Erdoğan ile İhsanoğlu arasındaki dokuz fark!

1. KÜRT SORUNU: Erdoğan’ın seçimdeki en büyük avantajını çözüm süreci oluşturuyor. İki yıla yaklaşan eylemsizlik toplumda pozitif hava yaratıyor. ‘Analar ağlamasın’ cümlesi aforizmaya dönüşüp, ona büyük toplumsal destek sağlıyor.

İhsanoğlu’nu çözümü desteklemek birlikte Kürt sorunu karşısında tam olarak ne dediğini bilmiyoruz. Öcalan’la görüşme başta olmak üzere, anadilde eğitim, af ve kolektif haklar konusunda ikircikli bir tutumu var. İhsanoğlu, af meselesine girdiğinde MHP’yi küstürecek. Anadilde eğitim meselesine girdiğinde hem CHP, hem MHP’liler darılacak.

2. FİLİSTİN MESELESİ: İhsanoğlu ‘Türkiye’nin Ortadoğu ve Filistin konusunda tarafsız kalması’ gerektiğini söyledi. Ancak yaptığı hatayı anlayıp düzeltme yoluna gitse de siyasetin yıkıcı rekabetine kurban gitti. Yirmi beş günde bu algıyı düzeltmesi çok zor.

Filistin meselesi Erdoğan’ın en güçlü yanını oluşturuyor. Van minüt’le başlayan süreçte Erdoğan’ın İsrail’e özür diletmesi ve tarihinde ilk defa geri adım attırması onu sadece Türkiye’de değil, İslam dünyasında fenomen haline getirdi.

Haberin Devamı

3. ORTADOĞU VİZYONU: Erdoğan dış politika meselesini sezgileriyle yönetti. ‘Bekle gör’ yaklaşımı içinde ihtiyatlı bir tavrı vardı. Fakat Suriye meselesi dış politikada büyük kırılma yarattı. Erdoğan halkların yanında dururken, İhsanoğlu daha çok devletlerin yanında duruyor.

İhsanoğlu ise Ortadoğu’yu kitaplardan değil, yaşayarak biliyor. En büyük avantajı Suudi Arabistan’ın dolayısıyla İngiltere’nin desteğini kazanmış olması. CHP, İhsanoğlu’nu aday yapmakla uluslararası güçlere ‘Erdoğan’a verdiğiniz desteği bana verin, sizinle çalışmaya hazırım’ diyor.

4. GÜLEN HAREKETİ: İhsanoğlu bu meseledeki ana fikrini bilmiyoruz. En son Today Zaman’a verdiği röportajda Erdoğan’ı eleştirdi. İhsanoğlu’nun Gülen Hareketi karşısında ikircikli bir tavrı var. İhsanoğlu adaylık sürecinde Gülen’in etkisine ikna edici cevaplar veremiyor.

Tayyip Erdoğan ise paralel yapıyla mücadeleyi ‘istiklal mücadelesine’ benzetip geri adım atmayacağını söylüyor. Vizyon belgesinde yeniden tanımladığı ‘din-devlet ilişkisi’ hem Türkiye, hem de Ortadoğu için paradigma değişikliği anlamına geliyor.

Haberin Devamı

5. EKONOMİ POLİTİKALARI: İhsanoğlu, icracı cumhurbaşkanı olmayacağını baştan söyleyerek ekonomi politikalarına girmeyeceğini deklare etti. Ancak ‘Ekmek ve Buğday Tarlası’ sloganı bu açıklamalarıyla çelişti.

Erdoğan ekonomi mezunu olmakla birlikte ekonomiyi sokakta öğrenmiş bir lider. Ekonomik krizde aldığı ülkeye büyük sıçrama yaptırdı. Politik desteğinin arkasında en çok bu kalkınma mucizesi var.

6. DEMOKRATİKLEŞME VİZYONU: Erdoğan’ın demokratişkleşme perspektifi karşısında İhsanoğlu görece daha statükocu/devletçi bir pozisyonda kalıyor. Bunun sebebi İhsanoğlu’nun statükocu olmasından çok Erdoğan’ın bu meseledeki söylem üstünlüğü. Erdoğan on iki yıldır iktidarda olmasına rağmen yeri geldiğinde sert bir muhalif bir söylem benimseyebiliyor.

İhsanoğlu ile ise CHP/MHP bloğunun onay verdiği ölçüde demokratik dönüşümden bahsedebiliyor

7. CUMHURBAŞKANLIĞININ FONKSİYONU: İhsanoğlu, klasik cumhurbaşkanlığı yapacağını söylüyor. Erdoğan ise icracı bir cumhurbaşkanlığından bahsederken yarı başkanlık sistemine geçileceğinin işaretini veriyor. İhsanoğlu’nun ‘Erdoğan karşıtı’ cephenin adayı olması mesajlarının oy beklediği kitleye ulaşmasına engel oluyor.

Haberin Devamı

8. SİYASAL ÜSLUP : İhsanoğlu’nun en büyük şansızlığı Erdoğan gibi karizmatik bir lider karşısında aday olması. ‘Meydanların efendisi’ Erdoğan karşısında derviş meşrep İhsanoğlu’nun politik olarak şansı hiç yok.

9. BÜROKRAT, SİYASETÇİYE KARŞI: İhsanoğlu’nun bürokrat, Erdoğan’ın ise siyasetçi olması ortaya asimetrik bir yaratıyor. Bunun yanında İhsanoğlu’nun sosyolojik bir koalisyonun değil, politik bir mühendisliğin sonucu aday olması dezavantaj oluşturuyor.

Son tahlilde Erdoğan’ın dönüştürücü siyaseti CHP/MHP bloğuna İhsanoğlu’nu aday yaptırdı. Erdoğan’ın sahiciliği, toplumla kurduğu güven ilişkisi ve samimiyeti bu yarışta onu öne çıkarıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR