Babıali'de Topuk Tıkırtıları...

Kitabın kapağını kapattım ve hiç karşılaşmadığım ama kim bilir kaç haberini okuduğum Azize Bergin'i gözümün önüne getirmeye çalıştım. Gazetecilik yaşamını anlattığı "Babıali'de Topuk Tıkırtıları" isimli kitabında sadece arka kapakta minicik bir fotoğrafı vardı

Haberin Devamı

"Umarım cici değildir"
Kitabın kapağını kapattım ve hiç karşılaşmadığım ama kim bilir kaç haberini okuduğum Azize Bergin'i gözümün önüne getirmeye çalıştım. Gazetecilik yaşamını anlattığı "Babıali'de Topuk Tıkırtıları" isimli kitabında sadece arka kapakta minicik bir fotoğrafı vardı.

Kitabı çıkmadan önce Hürriyet Gazetesi'nde onunla yapılan bir röportajda görmüştüm "boy fotoğraflarını" ilk kez. Kitabı okuyup bitirdikten sonra, notlar alıyordum ki Murat Birsel belirdi kapıda.

Kissinger'ın telefon konuşmaları ile ilgili bir haber yazmış sütununa, ondan söz etti. "Yazı işlerine yollamadan bir okuyabilir miyim?" diye sordum "elbette" dedi. Sizler de okudunuz cuma günü; "Çok çekici bir kız, umarım cici değildir" diyordu Kissinger telefonda, ilişkisi olduğu öğrenilen bir takvim kızı için...

Çekici şeytan kızlar ve ciciler... Hani eğer kız ciciyse vicdan azabı ve sorumluluğun iki hatta üç kat artacağına dair bir sıkıntı kapıda demektir...

Çekiciyse zaten herkes için çekicidir; sorumluluk "herkes" tarafından paylaşılarak azaltılabilir ve sonunda yok edilir... Geride kalan, çekiciliğin icabı neyse odur.

"Cicilik" hani dokunursan solar ya da kırılır gibi bir durumla ya da sanki sadece tekdüze bir seyretme seçeneğiyle karşı karşıya bıraktığı için insanı, cici kızlar bir süre sonra sıkıcı olabilirler, her ne kadar zihinler için kalıcı bir durumları varsa da... Çekici kızlarsa ışık hızıyla ve yakarak geçip giderler... Öyle denir değil mi; cici kızlar cennete, kötü kızlar her yere...

Murat'la Kissinger'ın telefonlarına biraz daha gülüşüp tekrar notlarımın başına döndüm; Babıali'de Topuk Tıkırtıları 50 yıl boyunca adını, cinsiyetini ve özel yaşamını asla parlatma ihtiyacı duymayan, hatta belki de bunları ayıp sayan gerçek bir basın kadınının ve işçisinin "hayatını" anlatmakta; bugün yaptığımız röportajlarda, röportaj yaptığımız kişiden daha çekici göründüğümüz fotoğraflar çektirebiliyor; röportajlara, haberlere fiyakalı imzalar atıyor, gazetelerde biz kadınlar daha da çoğalıyoruz ya, işte bize bu yolları açan kadın gazetecilerden birinin hayatını...

Ve o hayatın içinde sanki bugün bizim kullandığımız yeni iletişim biçimi sessizce ve dudak ısırılarak ayıplanıyor gibi; sadece gazetecilik ve yazıya dair anılar var. Kitabın sonunda; "gazete artık ürün, okurlar da müşteri" sayılıyor diyor Azize Bergin...

Kitabın bittiği, Murat'ın Kissinger'ın çekici sevgilisi için "umarım cici değildir" dileğini kaleme aldığı o günün akşamında sevgili Nebil Özgentürk'ün 5. kitabının ve aynı zamanda beş kitabının bir arada Alfa Yayınları'ndan doğuşunu kutladığımız bir yemek vardı. Nebil, kıymet verdiği dostlarını mümkün olduğunca bir araya getirmeye çalışmıştı.

Açılış ödevi bana düştü ve ne yalan söyleyeyim, tedirgindim çünkü orada onlarca "GAZETECİ" vardı... Yazı yazan, haber kovalayan, haber atlatan... Haber müdürleri, yazarlar, röportajcılar, muhabirler... Hayatımızın içinden geçen hayatların anlatıcısı Nebil, bizler için o gece yine bir yolculuğun önünü açtı...

Bir ara Türk basınının en güzel kahkahalarından birinin sahibi Bülent Denli ile konuştuk ayak üstü; "Bülent abi" dedim "Azize Hanım'ın kitabında adın geçiyor." Bir kahkaha attı. "Azize abla var ya" dedi, "Gerçek bir gazetecidir!.. Onun gazetecilik aşkı adından bile öndedir." Sonra birlikte çalıştıkları yılları ve Azize Hanım'ı anlattı...

Çekiciler; Güzel, seksi, kışkırtıcı, pervasız, cesur, cüretkâr, atak, dişi, açık sözlü ve sakınmasız...

Ciciler; Güzel, mahcup, terbiyeli, utangaç, mütevazı, kapalı kutu, çekingen, kırılgan, dengeli, kontrollü, güven veren...

Yeniler; ve eski tüfekler...

Bu hep böyle olacak galiba. Kaçamaklar ve aşklar çekicilerle, bir ömür boyu güven duygusu cicilerle yaşanacak...

Kavramlar, değerler, dengeler hızla değişiyor. Ama bir tek şey baki kalıyor. İnsan güvendiğini vazgeçilmez kılıyor. Azize Bergin bence Türk basınında vazgeçilmez bir kavramın temsilcisi... Güven'in...

DİĞER YENİ YAZILAR