Yunanistan mı yanıyor?

Haberin Devamı

1990 yazıydı... Kaş halkı Meis Adası’ndaki yangını gözyaşlarıyla izliyordu. Erkekler kural, sınır tanımamış, motorlarla adaya geçmiş, kadınlar ve çocuklar ise bütün gece sönmeyen, söndürülemeyen yangını seyretmişlerdi. Adanın ilkokul öğretmeni Dimitri’ye telefonla ulaşmış, yangının nasıl çıktığını öğrenmeye çalışmıştı Kaş esnafı. “Orası Yunanistan, geçemezsiniz” dese de kurallar, Meis Adası’nın sakinleri Türk komşularından karpuz, buz ve limon isterlerdi çok sıkıştıkları zaman. Müşterisi buzsuz, salataları limonsuz kalmasın diye bir kasaya doldurulmuş erzak apar topar geçirilirdi karşı kıyıya.

Yanan bir Yunan adası değildi o gece...

Meis yanıyordu. Kaşın altındaki göz yani...

Sadece suyun öte yanındaydı hepsi bu...

Sabahın erken saatinde aradım Fü’yü...

“Fü, Bulgaristan’dan da Türkiye’ye sıçramış yangın” dedim üzüntüyle.

“Ağaç sınır tanır mı?” diye sordu aynı üzüntüyle. “Kozalak Misak-ı Milli sınırlarını bilir mi? İnsan eli sınırları öyle çizdiği için Yunanistan yanıyor diyoruz. Bulgaristan’dan Türkiye’ye sıçradı diyoruz. Hepimiz yanıyoruz aslında. Kıyamet bu işte. Son damlası eksik bir tek. Ama kıyamet bu!”

Doğru söylüyor Fü...

Çizdiğimiz oyuncak sınırlar içinde Miami sahilinde doğup Dalyan’a yüzen ve orada ölen Caretta’lar, Karadeniz’den Boğaz akıntısıyla gelip Marmara’ya vuran balıklar; yüz yıllık ömrü içinde belki Edirne’den İpsala’ya yürüyen kaplumbağalar ve göçmen kuşlar bilir mi sahi renkli haritalar nedir, insanlar neden dövüşür?

Ağaçlar yanmıyor şu anda!

Susuzluk ve kuraklığa karşı önlemler almak gerekir derken, bir ağaç daha dikelim derken bütün canlılar yanıyor; hayvanlar, insanlar, toprağın ta kendisi...

Çaresizce haberleri izliyoruz.

Bir tesadüf olmadığını biliyoruz artık bu büyük YANGININ!

***

Nasıl bir intikamdır bu, nasıl bir nefret, nasıl bir ceza, nasıl bir ikaz, anlamak mümkün değil.

Otobüslere konan bombalar, sınırlara ve iki yanına yerleştirilmiş mayınlar, düşürülen uçaklar, suikastlar, havaya uçurulan binalar, aynı anda onlarca noktada başlayan yangınlar...

Kim kimi cezalandırıyor?

Hangi sınırdan bahsediyoruz? Hangi toprak parçasından? Ne çıkacak bunların altından? Yaşanacak yeni yerler için mi yapılıyor bütün bunlar?

Dünya çöküyor zaten bir yangın yerinden “yeni bir hayat kurmak için” ne kalabilir ki geriye?

Komplo teorileri üretmeye giderek daha çok alışmış beynimizin içindeki şüpheler ürkütmüyor mu sizi de?

Ne olacak şimdi?

Balkanların inşaat mafyası mı bu yangını çıkaran? İç terör mü? Yoksa sorumluluğu birileri komşunun (bizim ya da diğerlerinin) üzerine atacak ve komşunun (bizim ya da diğerlerinin) başına büyük bela mı açılacak? Komşu komşuyu yerken komşunun (bizim ya da diğerlerinin) içindeki yılan mutlu mu olacak? İşi mi kolaylaşacak? “Ben öldüre öldüre bitiremedim seni, al bakalım temizle bu belayı mı” diyecek?

***

Yunanistan yanmıyor hayır!

Fü haklı. Kıyamet bu! Diyor ki az önce attığı mesajda:

“Sezen Aksu’nun bu şarkısını anımsıyor musun?

Hiç kavga bilmez gülle yaprak...

Hiç kıyar mı ağaca toprak?

Bu kimin oyunu?

İlk kim bozdu bu sonsuz uyumu?”

DİĞER YENİ YAZILAR