önemli noktalarından biri. Kaidenin içerisinde bir şapel, ufak bir kilise mevcut. Özgümüş bu konuda da deli saçması fikirler olduğunu belirtiyor: “Burada özellikle Kudüs’ten getirilen kutsal rolikler mevcut olabilir. Çünkü o dönem Ortodoks inancının “fundamental” düzeyde olduğunu görüyoruz. Gerçekten bir kutsama kültürü hakim. Ancak Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya verdiği sütün bile orada olduğuna inananlar var. Yine bazı Ortodokslar, ki gözümle gördüm, Ayasofya duvarından alınan bir tozun suya karıştırılıp içildiğinde hastalıklara iyi geleceğini konuşur.”

M.S. 330 yılında İmparator I. Konstantin adına inşa edilen Çemberlitaş Sütunu.

Ayasofya kitap enflasyonu yarattı, hurafeler bitmiyor

Ferudun Hoca’ya göre Ayasofya hakkında kaleme alınan eserler bir “enflasyon” yarattı... Hurafelerin ardı arkası kesilmiyor. Ağlayan duvardan tutun, meleğin gelip parmağını takarak yapıyı döndürmesine kadar neler neler...

Haberin Devamı

Ayasofya’nın büyük cümle kapısı da iki başkent, Eski Roma ve Yeni Roma’yı birbirine bağlayan yola açılıyor. (Bu yolun ismi Via Egnatia yolu diye geçiyor) Bu yol Yedikule’deki ana caddeden geçiyor ve Roma’ya kadar uzanıyor.

Roma döneminden kalan sütunlar

Bölgedeki çalışmalar sonucunda keşfedilen en eski eser ise, Tavukhane Sokak’ta bulunan Büyük Saray kalıntıları. Tahmini M.S. 2’nci yüzyıla ait.

İçeride, Roma döneminden kalan, bugüne kadar yıkılmamış sütunlar mevcut. Özgümüş‘e göre bu yer dönemin Roma zenginlerinin villaları! (Arkeolog ve mimar Wolfgang Müller-Wiener’in kitabını referans gösteriyor) Özgümüş‘ün son bulduğu keşif noktası da orasıymış.