Hiçbir başarı cezasız kalmaz

Haberin Devamı

Tolga Örnek de cezasız kalmadı sanki...

Devrim Arabaları isimli çok beğeni toplayan filminin gazetedeki ilanına bakarken başına gelecekleri biliyormuş gibi bir başlık atmış diye düşündüm.

Filmin afişi üzerinde, çok okunan köşe yazarlarının filmle ilgili olumlu eleştirilerinden alıntılar vardı. Bütün bu alıntıların ve oyuncu fotoğraflarının üzerinde ise “hiçbir başarı cezasız kalmaz” yazılydı. Çoğunuz fark etmişsinizdir...

Ama Tolga Örnek’in büyük bir inançla başladığı projeyi aynı hevesle ayağa kaldıran oyuncular da en az yönetmenleri kadar buruktur tahmin ederim...

Neden?

Devrim Arabaları ne yazık ki gişede büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Oysa çok güzel, çok olumlu eleştiriler almıştı.

Ne kadar etkileyici olduğuna ve bilinmeyenleri gün ışığına çıkardığına dair övgüler düzülmüş, izlenmesi büyük bir heyecanla önerilmişti.

Ama ne yazık ki James Bond ile “bildiklerimizi” anlatan Mustafa arasında kayboldu...

Keşke “Devrim Arabaları” da en az onlar kadar ilgi çekseydi.

***

Bu kadar çok tartışılan işlerin sahipleri bir daha yeni bir projeye nasıl kalkışacaklar acaba? İşlerini savunmak zorunda kalmaktan utanç duyacak ve sanırım giderek agresifleşecekler. Röportaj vermeyecek, verdiklerinde de sürekli savunmada olacaklar. Sonunda gidip İtalya’ya yerleşecekler!!!

Bakın Ferzan Özpetek nasıl da imtiyazlı bir kişi.

Nasıl da alkış kıyamet yaptığı her işe...

Orada bulduğu özgür yaratım gücünü burada yaşasa nasıl da kuşa çevirir, nasıl da adamı zıvanadan çıkarırlardı Ferzan Özpetek örneğini bunun altını çizmek için veriyorum...

***

Kimisi el iyisidir kimisi ev iyisi...

Vardır bilirsiniz, adam dışarıda bir melek, yabancılara karşı sonsuz merhametli, ilgili, sevecen ama eve girdi mi şeytana dönüşür adeta. Karısını, çocuğunu döver, hiçbir şeyi beğenmez, her şeye bağırıp çağırır...

Kimisi de sürekli kavga halindedir dünya ile. İş arkadaşlarıyla geçinemez, dolmuşta, otobüste kavga çıkarır, herkesi mahkemeye verir, kimse onunla birlikte olmak istemez ama evine girdi mi kuzuya döner. Melek gibi bir baba ya da muhteşem bir anne veya şahane bir evlat olur. Bir avuç dostları vardır ve onlar için paralanırlar...

Bir türlü anlam veremezsiniz...

Bizim halimiz de işte bu: El iyisi bir toplumuz biz. Medyamız nasıl olacak ki?

Duvara Karşı’yı Can Dündar çekseydi ne olurdu acaba? Ya da Tolga Örnek? Ya da Çağan Irmak? Ya da Serdar Akar? Türkleri küçük düşürdüğü için mahkemeye verilir, vatan haini ilan edilir ve günlerce hakkında söylenmeyen, yazılmayan kalmazdı.

Gişede başarılı olan Mustafa’nın yönetmeni ev içi dayağı yemeğe devam edecek, Devrim Arabaları’nın yönetmeni ilgisizlikle cezalandırılıcak, dünyanın alkışladığı Üç Maymun’un yönetmeni Nuri Bilge Ceylan Altın Portakal’da tek ayak üstünde cezada duracak...

En güzeli bu evet. Almanya’da Fatih Akın, İtalya’da Ferzan Özpetek, Avusturya’da Renan Demirkan olmak gerek...

Başarı dayağını yememek için...

DİĞER YENİ YAZILAR