Gazete Vatan Logo

İlave kaynak kullandırılmasa...

Avrupa, kendi koyduğu kriterleri unuttu Türkiye, Maastricht’e en yakın ülke oldu

Türkiye’nin 2010 yılı bütçe sonuçları, Avrupa’yı kelimenin tam anlamı ile kıskandıracak şekilde çıktı. 2010 yılında 50 milyar TL’nin üzerinde bütçe açığı vermesi beklenen Türkiye, 2010 yılını 44. 2 milyar liraya revize edilen açığın da altında 39.6 milyar liralık açıkla kapattı. Bu rakamla, 2009’da yüzde 5.5 olan bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı 2010’da yüzde 3.6’ya geriledi. Şayet bazı bakanlıklara 15 milyar liralık ilave kaynak kullandırılmamış olsaydı bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3.6 değil, yüzde 2.2 olacaktı. Türkiye’nin 2011 hedefi ise bu oranı yüzde 2’nin altına çekmek.

Merkezi yönetim bütçe uygulama sonuçlarını açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2009’da yüzde 5.5 olan bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 3.6’ya gerilediğini söyledi.

Maliye Bakanı’nın verdiği rakamlara göre bütçe açığı 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24.9 oranında azaldı ve 39.6 milyar TL olarak gerçekleşti. Yılın başında 2010 yılı bütçe açığının 50 milyar TL’nin üzerinde olacağı öngörülmüştü. Daha sonra orta vadeli programda özellikle vergi gelirlerindeki ekstra artış dikkate alınarak açık öngörüsü 44.2 milyar TL’ye çekilmişti.

Rakamlara göre geçen yıl bütçeden 293 milyar 628 milyon lira harcama yapıldı. Bunun 48 milyar TL’si faiz ödemelerine gitti. Personel harcamaları da 62.3 milyar TL tuttu.

Gelir tarafına bakıldığında ise 254 milyar 28 milyon liralık bir gelir rakamına ulaşıldı. Bu rakamlara göre 2010 yılında gelirler 2009’a göre yüzde 17.9 artış gösterirken, giderlerdeki artış oranı ise yüzde 9.5’de kaldı.

Bütçe gelirlerinin 210 milyar 532 milyon lirası vergilerden oluştu. Vergiler içinde ise her 100 liralık verginin 57 TL’sini ÖTV ve KDV oluşturdu. Hazine’ye geçen yıl KDV’den 62.5 milyar TL, ÖTV’den ise 57.3 milyar TL geldi.

Faizden büyük tasarruf

Şimşek, Türkiye’nin borçlanma faizinin yüzde 7’lerde olduğunu hatırlatarak, “2002’deki koşullar devam etseydi Türkiye milli gelirini yaklaşık yüzde 15’ini faiz olarak ödemeye devam etseydi, bugün 179 milyar lira faiz ödeyecekti. Ancak 2011’de Türkiye neredeyse bunun 4’te 1’i düzeyinde bir faiz yüküne sahip” dedi.

Bakan Şimşek, mali disiplinin faiz giderlerinin GSYH’ye oranını da hızlı şekilde düşürdüğünü ifade etti. 2002’de yüzde 14,8 olan faiz giderlerinin GSYH’ye oranının 2008’de yüzde 4,4 seviyesine indiğini belirtti. Şimşek, 2010’da öngörülenden 8 milyar 454 milyon lira daha az faiz gideri yapıldığını söyledi.

Maliye Bakanı konuşmasında günümüzde Avrupa’da borçlar tartışılırken, Türkiye’ye ilişkin zerre kadar tereddüt bulunmadığını belirtti ve “Türkiye’ye büyük güven var. Kredibilitemiz yüksek. Bu, kredi notumuzun önümüzdeki dönem hızlı şekilde yükseleceğinin işareti” dedi.

Akaryakıtta vergiler yüksek ama şu an indirim yapamayız

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, akaryakıtta vergi indirimi beklentilerine son noktayı koydu. Şimşek, artışın uluslararası petrol piyasasından kaynaklandığını söyledi ve “Benzin için vergi indirimi çalışması yok” dedi. Şimşek, 2010 yılı bütçe rakamlarını açıkladığı basın toplantısında, 2002 yılında alınan 100 liralık akaryakıtın 70 lira 30 kuruşunun devlete geldiğini, bugün ise bunun 65 liranın altına düştüğünü kaydetti. Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

‘’Bu yüksek bir rakamdır. Ama AK Parti Hükümeti döneminde düşmüştür. 2011 yılında da vergi yükü düşmeye devam edecektir. Neden? Çünkü biz vergilerde bir kuruş artış yapmadık son dönemde. 2011 yılında da artış öngörmüyoruz. Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergiler, iletişim, telekomünikasyon hizmetleri üzerindeki vergiler yüksek. Bunları imkanlar elverirse düşürürüz. Ama nasıl? Şu şartla Türkiye’de gelir bazını ciddi bir şekilde artırırsak.’’

Dolaysız vergilerin yaygınlaştırılması için çalışma içinde olduklarını bildiren Şimşek, bu kapsamda vergi denetmenlerinin sayısını artırdıklarını, vergi denetim birimleri arasındaki koordinasyonun artırılması için çalışmalar yaptıklarını ve kanuni düzenlemeler yaptıklarını söyledi.

Süre uzamayacak dedim ama Meclis’in takdiri

Meclis’te görüşülmekte olan Af Tasarısı’yla ilgili “‘Başbakan’ın açıkladığı 31 Temmuz tarihi kesinlikle değişmeyecek, vatandaşlar mutlaka vergilerini ödesin’ demiştiniz. Ancak tarihi değiştirerek 31 Aralık’a çektiniz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? sorusuna, Şimşek ilginç bir yanıt verdi. Maliye Bakanı, yeniden yapılandırmadan yararlanacaklara ilişkin tarihin gerek bütçe, gerekse Meclis Alt Komisyonu çalışmalarının gecikmesi nedeniyle 31 Temmuz yerine 31 Aralık olarak belirlendiğini söyledi. Şimşek, “Ben bu açıklamayı yapmak zorundaydım. Beklentileri yönetmek benim işimdir. Maalesef gerek bütçe görüşmeleri olması, gerekse tasarının alt komisyon görüşmelerinin uzaması nedeniyle gecikme oldu. Yeni sorunlar yaratmamak amacıyla da Meclis böyle takdir etti. Biz üzerimize düşeni yaparız, ondan sonrası Meclis’in takdiridir.”

2010’DA BÜTÇEDEN KİME NE VERİLDİ?

2010 bütçesinin halkın refahına ve ülke kalkınmasına önemli katkılar sağladığını da belirten Şimşek, bazı rakamları şöyle sıraladı:

- 2010’da yatırım harcamaları, 2009 yılına göre yüzde 34 oranında artarak 32 milyar 643 milyon lira olarak gerçekleşti.

- KÖYDES Projesi’ne 2009 yılına göre yüzde 164 oranında artışla, 1 milyar 550 milyon lira kaynak aktarıldı.

- Kalkınma ajanslarına 2009’a göre yüzde 159 oranında artışla, 443 milyon lira kaynak sağlandı.

- Tarımsal destekleme ödemeleri, 2009 yılına göre, yüzde 159 oranında arttı ve 5 milyar 817 milyon lira oldu.

- Gelirden ayrılan paylar 2009 yılına göre yüzde 23 oranında artış gösterdi ve mahalli idarelere 26 milyar 359 milyon lira kaynak ayrıldı.

- Öğrencilere sağlanan burs ve harç destek ödenekleri, yüzde 29 artarak 916 milyon lira, öğrenim ve harç kredisi ödenekleri de yüzde 10 artışla 1 milyar 481 milyon lira oldu.

- Sosyal amaçlı transferlere aktarılan kaynak 1 milyar 610 milyon liraya yükseldi. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’na yüzde 25 artışla 1 milyar 949 milyon lira kaynak ayrıldı.

- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açık finansmanı için 27 milyar 69 milyon lira aktarma yapıldı.

Kriterlere göre GSYH/bütçe açığı oranı yüzde 3’ü geçemez

9-10 Aralık 1991 tarihinde imzalanarak 1 Ocak 1993’de yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması’nda Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) aşamaları, bu süreçte izlenecek ekonomik ve parasal politikalar ile bunların gerektirdiği kurumsal değişiklikler ayrıntılı olarak düzenlendi.

Buna göre kriterler şöyle belirlendi:

Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile, ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.

Üye ülke devlet borçlarının GSYİH’sına oranı yüzde 60’ı geçmemelidir.

Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı yüzde 3’ü geçmemelidir.

Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır.

Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.

Son finansal krizden ağır darbe yiyen Avrupa’da şu an itibarıyla gerek bütçe açığı gerekse devlet borçları konusunda kriterleri tutturabilen ülke bulunmuyor. Yukarıda verilen GSYH/bütçe açığı oranının yanısıra örneğin Yunanistan’ın toplam kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 128’i geçiyor.

Haberin Devamı