Dizi dizi inciyiz

Tam ben klavyem ile çata çuta "Asmalı Konakkkk, Asmalını" diye kendimi kaybetmiş mücadele ediyordum ki, İpek Tuzcuoğlu nun Kapadokya'dan gönderdiği zarif bayram hediyesi geldi

Haberin Devamı

Tam ben klavyem ile çata çuta "Asmalı Konakkkk, Asmalını" diye kendimi kaybetmiş mücadele ediyordum ki, İpek Tuzcuoğlu nun Kapadokya'dan gönderdiği zarif bayram hediyesi geldi. Bir peri bacası... Koydum bilgisayarın yanına, hem bakıyor hem yazıyorum... Bu arada eklemeden edemeyeceğim, son zamanlarda Seymen ağanın kardeşi Seyhan'dan (Devrim Saltoğlu) sıklıkla söz ediliyor ama biz has izleyiciler onu taaa en başında keşfetmiştik. Mahinur Ergun tarafından yazılan karakterlerin oyuncular tarafından son derece gerçek kılınan yorumları bir yana, ana hikâyenin yanından sürekli akan diğer ırmak hikâyeler de çok sürükleyici kılıyor diziyi. Neyse, bu kadar "Asmalı" yeter...

"İlle de gerçek" ama...
Sonra yerli dizilerde başarılı olanlar başka neler diye düşündüğümde mesela "Ekmek Teknesi" diyebilirim hemen. Yine sağlam bir hikâye, yine çok sağlam oyunculuklar... Senaryonun, yönetmenin ve oyuncunun harika buluşmalarından biri. Savaş Dinçel ustanın unutulmaz karakterlerinden biri daha can buldu bence. Hayret, insan ne kadar zorlanıyor böyle bir yazı yazarken... Herkesten söz edeyim istiyorum ama... Oyuncunun hevesi eğer kameraya takılıyor ve izleyici bunu farkediyorsa zaten o iş mutlaka başarılı oluyor. Bu dizide tüm oyuncular nakış gibi işliyorlar rollerini... "Zerda"nınsa jeneriğine ve jenerik müziğine bayılıyorum. Zerda deyince... Bu dizileri izlerken bir yandan da rahatsız oluyor musunuz? Bana gelen kimi okur mektuplarında çok ciddi eleştiriler de var. Ağaların bu çok karılı yaşamlarına feci gıcık oluyorlar. Böyle ağalar, konaklar olmadığına dair yorumlar var. Ama öte yandan bu tür yaşamların olmadığını iddia etmek bence saçmalık. Sonra ille ki gerçek olanın mı gösterilmesi gerekiyor? Çoğu zaman gerçekler gösterildiğinde bu kez de "ama kötü örnek oluyor" deniyor ki bu da ne kadar doğru? Gazetemiz VATAN'ın geçtiğimiz pazar günü attığı manşeti anımsıyor musunuz? "Irzına geçtiği kızla evlenmesi tecavüzcüyü cezadan kurtardığı gibi bir de ödüllendiriyor" diyordu tecavüzcü yaşlı adamın haberini verirken. "Asmalı Konak"ta böyle bir gerçeğe cesurca yaklaşıldı. Kolaycılık yapıp, halk bunu böyle kabul etmiş diyerek dizinin başrol kişisinden kardeşinin tecavüze uğradığı saklanabilirdi. Ama bence çok beğenilen, çok taklit edilen bir modele, olması gereken şeyi yaptırdılar. "Sevmediğin bir adamla evlendirir miyim seni, ödüllendirir miyim hiç suçluyu?" dedirterek insanları eğlendirmenin ötesinde de bir görevleri olduğunu anımsattılar herkese...

Jenerik müzikleri!..
Bir diğer çok izlenen ve eğlendirme dışında zaman zaman bilgilendirmeyi de görev edinen dizi de "Çocuklar Duymasın" ki, dediğim gibi buna asla karşı değilim. Kimileri bunu itici bulsalar da tekrar ediyorum çocuk ruhlu bir toplum olarak gördüğümüzü yaptığımız için bence faydalı bile. Atv'nin dizileri içinde sanırım "Çocuklar Duymasın" beş yıldızlı olanı. O kadar çok konuşuldu, yayınlandı, tekrar edildi ki ben artık söyleyecek yeni bir şey bulamıyorum. Başarılarını tebrik ettikten sonra diğer kanalların dizilerine geçelim diyorum... Kanal D'nin en çok izlenen dizisi Kınalı Kar. Emrah'ın bir köy öğretmenini oynadığı dizinin kadrosu oldukça sağlam oyuncularla kurulmuş. En-gin Şenkan, Nurseli İdiz, Mahir İpek gibi isimlerin varlığı bile bir duraksama nedenidir bence. Ve elbette dizinin müziği... Sabahat Akkiraz'ın okuduğu "Kınalı Kar" türküsünü dinlemek için arka jeneriği sonuna kadar izliyorum. Sanırım dizinin sponsorları bu durumdan çok hoşnutturlar. Çünkü tüm diziler içinde arka jeneriği en çok izlenen dizinin "Kınaklı Kar" olduğuna eminim. Özlem Conker'in duru güzelliği, Emrah'ın kendini yenilemeye, farklılaştırmaya yönelik tercihi ve her ikisin uyumlu oyunu sanırım izleyiciyi en çok bağlayan nedenlerden bazıları. Ve tabii ki Murat Daltaban (Kamber)... Üniversitedeyken bizim okulun en yıldızı parlak öğrencilerinden biriydi Murat... Osman Yağmurdereli her zamanki gibi Kanal D'ye gün birincisi bir iş yapmış yine. Sanırım müzisyen olmasından kaynaklanan bir durum, onun yapımcısı olduğu tüm dizilerin müzikleri dillere dolanıyor hep...

Şive şive gibi olsa...
Kanal D'nin bir diğer başanlı işi de "Gülbeyaz". İşte yine iyi bir kadro, iyi bir takım... Şevval Şam'ın oyunculuğa aşkı ve disiplini artık alkışlanmalı. Meral Çetinkaya, Kâmran Usluer, Nejat İşler, Bora Ayanoğlu, Sermin Hürmeriç... Yeni bir Karadeniz furyası başlatırlar mı dersiniz? Ancak tüm bu dizilerde rahatsız edici bir durum şu şive meselesi... Hani ben de çok anlamam ama Asmalı da dahil olmak üzere oyuncuların kullandıkları şivelerde bir üslup birliği yok. Kimi çok başanlı kimi "bu da nereli?" dedirten cinsten... Tiyatro oyuncularını eleştirmeye gelmez bilirim ama bir gerçeği kabul etmek lazım ki, bu konuda en başarılı olması gereken onlarken bazen pek kötü işler çıkardıkları da oluyor. Hele bir dönemin Türk filmlerinde köylü olununca sesli harfleri uzata uzata "goyuuuyooom, geliiiyooomm" derlerdi ve ben deli olurdum. Olurum hâlâ...

Bir 'Perihan Abla' vardı
Dizi dendiğinde önemli duraklarımdan biri TRT idi bir ara. "Ayrılsak da Beraberiz" hitlerimden biriydi. Janset ayrıldıktan sonra pek takip edemez oldum. Janset'in yerine oynayan Ayşe Tolga'yı yadırgadığımdan filan değil. Kaldı ki Ayşe'yi çok sıcak ve çok başarılı bulurum. Hakan Yılmaz'in yeni saç modeli de değişik geliyor bana. Galiba tutucu baktığım ender işlerden biri bu... Dizilerime körü körüne bağlıyım. Milim değişsin istemiyorum. Ama bu arada Necmi Yapıcı'nın hakkını unutmamak lazım abicim:)... Durmadan tekrar edildiği için durmadan izlediğim TRT dizilerinden biri de "Çalıkuşu"... Aydan Şener'le ikimiz ezbere konuşuruz o dizide. Bu da böyle yani bir rutin... Bir de "Perihan Abla" var ki çocukluğum yani... Kendisi de bir dizi oyuncusu olarak insan çok fazla atıp tutamıyor. Hangi şartlarda nasıl çekildiğini ve bu işlerin nasıl tüke-dildiğini, oyuncuyu nasıl tükettiğini iyi bildiğim için... Mesela şimdi pek çok arkadaşım "Acaba bizden söz etmişler mi?" diye okuyacak bu bölümleri biliyorum. Sonra sette konuşulacak. "Aaa baksana şunu yazmış, böyle olmuş" filan diye... İnsan niye dizi izler, dizilerin toplumsal etkileri nasıldır filan gibi konulara sosyolojik yanıtlar yazmak beni aşar diye düşünüyorum. Eli kalem tutan sıradan bir izleyici olarak "benim dizilerimi" anlatmaya devam edeceğim...

DİĞER YENİ YAZILAR