Dersim dört dağ içinde

Haberin Devamı

Ahmet Kaya dinliyorum... Ne güzel de söylüyor... İnce bir sızı gibi yüreğime işliyor sesi ve söylediği türkünün sözleri... “Dersim dört dağ içinde / Gülü var bağ içinde / Dersim’i Hak saklasın / Bir gülüm var içinde...”

***


O gülü Dersim’de bırakıp gurbete çıkanlardan biri yaşadığı zorlukları bakın nasıl dile getiriyor:

“Dört yaşında Tunceli’deki köyümüz Keşkuvar’dan Ankara’ya geldik. Kale duvarının dibinde bir eve yerleştik; gecekondu mahallesine. 6 kardeştik. Zar zor geçiniyorduk. Erzaklarımız köyden gelirdi. Sonra İzmit’e taşındık ama ben anneannemle Ankara’da kaldım bir yıl; çünkü hiç Türkçe bilmiyordu, sadece Zazaca konuşabiliyordu. Ben de ona tercümanlık yapıyordum.” (*)

***


O biri; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun eşi Sevim Hanım‘dan başkası değil. İçten ve yalın anlatımıyla sanki o da dinlediğim şarkıya eşlik ediyor: “Dersim’in altı kelek / Perte’ye gidek gelek / Eli elimde olsun / Kapı kapı dilenek...”

***


Kapı kapı gezip “Dersim’de aslında ne oldu?” sorusuna yıllar yılı yanıt aramış bir isim; Sevim Hanım’ın eşi Kemal Bey... Tarihçi Cemal Kutay ile konuyu uzun uzun konuşmuş. Sonra 1938’de başbakanlık koltuğunda bulunan Celal Bayar‘dan randevu almış. Ancak, Bayar’ın ani rahatsızlığı ve ardından da ölümü nedeniyle bu görüşme gerçekleşmemiş. Kılıçdaroğlu’nun kapısını çaldığı bir diğer isim, Dersim olayları sırasında emniyet müdürü olan ve Türk sağının duayenlerinden İhsan Sabri Çağlayangil... Onun anlattıklarıyla türkünün alıntılandığı şiirin şu bölümleri nasıl da uyumlu, nasıl da paralel... “Elin elimde değil / Mavzer belimde değil / Yıkarım seni Dersim / Ferman elimde değil...” (**)

***


“Ferman CHP’deydi ve Dersim’de katliam yapıldı!” deyince CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, partide işler karıştı. Gözler Dersimli Genel Başkan’a çevrildi. Oysa Kılıçdaroğlu’nun olaylara “isyan“ demeyişi ve bu konuda gençliğinden itibaren yaptığı araştırmalar aslında çok şey anlatıyordu. Tabii anlamak isteyene... “Ne oldu ağama ne oldu / Gül benzin sarardı soldu / Ağam bu yerden gidelim / Bu yerler viran oldu...”

***


“Yine viran oldu CHP, parti karıştı” yorumları yapılıyor iki gündür... Şimdi tam bu noktada ne oldu, kim ne dedi, kim kime muhalefet etti, hiç girmeyeceğim. Parti içi hesaplaşmalar değil benim konum. Siyasetin tarihi, siyasetçilerin de tarihçileri yok saymasına itirazım. Politikanın ahkâmının, toplumun alın yazısı olmasına... Buna bir son verilmemesine... Karşı konulamamasına, boyun eğilmesine... “Dersim’in yazıları / Meliyor kuzuları / Ben buraya gelmezdim / Alnımın yazıları...”

***


“Alın yazısı kader değildir!” derdi sık sık... Haramiler - Alın yazısı türküsünde olduğu gibi insanın kaderini eliyle yazdığını söylerdi.. Bir gün katıldığı bir programda kendisini sol türkülerin babası olarak tanıtan sunucuya itiraz etti. “La minör sağdır da Fa sol mudur?! Müzik evrenseldir, siyaset üstüdür gözüm. Siyaset, müziğin, sanatın, tarihin kaderi olmamalı! Siyaseti her şeye bulaştırma hastalığına bir son vermeli bu ülke!” diyerek tersledi...

Birkaç gün önce ölümünün 11. yılında andığımız Ahmet Kaya yaşasaydı eminim aynı sözleri bu kez Dersim olayları konusunda tarihçileri yok sayan siyasetçiler için söylerdi, onları Allah’a havale ederek... “Dersimi Hak saklasın / Bir gülüm var içinde...”

(*) Sevim Kılıçdaroğlu - Amberin Zaman röportajı

(**) Kemal Kılıçdaroğlu - Faruk Bildirici röportajı

DİĞER YENİ YAZILAR