Doğu Türkistan’da aslında ne oluyor?

Çin’in uzun yıllardır Doğu Türkistan’da uygulayageldiği baskı ve zulüm politikalarına karşı Türkiye’de yeni yeni uyanmaya başlayan hassasiyet memnuniyet verici. Ama son zamanlarda düzenlenen protestolar sırasında kontrolsüz grupların yaptığı taşkınlıklar Doğu Türkistan davasına gönül verenleri mahcup edecek türden...

Çin lokantalarını basıp buradaki insanları tartaklamalar... Sultanahmet’te Çinli (zannedilen) turist gruplarına yapılan saldırılar... Medyada ise sanki saldırıya uğrayan turistler Çinli olsa mesele olmayacakmış gibi verilen “Çinli diye Koreli dövdüler” haberleri... Bütün bunlar başımızı öne eğdirecek türden şuursuzluklar. Açıkçası “haklı olduğun bir konuda haksız duruma düşmek” diye özetlenebilecek bir tablo bu Doğu Türkistan davası adına...

Öbür tarafta ise Çin devletinin kendi Müslüman vatandaşlarına yönelik zulüm ve baskılarını dert etmeyen birileri için sadece bu protestolarda sergilenen taşkınlıkların haber değeri var. Özellikle sol yayın organlarında bu konuda kaleme alınan yazı ve haberlerde Çin devletinin resmi açıklamaları dışında hiçbir bilgi kaynağına itibar edilmiyor. Dahası mesele “Türkiye ile Çin’in arasını açmak isteyen güçlerin asılsız iddiaları” olarak tanımlanıyor.

Haberin Devamı

Doğrusunu söylemek gerekirse, Doğu Türkistan davasını gündeme getirenleri “haklı olduğu konuda haksız duruma düşüren” bir başka problem de özellikle sosyal medyada “Doğu Türkistan’da Çin zulmü” diye ilgisiz fotoğrafların, videoların vs. paylaşılıp yayılması... Doğu Türkistan diye Nepal fotoğrafları kullandığınızda sanki konu hakkında söylenen her şey asılsızmış gibi bir algıya yol açabiliyorsunuz.

Özellikle bizim bazı solcularımız kendilerini Uygurlardan veya Hui Müslümanlarından ziyade Çin devletine yakın hissettikleri için olsa gerek sahte fotoğraf konusuna karşı çok duyarlılar! Oysa aynı duyarlığı Çin’in bunca yıldır Doğu Türkistan’da yürüttüğü sistemli asimilasyon politikası konusunda da göstermeleri gerekir. Sorun sadece ramazanda oruç tutulmasının yasaklanmasından ibaret değil. Çin burada tam anlamıyla bir etnik temizlik yapıyor. Bölge halkının İslami kimliğini silmeye yönelik politikaların yanında fiziksel imha anlamına gelen uygulamalarla bir etnik arındırma siyaseti sürdürüyor. Bölgedeki demografik yapıyı dönüştürmek üzere Uygurlar ve Kazaklar çeşitli bahanelerle Çin’in başka bölgelerine sürülürken çok sayıda Çinli göçmen bu topraklara getirilip yerleştiriliyor.

Haberin Devamı

Aslında Çin rejiminin dinî görünürlüklere yönelik baskıcı politikaları sadece Doğu Türkistan’daki Uygurları veya Kazakları hedef alıyor değil. Başta Huiler olmak üzere diğer Müslüman topluluklar da özellikle ramazan aylarında şiddetlenen baskılardan nasipleniyorlar ama Doğu Türkistan’daki uygulama yarım asırdan bu yana yürütülen asimilasyon politikaları bağlamında doğrudan İslami kimliğin silinmesini hedefler nitelikte.

İnsan Hakları İzleme Komitesi (Human Rights Watch) tarafından hazırlanan bir rapor şu bilgileri veriyor: “Uygulanan dini kontroller, örgütlü dini faaliyetlere, ibadet edenlere, okullara, kültürel kurumlara, yayınevlerine ve hatta Uygur bireylerin şahsi görünümler ve davranışlarına müdahale etmeye kadar varabiliyor. (...) Camiler üzerinde denetleme uyguluyor, okullardan dindar öğretmenler ve öğrenciler ihraç ediliyor, edebiyat ve şiirler siyasi renkleri açısından kontrol ediliyor. Beijing uygulamalarına karşı herhangi bir hoşnutsuzluğu ‘ayrılıkçılık’la eş tutuyor ki Çin kanunlarına göre bu ölüm cezasıyla cezalandırılabilecek bir devlet güvenlik suçu.”

Haberin Devamı

Doğu Türkistan meselesi çok ciddi bir mesele... Ama biz burada “Çinli diye Koreli dövdüler” haberleri yapıyoruz maalesef.

DİĞER YENİ YAZILAR