Gazete Vatan Logo

İngiliz ‘hasta’ etti

İngiltere’nin Başbakanı Cameron, “Benim ülkemi bu plandan muaf tutun. Size bol şanslar dilerim“

AB çapında yeni mali düzen girişimi İngiltere’nin vetosuna takıldı. Sert kuralları ve yaptırımları olan bir mali birliği milli egemenliğine aykırı gören İngiltere’nin Başbakanı Cameron, “Benim ülkemi bu plandan muaf tutun. Size bol şanslar dilerim“ dedi. Fransa Lideri Sarkozy ile söz düellosunun yaşandığı belirtilirken Sarkozy, “İngiltere’li veya İngiltere’siz. Bu planı devreye sokacağız. Yeni anlaşma Mart ayına kadar hazır hale gelmeli” açıklamasını yaptı

Borç geri ödemede sıkıntı yaşayan ülkelere destek sağlayacak Fon’un miktarı ile ilgili teknik ayrıntılar bir yana AB Liderler Zirvesi temel olarak mali kural ihlallerine karşı daha sert tedbirler üzerinde prensipte anlaştı. Eğer Merkozy’nin planı kabul edilirse aşırı bütçe açığı veren ülkeleri AB Komisyonu’nun cezalandırma yetkisi olacak. AB’de kararların oybirliği ile değil yüzde 85’lik çoğunluğun kabulü ile alınabilmesinin de önünü açacak değişikliklere gidiliyor

Dünyanın nefesini tutarak izlediği Avrupa’daki liderler zirvesine yeni mali düzen girişimini veto eden İngiltere damgasını vurdu. 17 Euro Bölgesi ülkesi ve euro kulllanmayan 10 ülkeden oluşan Avrupa Birliği’nin liderleri iki gün süren toplantının ardından piyasaların istediği “birliği” yine sağlayamadı. Çünkü Avrupa Birliği anlaşmalarında yapılması gereken değişiklikler için 27 üyenin olumlu oyuna ihtiyaç var.

İngiltere’nin vetosuna rağmen Almanya ve Fransa liderliğinde AB ülkelerinin büyük bölümü ayrı bir anlaşmayla yola devam kararı aldı. AB zirvesinin yeni taslak sonuç metninde, daha derin mali birlik öngören yeni hükümetler arası anlaşmanın hazırlanmasına 17 Euro Bölgesi üyesinin yanı sıra 9 ülkenin daha katılmaya hazır olduğu şeklinde bir ifade yer aldı. Taslak metin, Euro Bölgesi olmayan 10 ülke arasında İngiltere’nin yalnız kaldığını daha da belirgin ortaya koyuyor. Taslak sonuç metninde “Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya ve İsveç hükümetleri, gerekmesi halinde meclislerine danışarak süreçte rol almak istediklerine işaret ettiler” denildi.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, dün sabahın ilk ışıklarıyla sona eren görüşmelerden sonra yaptığı açıklamada, tüm AB üyelerini kapsayan bir anlaşmayı tercih ettiğini ancak bunun İngiltere’nin tutumu nedeniyle mümkün olmadığını söyledi. Sarkozy, İngiltere’nin bazı mali kurallardan muaf tutulmayı teklif ettiğini belirterek, “Bunu kabul edemezdik. Zaten yeterli derecede kural olmadığı için şu anki sorunları yaşıyoruz” dedi.

İngiltere Başbakanı David Cameron ise özellikle mali hizmetler sektörüne getirilecek denetimlerden muaf tutulma kousunda güvenceler alamadığını belirterek, varolan koşullar altında AB yapılarında yeni bir düzene gidilmesinin İngiltere’nin çıkarlarına uygun olmadığını söyledi ve son noktayı koydu: “Fiilen veto kullanmış oldum.”

Anlaşma Mart’a hazır

İngiltere gibi Euro Bölgesi’ne üye olmayan Macaristan da mali siyasetlerde daha geniş kapsamlı eşgüdüm sağlamasını gerektirecek bir AB anlaşmasına destek vermeyeceğini bildirdi. İsveç ve Çek Cumhuriyeti ise karar vermeden önce parlamentolarına danışmak istediklerini açıkladı.

Sarkozy, yeni anlaşmanın Mart’a kadar hazır olması gerektiğini belirtti.

Soğuk rüzgarlar esti, ne el sıkıştılar ne yüz yüze geldiler

Brüksel’deki AB liderler zirvesinde Merkozy ile İngiltere Başbakanı David Cameron arasında soğuk rüzgalar esti. Daha 1 ay öncesinde Fransa’nın Cannes şehrindeki G20 zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Başkanı Barack Obama ile David Cameron, kahkalarla dolu bir sohbet yaparken, dün liderler birbirleriyle göz göze gelmekten kaçındı. Hatta David Cameron, Sarkozy’nin uzattığı eli bile geri çevirerek, toplantı salonundaki yerine oturdu. Aile fotoğrafı çekilirken de yüzler gergindi. Angela Merkel’in Cameron’un önünden geçerken, sırtını çevirmesi dikkatlerden kaçmadı.

ZİRVEDE HANGİ KARARLAR ALINDI?

AB liderleri Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) adıyla kalıcı olarak kurulacak kurtarma fonu için de bazı belirleyici kararlar aldı. Buna göre yürürlüğe girişi Temmuz 2012’ye, yani erkene alınan ESM’nin kapasitesi 500 milyar euro ile sınırlanacak ve bankacılık lisansına sahip olmayacak. ESM kurtarma fonunun kararları da yüzde 85 çoğunluk esasına göre alınacak.

Liderler, krizle mücadele için AB ülkelerinin Uluslararası Para Fonu’na (IMF) ikili kredi yoluyla 200 milyar euro borç vermesine ve bunun 150 milyar eurosunu Euro Bölgesi ülkelerinin sağlamasına da karar verdi. Almanya ve Fransa liderleri Angela Merkel ile Nicolas Sarkozy’nin hafta başı yaptığı görüşmelerde ana hatları çizilen öneriler, ulusal bütçelerin daha sıkı kurallara tabi olmasını, kuralları ihlal edenlere, müzakere sürecine girişilmeksizin hemen yaptırım uygulanmasını öngörüyor.

AB halihazırda üyelerinin enflasyon ve bütçe açıklarında belirli eşikleri aşmamasını bekliyor, ihlal halinde öngörülen yaptırımlar çoğu zaman ihtar açıklamaları ile geçiştiriliyordu.

Hafta başında hazırlanan Alman-Fransız planı şu değişiklikleri öngörüyordu:

- AB Komisyonu’nun aşırı bütçe açığı veren ülkeleri cezalandırma yetkisinin olması,

- Euro Bölgesi’ndeki 17 ülkenin anayasalarına denk bütçe yapacağı taahhüdünü koyması,

- Euro Bölgesi ülkelerinin ortak kurumlar ve mali işlem vergisi sistemine sahip olması,

- Gelecekte gerekebilecek kurtarma paketlerinde, Yunanistan örneğinde olduğu gibi özel yatırımcıların yükün bir kısmını üstlenmemesi.

Hangi ülkeler Meclis’e götürecek?

27 ülkeli Avrupa Birliği:

Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Kıbrıs, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan.

Euro kullanan 17 ülke:

Almanya, Avusturya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, Kıbrıs, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan.

Kararsız kalanlar:

Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya ve İsveç.

YALNIZ ADAM cameron, “AB’NİN DIŞINDA DEĞİLİZ” DEDİ AMA...

İyi ki euro kullanmıyoruz asla da kullanmayacağız

Yeni Euro anlaşmasını veto eden İngiltere Başbakanı David Cameron’un Avrupa Birliği’nde “yalnız” kaldığı belirtiliyor. Otoriteler, Cameron’un kararının tartışmalı olduğunu belirtirken, Başbakan’ın önünde zorlu bir süreç olduğu kaydediliyor. Pekçok Avrupalı lideri karşısına alan Cameron’un, Avrupa’nın ona en ihtiyacı olduğu zamanda veto yetkisini kullanmasının affedilmeyeceği ifade ediliyor. AB tarihinde hiç olmadığı kadar yalnızlaşacak İngiltere’nin yüksek bütçe ve cari açığı da dikkate alındığında piyasaların yeni hedefi olma ihtimali güçleniyor.

Zirve sonrası soruları yanıtlayan Cameron ise “İyi ki euroda değiliz, kullanmıyoruz. Bundan sonra da asla kullanmayacağız” açıklaması yaptı. Brüksel’deki anlaşma projesini veto etmesine rağmen ülkesinin AB’den uzaklaşmadığını da belirten İngiltere Başbakanı, “Dışında değil, AB’nin içindeyiz, tek pazarın bir lider üyesiyiz” diye konuştu.

Açığı çok, yaptırım mı korkuttu?

İNgiltere’de bütçe açığı GSYH’sinin yüzde 7.8’ine denk geliyor. Yeni Euro Anlaşması’na göre açıkların GSYH’nin yüzde 3’ü olması gerekiyor. Yeni anlaşma, kriterleri karşılamayan ülkelere otomatik yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Bu da İngiltere için yaptırım anlamına geliyor. 2010 yılı sonunda resesyondan çıkan İngiltere’de bu yıl büyüme hedefi yüzde 2’den yüzde 1.1’e revize edildi. Birleşik Krallık’ta enflasyon da hedeflerin üzerinde yüzde 5.5 seviyesinde.

İngiltere’ye saygılıyız ama iki vitesli Avrupa yaratmaz

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Euro Bölgesi’nin yeni bir anlaşma imzalama kararıyla ilgili “Bu durum İngiltere’deki dostlarımızın seçimi ve buna saygı gösteriyoruz” dedi. Sarkozy, üye ülkelerin bütçe yapma yetkilerini Brüksel’le paylaşmaları için AB Anayasası’nda reform önerisi gündeme geldiğinde İngiltere’nin “kabul edilemez” taleplerde bulunduğunu belirterek, “Şimdi çok hızlı ilerlemek istiyoruz. Fikirbirliği sağlamanın imkansız olduğunu görünce, derhal harekete geçmeye hazır olanlarla yola devam etmenin doğru karar olduğunu gördük” dedi. AB çerçevesi dışında hükümetler arası bir anlaşmanın şu anda tek çözüm olarak görüldüğünü belirten Sarkozy, “Ancak bu, AB kurumlarının rol almayacağı anlamına gelmiyor” dedi. Sarkozy, oluşan çatlağın ‘iki vitesli bir Avrupa’ yaratacağı yorumlarını ise kabul etmedi.

Merkel: Güvenilirlik artacak

Almanya Başbakanı Angela Merkel de zirvede alınan kararların Euro Bölgesi’nin güvenilirliğini arttıracağını belirtti. Merkel, “Ben hep Euro Bölgesi’ndeki 17 ülkenin güvenilirliğini geri kazanması gerektiğini söyledim. Bence bu olabilir ve bu kararlarla olacaktır” dedi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi de, planlanan anlaşmanın ekonomik siyasetler açısından daha disiplinli olunmasını sağlayacağını belirtti.

IMF Başkanı sonuçtan memnun

Euro Bölgesi kararlarını övgüyle karşılayan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde daha geniş çaplı tedbirler alınması için çağrıda bulundu. Avrupa ülkelerini mali politiklarının birbiriyle daha yakın ilişkilendirilmesini olumlu karşılayan Lagarde, diğer ülkeleri de Euro Bölgesi borç krizi konusundaki zorlukların aşılabilmesini kolaylaştırmak adına üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri konusunda çağrıda bulundu. Lagarde, 17 Euro Bölgesi hükümeti ve diğer 9 Avrupa ülkesinin, böylesi bir borç krizinin tekrarını önlemek amacıyla bütçe açığı ile borç konularında daha sert tedbirler konusunda uzlaşmaya varmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Lagarde, “Avrupa’nın liderliğini ispat etmiş olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Diğerlerinin de üzerine düşeni yapacağına eminim” dedi.

FT: İkinci bir kriz doğdu AB kesinlikle dağılacak

Dünyanın en çok okunan ekonomi gazetesi Financial Times’ın baş yazarlarından Wolfgang Münchau,”Euro Bölgesi’ni kurtarmanın tek yolu Avrupa Birliği’ni (AQB) dağıtmak” başlığı attığı yazısında, son günlerde bölgede dikkatle izlenmekte olan gelişmeleri yorumladı. Münchau, durumu şöyle özetledi: “Şimdi iki krizimiz var. Hala bir çözüm getirilemiş olan Euro Bölgesi krizi ve yeni bir AB krizi. Bu iki krizin içinde belki de en önemlisi ikincisi. Euro Bölgesi dağılabilir de, dağılmayabilir de. Ancak AB kesinlikle dağılacak. Euro Bölgesi hükümetlerinin mevcut AB kurallarının dışına çıkması ve mali birliğin esaslerını çok taraflı bir anlaşma üzerine kurması eninde sonunda ayrılık getirecektir. Euro Bölgesi’nin kendisini kurtarabilmesi için AB anlaşmasında derin değişiklikler yapmasının gerekli olduğu bilinen bir gerçek. Krizden henüz etkilenmemiş olan İngiltere’nin de böyle bir değişikliğe onay vermesi beklentisi ise piyasalar ‘bir delilik’ olarak nitelendiryor.”

Haberin Devamı