Gazete Vatan Logo

İsrail'i alt eden Türk

Yunanlı yardım gönüllülerinden tüyler ürpertici açıklamalar

Yunanlı yardım gönüllüleri İsrail saldırısını anlattı
Gazze’ye giderken İsrail saldırısına uğrayan yardım filosunda bulunan Yunanlı yardım gönüllüleri, İsrail’in kanlı saldırısını ve ardından yaşadıklarını Yunan basınına anlattı.


“Mavi Marmara” gemisinde bulunan iki Yunanlı’dan biri olan Dimitris Pleionis, “iki Türk’ün gözleri önünde alınlarından vurularak öldürüldüğünü ve yaptıkları en küçük harekette dövüldüklerini” söyledi.

Ta Nea ve Elefterotipia gazetelerine konuşan Pleionis, “Bizim tek yaptığımız, silahsız insanlar olarak, gemiye atlayan İsrail komandolarını ellerimizle engellemeye çalışmak oldu. Onların maruz kaldıkları saldırı buydu. Gerçek olan şudur ki, İsrailliler, gemilerle, helikopterlerle ve doğrudan öldüren özel olarak eğitilmiş askerlerle bir savaş operasyonu hazırlamışlardı. Silahların lazer ışınını insanların alınlarında görüyorduk” dedi.

İsrail saldırısı başladığında gemide oluşturulan basın odasında bulunduğunu belirten Pleonis, saldırı anını şöyle anlattı: “Saat dörtte kaptan köprüsünden helikopterlerin ve botların bize yanaşmakta olduğunu gördük. Kaptan beni korumak için salona inmemi istedi. Basın merkezine vardığımda silah sesleri duydum. İşgalci korsanların silahsız olarak gemiyi savunan Türklere karşı saldırısı başlamıştı. İsrailliler, beyaz bayrak çekildiğinde bile ateş etmeyi sürdürüyordu. İlk iki ölünün battaniyelerle taşındığını gördüm. Mavi Marmara, elektronik savaşa rağmen, bir Türk gönüllünün kullandığı son model cihazlarla internet aracılığıyla saldırının başlamasından yarım saat sonrasına kadar bile görüntü göndermeyi sürdürüyordu.

Daha sonra onu (Türk gönüllüyü) yüzünden bir kurşunla vurulmuş şekilde ölü olarak gördüm. İsraillilerin önceliği yayını durdurmaktı. Türkler, geminin her tarafına sürekli görüntü yayımlayan belki de 100 kamera yerleştirmişlerdi. Kullanıcı öldükten sonra sistem sustu. Komandolar uzun bir süre sonra durumu kontrol altına almayı başardı ve hepimizi esir aldı. Birçok gazeteciyi ve özellikle El Cezire’nin muhabirini yayın yapmayı sürdürdüğü için dövdüler. Bütün kameraları, telefonları ve bilgisayarları kırdılar. Milleti salonlara topladılar. Türklerle Arapları sırt sırta kollarından birbirilerine bağlayarak diz çökmeye mecbur ettiler ve saatlerce böyle tuttular. Bu arada, askerler silahlarıyla oynuyor ve lazer ışınlarıyla bize nişan alarak gülüyorlardı.”

Yardım filosuna ait gemilerde bulunan diğer Yunanlı aktivistler de İsrail saldırısında benzer şiddet olaylarına maruz kaldıklarını belirttiler.

“Mavi Marmara” ile aynı anda saldırıya uğrayan “Sfendonis” isimli gemide bulunan Filistin asıllı Yunanlı doktor Halid Kabani, Elefterotipia gazetesine, “İsrail askerleri tarafından elleri kelepçelenerek bayılıncaya kadar acımasızca dövülen Amerikalı aktivist Paul Laroundi’nin kendini kurtarmak için denize atladığını ve uzun süre soğuk denizde kaldığını” anlattı.

Filistinli doktor, “Daha sonra sudan çıkarıp gemiye aldıkları Laroundi’yi tekrar dövmeye başlayan İsraillilerin, son derece kötü durumda bulunan Amerikalı aktiviste tıbbi yardım yapılmasına da izin vermediklerini” kaydetti.

“Elefteros Mesogios” isimli gemide bulunan Yunanlı gazeteci Mariya Psarra da, “İlk andan itibaren tutuklu muamelesi gördüklerini ve aktivistlerin sınır dışı edilmek için götürüldükleri havalananda bile hücrelerde kapalı tutulduklarını” belirterek, “Telefon açmamıza müsaade etmediler. Bizden istedikleri imzaları alabilmek için çektiğimiz sıkıntılar son ana kadar havaalanında bile sürdü. Havaalanındaki hücreler cezaevindekilerden daha kötüydü” dedi.

“Sfendonis” gemisinde bulunan ve saldırı sırasında yaşadıklarını To Vima gazetesine anlatan doktor Yorgos Lieros ise “Mükemmel örgütlü İsrail devletinin ve onun ünlü ’dakik’ ordusunun bir hikaye olduğunu” söyledi.

Saldırıda gemide bulunanların eşyalarının İsrail askerleri tarafından “yağmalandığını” belirten Lieros, “Tutuklandığımızda üzerimizde bulunan elbiselerle döndük. Çoğumuzun pasaportlarına el koydular. Benim pasaportum Yunan pasaportudur, Avrupa pasaportudur ve Schengen anlaşmasının bir parçasıdır. Avrupa Birliği ne yapıyor? (Pasaportumun) Dubai’de olduğu gibi İsrail ajanları tarafından cinayet işlemek için kullanılmasını istemiyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı