Kişisel bir açıklama!

Dün sabahın bir saatinde bir telefon... "Sunay Akın ve Ataol Behramoğlu Akşam Gazetesi'ne yaptıkları açıklamalarında sizin edebiyat dünyası tarafından dışlandığınızı ve yazı yazmamanız gerektiğini söylemişler. Ne diyorsunuz?"

Haberin Devamı

Dün sabahın bir saatinde bir telefon... "Sunay Akın ve Ataol Behramoğlu Akşam Gazetesi'ne yaptıkları açıklamalarında sizin edebiyat dünyası tarafından dışlandığınızı ve yazı yazmamanız gerektiğini söylemişler. Ne diyorsunuz?"

Önce bir şaşkınlık... "Kim Sunay mı? Ataol Ağabey mi? Yok canım, bir dakika, ne demişler?"

"Sizin de içinde bulunduğunuz bir takım ünlülerin edebiyat dünyasına zarar verdiğini söylemişler..."

"Yok, kesinlikle bir yanlışlık var.

Benim adımı telaffuz etmemişlerdir. Ben haberi okumadım ama kastettikleri ben olamam."

***

Birkaç gün önce, yazı işleri toplantısındayım. Sessize aldığım telefonuma bir mesaj düşüyor. "Filanca dergiyi gördün mü? Edebiyattaki kalabalık diyor, senin resmin de var."

Hafta başı... Akşam olmuş. Artık ekrana bakmaktan gözlerim ağrıyor. Önümde bir başka dergi. TÜYAP Kitap Fuarı izlenimini anlatıyor bir gazeteci. O da ne? "Anlı şanlı yazarların önünde imza isteyen kimse yokken İclal Aydın gibi bir ismin önünde müthiş bir kuyruk uzuyordu" diye bir cümle. Müthiş canım sıkılıyor. İclal Aydın gibi bir isim...

***

Dün telefonu kapadıktan sonra dayanamadım, Sunay Akın'ı aradım. "Arkadaşım, doğru değildir dedim ama biri aradı beni az önce. Sen demişsin ki; İclal Aydın yazı yazmasın."

Sunay çok üzüldü. "İclal," dedi "Beni Akşam Gazetesi'nden aradılar.

Mankenlerin kitap yazması ile ilgili ne düşünüyorsunuz diye sordular. Ben de fikrimi söyledim. Yazar olmak başka şey yazar kasa olmak başka şey dedim.

Ama haberi okurken gazetenin kendi yaptığı listenin içinde senin adını da gördüm. Ataol Ağabey de kesinlikle seninle ilgili bir şey söylememiş.

Okuyunca göreceksin. Adını o yazıya haberi yazan eklemiş. Umarım sana bu soruyu sorana doğru yanıt vermişsinizdir" dedi...

"Verdim" dedim.

***

Akşam Gazetesi'nin araştırmasını internette bulabildim.Evet ne Sunay'ın ne de Ataol Ağabey'in sözleri arasında adım geçiyor ama "İclal Aydın, Hülya Avşar, Ayşegül Aldinç, Emel Müftüoğlu ve Nil Karaibrahimgil gibi isimler adlarının önüne çoktan köşe yazarı yazdırdılar" diye başlayan bu yoruma ve yorumcuya ne demeliyim şimdi bilmiyorum... Emel'in ve Nil'in kalemi pek çok "doğuştan gazeteciye" on basar, apışıp kalırsınız demek daha doğru belki de...

***

Sunay Akın, Cezmi Ersöz, Metin Uca, Can Dündar, Nebil Özgentürk, Ataol Behramoğlu gibi saygıdeğer isimler benim hem çok kıymetli dostlarım hem de değerli ustalarımdır. Onlarla yemek yerim, seyahat ederim, panellere katılırım, programlar yaparım, kenferanslar veririm... Onlardan beslenir, onlarla büyürüm.

Onlara duyduğum hayranlığı, onlara duyduğum saygıyı, onlara beslediğim sevgiyi hiçbir saçma yorum, hiçbir abuk sabuk dedikodu değiştirmeyecek.

Her sektörde olduğu gibi basında da bazı genç ya da olgunlaşamamış kişilerin bu tür kişisel yorumlarını başkalarının isimleri altına yerleştirmeleri bildik bir şey.

Bugüne dek kesinlikle edebiyatta bir iddiam olmadı. Ama bu olmayacak demek de değil...

Adı geçen gazetenin bana bir özür borçlu olduğunu düşünüyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR