Vay be...

Haberin Devamı

Adaletin bile zaman aşımı var...

Körfez savaşını canlı izlemiştim televizyonda...

Sonra hiç unutmuyorum (kim unuttu anlamıyorum zaten) Madımak Oteli’ndeki can pazarını, pencerlerin, perdelerin yanışını...

İçeride oturup bekleyenlerin yüzleri...

Aziz Nesin’in itfaiye merdiveni ile binadan çıkarılış görüntüsü...

Yanımda bir adam var... Neukölln’den bir işçi “Allah belalarını versin bunların” diyor...

Ekrana bakıyoruz birlikte... Dehşet içindeyiz..

Dehşet içindeyiz sanıyorum...

İşçinin yanında vardiya arkadaşı ve eniştesi var. Bir ağızdan “Amin” diyorlar... “Amin, inşallah...”

“Allah cehhenem ateşini dünyada gösterdi bu ‘piskominizlere’ Şu ödleğe bak, şu ödleğe bak hele” diyor enişte, merdivenlere sıkı sıkı tutunan Aziz Nesin için...

O anda neden bir aradayız, neden o kalabalık Türkçe yayın yapan bir televizyonun başında, bugün hiç hatırlamıyorum. Adamların yüzlerini de hatırlamıyorum. Ama seslerini hiç unutmadım. O dakikaların müthiş öfkesini ve de... Şu anda bunları yazarken aynı öfkeyi hissediyorum yine... Aynı sıcaklığı ile...

***


Hayata tahammül edebilmek çok zor...

Pek çok acıyı unutmayı tecih ediyoruz bu yüzden...

Depremleri, katilleri, beyinsizleri, yenilgileri...

Unutmazsak dayanabilmek mümkün olmuyor çünkü... Daha önce defalarca konuştuğumuz, yazdığımız gibi belki unutmuyor, sadece üzerini örtüyoruz...

Ama bazı acılar var ki unutulması mümkün olmuyor ve adalet yerini bulmadan ağıdı susmuyor...

Kendi kişisel tarihimde, adaletin olmadığına inandığım yıllarda unutmaya uyuduğum oldu... Öyle derin uyudum ki uyandığımda unutmuştum... Uyuşmuştum... Uyurgezer olmuştum...

Ama bu öyle bir unutuştu ki beraberinde bütün güzel insanları, isimleri, anları ve anıları da götürmüştü... Hiç yaşamamışım sanki, hiç yaşanmamış sanki...

Başıma gelen bu unutma zorunluluğunun bugün toplumsal bir alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini düşünüyor olmalı birileri...

“Bunu iyice belleyin: adalet yok!!! Yatın, uyuyun; uyandığınızda unutmuş olun!” diyorlar sanki...

***


Kırılmış bir kalbi onarabiliyorsunuz... Yeniden sevebiliyorsunuz hatta. Kaybedilmiş bir işi, parayı yeniden kazanabiliyorsunuz...

Hastalıkta bile iyileşme umudu ile sabahı bekliyor hasta...

Hepsini, her şeyi yeniden inşa etmek mümkün...

Bir tek adalet...

Yalnızca adalet...

Adaletin beli kırıldı mı...

Bir daha gözünün feri gelmiyor insanın...

Zaman aşımı diyorlar...

Senin yürek aşımından haberin var mı?

Ve adaletin hakikaten bu mu dünya?

DİĞER YENİ YAZILAR