Paris katliamına neresinden bakalım?

Paris’teki kanlı saldırıda 11 çalışanı öldürülen dergi üç yıl önce yayınladığı islamofobik karikatürlerle anılıyor. “İslâm Peygamberinin karikatürlerini yayınlayan dergi” diyorlar ilk andan beri saldırı haberini verirken. Zaten saldırganlar da olay yerinde tekbir getirip “Peygamberimizin intikamını aldık” diye slogan atmışlar. Peki, neden bugün? Üç yıl önce gerçekleşen olayın intikamı, konu artık iyice küllendikten, neredeyse herkes o meseleyi unuttuktan sonra mı alınırmış?

Burada mantık başka türlü bir açıklamaya ihtiyaç duyuruyor. Ama saldırının bahsedilen sebeple işlenmiş olamayacağını söylemenin de anlamı yok şu anda. Hem saldırganların eylem sırasında attığı sloganlar hem de daha önce söz konusu karikatürler yayınlandığında gösterilen tepkiler bunun aksi yönünü işaret ediyor.

Zaten bunun bir bakıma haklı bir eylem sayılması gerektiğini düşünen bazı marjinaller de var. Hem söz konusu derginin islamofobik yayınlarının hem de topyekûn Batı’nın İslâm coğrafyasında yapıp ettiklerinin bu sonucu getirdiğini söylüyorlar. Diyorlar ki Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da ve diğer İslam ülkelerinde son on yıl içinde milyonlarca masum sivil Müslüman öldürüldü. Bu katliamlar başta ABD olmak üzere emperyalist Batılı güçlerin ve bu arada Fransa’nın günahları arasında... Evet, bunlar doğru. Ama bundan dolayı Paris’teki cinayet için “Ektiklerini biçiyor vs” demek vicdansızlık. Çünkü hiçbir gerekçe silahsız insanların üstüne rastgele kurşun yağdırıp katliam yapmayı meşrulaştıramaz. Daha da önemlisi, sizin inancınız bakımından meşru olmayan bir yöntemle inancınıza yönelik saldırılara cevap vermeniz sizi siz olmaktan çıkarır, mücadele ettiklerinizden biri haline getirir.

Haberin Devamı

Peki, İslâm peygamberini hedef alan hakaretler cezasız mı kalsın? Hayır, Müslümanlar bunu sineye çekmek zorunda değiller. Ama bize ne kadar ağır gelirse gelsin dini değerleri aşağılayan yayınların cezasını kendi başımıza veremeyiz. Bireysel olarak böyle bir yetki verilmiş değil hiç birimize. Ayrıca zaten böyle bir suçun cezası da ölüm değil İslam’a göre. (Diğer yandan bu ve benzer eylemleri gerçekleştiren grupların islâmın marjinal bir yorumunu benimseyen aşırılıkçılar olduğunu ve Müslümanların genelini temsil etmediklerini hatırlamak gerekiyor.)

Haberin Devamı

Müslümanlara yakışan böylesi hakaretleri ve hatta fiili saldırıları medeni bir şekilde protesto etmek ve gerek hukuk gerekse siyaset aracılığıyla bunlarla mücadele etmektir. Ama “bu tür yayınlar ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilmeli ve ses çıkarılmamalı” diyenlere de itirazım var. Dinin ve dindarların kutsal saydığı değerlerin aşağılanması ifade özgürlüğü çerçevesine girebilir mi? Batılılar “evet, ne var bunda!” diyorlar. Gerçekten de batıda bütün dinlerin kutsal değerleri eleştiri ve hatta hakaret nesnesi olabiliyor. Hukuk kurumları böylesi yayınları büyük çoğunluğu itibarıyla ifade hürriyeti kapsamında değerlendiriyor, suç kabul etmiyor. Bunlar arasında suç unsuru taşıdığı kabul edilen örnekler de var ama bunların sayısı ve oranı çok çok önemsiz seviyede. (Ayrıca Batı’daki “kutsal” ifade özgürlüğünün “antisemitik” olarak görülen fikirler için geçerli olmadığını da unutmayalım.)

Haberin Devamı

Dolayısıyla Batılı devlet adamlarının ve aydınların çoğunlukla Müslümanları rencide eden karikatürlerin yayınlanmasında bir sakınca görmüyor olmalarını derhal bunların İslam düşmanlığına hamletmek yanlış olabilir. Ancak buradaki asıl yanlış “avrosantrik” bir bakış açısını evrensel standart saymaktan kaynaklanıyor. İfade özgürlüğünün sınırını belirleme yetkisi Hıristiyan Batı toplumlarına ait bir yetki olamaz.

Mesela peygamberlerinin suretinin resmedilmesini bile sakıncalı gören bir kültürün mensuplarından, ifade hürriyeti adına, Allah’ın elçisinin aşağılandığı karikatürlere tahammül göstermelerini istemek büyük haksızlık. Ne var ki kendi kültürlerinin standartlarını evrensel kurallar olarak gören Batılılar farklı kültürlerin geliştirdiği farklı hassasiyetlere anlayış ve saygı göstermeye eğilimli değiller. Bu problem başka birçok problemin de kaynağı.

Ama konunun hassasiyetine binaen tekrarlayalım, Paris’teki katliam ve benzeri intikam veya cezalandırma eylemleri hiçbir şekilde onaylanamaz; mazur ve meşru gösterilemez. Ne insani açıdan ne de İslami açıdan... Zaten bu tür olaylar en fazla Müslümanlara zarar veriyor. En başta Fransa’da yaşayan dört milyondan fazla Müslüman’ın hayatı artık çok daha zorlaşacak. Avrupa genelindeki islamofobik eğilimlere de güç kazandıracak bu olay. Fransa’nın 11 Eylül’ü olarak nitelenen bu olayın global ölçekte de etkileri olacaktır. Örneğin son dönemde Suriye ve IŞİD sorunu konusunda Türkiye’nin tezlerini destekleyen tek ülke olan Fransa Ortadoğu politikasında da bazı değişikliklere gidebilir.

Haberin Devamı

Galiba bu konuları bir süre daha konuşacağız...

DİĞER YENİ YAZILAR