Adını denizden alan...

Haberin Devamı

Cuma akşamı erken kararan hava ve trafik yüzünden vaktinden önce toplanmış; kız kardeşler, arkadaşlar, enişteler, çoluk çocuk bir arada yemekteyiz... Büyük masanın etrafında bir yandan sürekli çığlık atan çocukları susturmaya ve yemeklerini yemeye ikna etmeye çalışıyor bir yandan da birbirimizi duyma gayreti içinde sohbet ediyoruz... Bir gözümüz televizyonda... Birazdan karar açıklanacak... Ve evet! Ekranda yazı beliriyor... DTP kapatıldı... Yemek masasının etrafındaki yedi yetişkin hareketsiz ve ekrana kilitlenmiş Haşim Kılıç’ı dinliyoruz... Çocuklar bağrışmaya, çığlıklar atmaya devam ediyorlar... “.... kapatılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir” diyor Haşim Kılıç... Birbirimize bakıyoruz endişeyle... Sonra her şeyden habersiz gülüp oynaşan çocuklarımıza... Yemek erken bitiyor evlere erken dağılıyoruz...

***


Şimdi ben bu yazıyı yine bir gece vakti yazıyorum... Birkaç saat sonra hastaneye gideceğim... Dünya üzerindeki en eski arkadaşımın bebeği gelecek dünyaya...

Doğumlar hep çok önemli olmuştur benim için. Çürümenin hızına ters bir paralelde yavaş ve insanı ürküten bir yolculuğun başlangıcıdır çünkü. O mercimek tanesinin tomurcuk ellerinin çıkışı, o omurganın uzayışı, o gözlerin belirmesi... “Evet, Allah işte tam da bu kalp atışlarında” dedirten o büyük mucize... Şu anda gün doğmak üzere... Sabah sekizi bulmadan ilk çığlığını basacak ve Ege bebek aramıza hoş gelecek umarım... Umarım şahane bir teselli verecek bize...

***


Ege bebeğin annesiyle ne çok maceramız var bilseniz... Ülkemizden çok uzakta yaşarken tanıdık birbirimizi... Hak hukuk aramayı, yabancı olduğumuz toplumların içinde kimlik oluşturmayı, soru sormayı ve itiraz etmeyi birlikte öğrendik. Beraber ne çok şehirler gördük, ne çok yollar gittik... Değişir sandığımız şeyler oldu. Değiştiremediklerimizi kabullenmeyi de başardık gün geldi... Ülkemize dönmemiz gerektiğini düşündük bir akşam üzeri. Özlemle, aşkla, inançla ve hevesle döndük... Sanıyorum doğduğumuz toprakları sevmeyi binlerce kilometre uzaktayken öğrendik. 19 yıl önce birbirimizi tanıdığımızda her ikimiz de genceciktik ve aklımıza gelmezdi aradan geçen onca yıla rağmen 1960’da, 70’de nasılsa 2009’da aynı kaotik düzende, aynı aheste yürüyüşte olacak ülkemizin “Demokratik bilinci...” Durmaksızın siyasi yasaklılar tanıyacak her yeni kuşak...

***


Ben an itibariyle morali bozuk teyze, biliyorum ki sabah gün doğduğunda güzel Ege’yi anasının göğsünde gördüğümde “işte bu” diyerek yeniden mutlu olacağım. İyi şeyler sayacağım bebeğimizin kulağına... “İyi ki doğdun” diyeceğim. “Burası ne olursa olsun merhametli insanların, büyük şairlerin, şahane hayatların ülkesidir. Karmakarışık bir ortam gibi gelse de alışırsın zamanla, kendi içinde yaşar gider insanlar... İyi ve güzel şeyler de olur. Göreceksin... Namuslu adamları, namuslu kadınları, güzel şarkıları, Anadolu’yu ve adını taşıyan muhteşem denizi gördüğünde annen Melda ve Baban Hakan’a teşekkür edeceksin... Çünkü adım gibi biliyorum, ne olursa olsun sen de bu ülkeyi çok seveceksin...”

DİĞER YENİ YAZILAR