Gazete Vatan Logo

İlkinden daha Haaaarrt...

Sinemada benden başka üç kişi daha vardı. Üçü de erkek. Not defterimi çıkardım, birşey atlamayayım diye... Filmde grup seks yapıyorlar. Ben hışırt sayfayı çevirip yazıyorum. Ne zannettiler artık bilemem

Cat plaka siyah ve spor bir araba (plaka bile seksi) denize uçuyor.

- 160'la giderken seks mi yapıyordunuz?

-180

- Hiç etkilenmişe benzemiyorsunuz.

- Üzüldüm tabii, sarsıldım. Bir daha boşalır mıyım bilmiyorum.

Tahmin edin kiminle kimin diyalogu bu. Aynen düşündüğünüz gibi; son sözü söyleyen Sharon Stone, soru soran polis.

Şunu da mutlaka söylemem lazım; araba denizin içine girdiğinde bizim Sharon bir iyilik yapıp yanındaki adamın kemerini çözüyor ama tık yok. Adam şokta...

E, tam orgazm olurken denize uçuyor, kolay değil.

Adamın bu haline Sharon'un tepkisi pek şaşırtıcı değil. Biraz tiksintiyle bakarken dudaklarından tek kelime çıkıyor: "Aptal"

Film böyle başlıyor işte...

Sonra o diyaloglar falan.

Eğlenceli bir film
Sakın film güzel mi, diye sormayın. İlle de soracaksanız şöyle anlatayım:

Bir kere bu bir Polanksi filmi falan değil. Oscar'lı falan hiç değil. Yani eğlenceli.

Tad almamız için yapılmış bir film.

E, o tadı alıyorsunuz. Hatta üzerine bir bardak da su içiyorsunuz.

Şöyle düşünmek lazım; amacımız ne?

Yani bu filme giderken ne amaçlıyoruz?

1- Sharon Stone öyle oturacak mı?

2- Oturursa nereye kadar gözükecek?

3- Sharon Stone gerçekten de hâlâ güzel ve diri mi?

4- Seks var mı, seks?

Şimdi size bütün bunların cevabını vereceğim.

İlkinden başlayalım; Film boyunca Sharon Stone ne zaman bir yere otursa, sizin de içiniz hop oturuyor hop kalkıyor.

Hani o meşhur pozunu bekliyorsunuz. İster istemez, şartlanmışız artık. O bacak bacak üstüne attığı sahne...

Daha doğrusu atamadığı, yarım kalan pozisyon. Bir bacak ötekinin üzerine yerleşemiyor ya bir türlü, o...

Ya, öyle atmıyor ama...

İtiraf edeyim ona bakmayı unutabileceğiniz daha çoook sahne var.

Bir kıyaslama yapacak olursak, birincisinden daha hard.

Haarrrt yani...

Yalnız, adam biraz daha yakışıklı olabilirdi. Başroldeki yani...

David Morrisey oynamış. Bana öyle seksi gelmedi. Michael Douglas daha iyi gitmişti.

Bu çok masum, hatta şapşal. Michael'da bir sapıklık vardı.

Gerçek hayatının da bunda bir payı var herhalde...

Dedikoduyu bırakalım isterseniz.

Gelelim ikinci soruya...

Filmi gördükten sonra bu ikinci soruyu es geçiyorsunuz çünkü onu görmeye, bakmaya doyuyorsunuz zaten. En azından kadınlar doyar.

Erkekleri bilemem.

Akşam eve gittiklerinde neleri deneyeceklerini de...

Seks var mı seks?
Klasik soru, "Hâlâ güzel mi ger-çekten?"in cevabı ise; göreceli...

Yani hani kadınlar dünya güzelini bile inceleyip inceleyip, mutlaka bir kusur bulurlar ya, "Bunun da elleri çok büyük. Baksana bir tuhaflık yok mu?" gibi bakarsanız, bulursunuz. Ama benim gibi bakarsanız, "taş gibi" dersiniz.

Ayrıca hiçbir 20'lik, hiçbir 30'luk bu rolü oynayamaz.

Onun gibi bakıp onun gibi konuşamaz.

Bu kesinlikle 40'lıklar dayanışması falan değil.

Zaten benim onunla dayanıştığımı o nerden bilecek?

Bu, gerçeğin ta kendisi.

Şimdi son sorudayız; "Seks var mı, seks?"te.

Oooo...

Hem de nasıl...

Artık orasını ben anlatmayayım, gidin görün.

Çok özel notlar...
Genel Yayın Müdürüm Yavuz Semerci'den, "Bu filmi git, izle, yaz" direktifini aldığımda saat 11.30'du.

Hemen gazeteye baktım, ilk seans 12.00'deydi.

"Koş Dilek, yetişirsin." dedim.

Koş Dilek, koş...

Gerçekten de yetiştim. Yalnız filmin vizyona girdiği ilk gün, ilk seansa koşa koşa gitmiş olmam, bir de üzerine telaşla, "Yer var mı?" diye sormam biraz garip karşılandı.

Basic Instinct manyağı gibi...

Ya da ne zannettilerse, o manyağı gibi.

Benden başka üç kişi daha vardı.

Üçü de erkek.

İkisi genç, biri orta yaşlı.

"Bunların da işleri güçleri mi yok? Manyaklar mı ne? Sabah sabah gelmişler" derken...

Derken, onların benim hakkımda neler düşünebileceğini aklıma getirmemeye çalıştım.

Üçü salona dağılıp oturmuşlardı. Ben de ortalarda bir yere oturdum.

Şöyle bir dışarıdan bize baktım da, tam filme yakışan bir durum vardı yani.

Hemen not defterimi çıkardım, sizin için birşey atlamayayım diye, o da tuhaf oldu.

Hışırt diye sayfaları çevire çevire not alan bir kadın.

Orada grup seks yapıyorlar, (yani filmde...) ben hışırt sayfayı çevirip yazıyorum.

Ne zannettiler artık bilemem.

İnşallah bu yazıyı okurlar da, yanlış anlaşılmaktan kurtulurum.

Amaaan... Ne anlarlarsa anlasınlar.

Zaten filmden çıktığımda, "Ben neyim ki?", "Birşeyler falan yaptığımı mı sanıyorum?" durumundayım...

Haberin Devamı