Gazete Vatan Logo

İki bakan benden 30 milyon YTL rüşvet istedi.

Babasının manifaturacı dükkanında iş yaşamına başladı. işadamları ve holdingler onunla iş yapmak için sıraya girdi...

İstanbul Paşabahçe’de babasının manifaturacı dükkanında iş yaşamına başlayan Özden’e hayat “borsa bankerliği” rolünü verdi ve 15 yıl içinde ünlü işadamları, şirketler ve holdingler onunla iş yapmak için sıraya girdi...

27 Mart 1957 yılında tezkeremi aldım, terhis oldum. Paşabahçe’de babamın “her şey satan dükkan-mağazasında” işe başladım. Burada işe başlarken de kafamda büyük hayallerim, ulaşmak istediğim hedeflerim vardı.

Paşabahçe bana yetmezdi.

Sultanhamam’a girmeliydim.

Sultanhamam, işadamlığının birinci ligi... Ben ise babamın yanında başlıyorum...

Bu ikinci lig bile değil...

Üçüncü lig bile değil...

Mahalle takımı...

Yerimde duramıyorum.

Sabah erkenden babamın dükkanını ben açıyor, işe başlıyorum.

Süpürüyor, siliyorum.

Müşteriyle ilgileniyorum.

Paşabahçe’deki manifatura mağazamız için Sultanhamam’da toptancıdan alışverişi ben yapmaya başladım. Sultanhamam’da piştim.

İş Bankası’ndaki müdürü Ahmet Nedim Akcen’in borsa şirketindeki Yahudi ortağı Alber Uzuyer, kalp krizden öldü. Ve Mösyö Alber’in yerine ben 25 Nisan 1960‘da borsa acentası oldum. Sağ kalan ikinci ortak, bana 50 lira verdi.

Yüzde 50 pay Nedim Akçer.

Yüzde 50 pay Abidin Cevher....

Borsa acentası şirketin ortağı oldum ama ne yapılır bilmiyorum.

Borsa salonu saat 10’da açılıyor.

12’de kapanıyor.

Orada muamele yapıyoruz.

Fiş kesiyoruz.

Ne güzel iş...

Kokmaz, bozulmaz...

Hep kazanırsın.

Yeter ki alım-satım olsun.

Aylığım 600 liraydı.

Borsada 1 günde 600 lira kazandım. İşte o gün; sanki kanım alev aldı, blorsa için yanmaya başladı.

1960 yılının Temmuz ayıydı.

Yüzde 6 faizli Hürriyet tahvilleri ihraç edildi. Halk tahvilleri kapıştı.15 günde bitti. Aradan bir ay geçti Hürriyet tahvillerini alanlar, 10 yıl vadeli tahvilleri, geri satmaya başladılar. Liberalizm kalın gelmişti halka! Bir gün ayağı topal bir adam benim yazıhaneme Dördüncü Vakıf Han’a geldi.

Aksıyor ayağı...

Malatya’dan gelmiş...

Ağam “Sen Hürriyet tahvili ile ilgilenirsin... Bende 32 bin liralık Hürriyet tahvili var... Alır mısın?”

Bu tahviller hamiline yazılı.

Fakat hiç fiyat yok.

Kaça alınır?

Alınınca kime satılır?

Elimde 50 bin lira param var.

Malatyalı Hürriyet tahvili satıcısı gelince Dördüncü Vakıf Han’da suntacılık yapan Hacı Baba’ya; bunları teklif ettim.

“Ula onun 100 liralık kupürlü tahviline vereyim 90 lira” dedi.

Ben de büroda oturan Malatyalı’ya gelip “85 lira vereyim 100 liralık kupürüne...” diye teklif açtım.

Malatyalı kabul etti.

Aldım 85’e...

Üç metre ötede Hacıbaba’ya sattım 90’a... Bir günde 1500 lira kâr ettim... O günün kuruyla 10 bin dolar...Yaşasın 27 Mayıs! Yaşasın Hürriyet! Duyuldu, tahviller bana akmaya başladı.

Merkez Bankası’ndan Tahsilat Servis Şefi Muhittin Erker, “1 Ekim’den itibaren Merkez Bankası Hürriyet tahvillerine müdahale edecek. Başa baş olacak. 100 liralık Hürriyet tahvili, 100 liradan Merkez Bankası’na istenildiği anda satılabilecek. Ne paran varsa yatır” diye ekledi. Hürriyet tahvilleri de 100 liralık kupürü, 40 liraya-50 liraya kadar düşmüştü.

40 liraya alacağım.

İki gün sonra...

100 liraya satacağım.

Alıcısı da devlet...

Yüzde yüz garanti.

1 Ekim geldi.

Sabah saat 9’da Merkez Bankası açıklamayı yaptı. O günün parasıyla çok kazandım

1961 yılına geldik.

Kemal Kurdaş Maliye bakanı oldu. Renkli bir adam. Askerler, 27 Mayıs ihtilalini yapmışlar. Türkiye yeni bir döneme geçmiş. Tasarruf Bonoları olayı, çok hızlı başladı.

Tasarruf bonosu ne?

Kemal Kurdaş bunu icat etti. Esası halkı tasarrufa zorlamak.

Bonolandı memleket!

Fakat hiçbir hareket kabilyeti yok. Yavaştan Borsa’ya “Tasarruf bonosu” düşmeye başladı.

Ben yine tek başına girdim bu işe... Yıl oldu 1967... O gece servetim 250 milyon liraydı, yattım. Sabah 150 milyon lira yitirmiş olarak kalktım. Hükümet, o gece saat 2’de karar aldı. Tasarruf bonosunun haksız bir şekilde iktibas (yani kendi ismine yazılı olmadığı halde bulunduranlar) yüzde 40’a kadar vergi alınacak.

Ve ertesi gün düşüş...

Borsayı sevmiştim.

Liderliğe çıkmıştım.

O tarihte özel sektör büyümek istiyor ama parası yok.

Bankaya gidiyor.

Yüzde 150 faiz istiyorlar.

Tahvil çıkartıyor, satamıyorlar.

Biz bunlara gitsek; desek ki, “Siz A şirketi çıkartın tahvilinizi, bana 100 liralık kupürü 70 liraya verin, ayrıca yüzde 14 de yıllık faizi verin. Böylece ben 70 lirayı 44 liraya almış oluyorum. Yani 100 lirayı 65’e alıyorum. Bunun bir kısmını halka verirsem onu enflasyondan korurum, o da bana gelir.”

Açtım Deva Holding’in Başkan Yardımcısı İhsan Serin’e “Tahvil çıkartma limitin var mı?” dedim.

Var dedi.

Deva’nın. 150 milyon liralık tahvilini, bu saydığım şartlarda kabul ettiler, ihraç ettik.

İlan verdim gazeteye:

“Yüzde 25 net faiz.

Ve isteyene aylık ödeme”

Düşünsene Bankalar yüzde 10. 5 bürüt faiz veriyor, bunun yüzde 20’i stopaja gidiyor. Yani neti yüzde 7.5’e geliyor. Koca bankalar 100 liraya 7.5 lira net gelir veriyor.

Kastelli 25 lira net veriyor.

İsteyene de aylık ödeme yapmaya söz veriyor.

Kuyruk oldu. 15 günde bitti.

Kastelli sistemi ana rahmine düşmüştü. Sabancı-Koç-Profilo , üç en büyük holdingin ortak olduğu televizyon tüpü üreten TÜPKO şirketinin 5 milyon dolar tahvilini ihraç etmiştik. TÜPKO battı. Halka ben ödedim. Sistemi kurdum, büyüttüm. Ben zirvedeyim.

Pamukbank, Yapı Kredi, Uluslararası, Vakıfbank, biz dört bankanın mevduat sertifikalarını alıp, ha babam satıyoruz.

Ve o sırada Türkiye’nin her yerinde “Bir adam çıktı, dürtükledi uyuyan devi uyandırdı...” diye benzetmeler yapıyor. Uyuyan dev: Mevduat sahibi halk. Dürtükleyen adam: Kastelli....

YARIN
* Abidin Bey, 3 çocuklu eşine nasıl aşık oldu?

* Hangi polis şefleri Kastelli’nin arkasındaydı?

Haberin Devamı