BDP: Politik olarak kazandı, aritmetik olarak kaybetti!

NEDEN BÖYLE OLDU?(5)

Haberin Devamı

BDP aritmetik ağırlığından daha yüksek bir politik özgül ağırlığa sahip partidir. BDP’nin seçim performansı sayısal olarak tartışmalı olsa da politik olarak kazandığı bir seçim oldu. Neden politik olarak kazandı? Çünkü Mardin ve Bitlis’in kazanılmasının simgesel ve tarihsel bir anlamı var. Ayrıca öz yönetim tartışmaları yeniden gündeme geldi.

BDP yerelde pek çok psikolojik direnç noktasını aştı. Artık üç büyük şehri yönetmenin politik/yönetsel/ekonomik sorumluluğu üzerinde. Tarihi geçiş sürecinde hareketin majör kayıplar yaşamadan yoluna devam edeceği anlaşıldı.

BDP sayısal olarak neden kaybetti?

BDP çevreleri ‘sayısal olarak kaybetti mi ki?’ sorusunu soracaklardır. Bu soru haklıdır ve yerinde bir kritiktir. Çünkü son tahlilde BDP’nin belediye sayısı 2009’a göre beş artmıştır. Ancak serinkanlı bir mukayese yapıldığında yeni bir politik moment var.

BDP geleneği ilk yerel seçimine 1999’da girdi. Bu seçimde 7’si il merkezi belediyesi olmak üzere toplam 37 başkanlık kazandı. 2004’te bu sayı 5’i il merkezi, toplam 69 oldu. 2009’da il sayısı 8, toplam belediye sayısı ise 98’e ulaştı.

2014 seçiminde resmi olmayan sonuçlara göre 3’ü büyükşehir, 8 il merkezi olmak üzere toplam belediye sayısı 103’e çıktı. 1999’dan 2009’a geometrik bir artış varken, son seçimde bu yükseliş yerini aritmetik artışa bıraktı.

BDP oyları neden düştü?

Daha da önemlisi, Diyarbakır başta olmak üzere bazı önemli merkezlerde önemli kayıplar yaşandı. Diyarbakır’da 2011’de 411 bin oy alırken, 2014’te 393 bine geriledi. HDP projesi beklenilen başarıyı getirmedi. Yerel yönetimlerde kimlik siyasetinin öne çıkması hizmeti ve şehirlerin yapısal sorunlarını geriletti. Bu manzara halkta ciddi bir memnuniyetsizlik yaratıp, sonuçlara da yansıdı.

Delil Karakoçan’ın Özgür Gündem’deki analizi ciddi bir özeleştiri ve önemli bir perspektif içeriyor: “Değişim Kürtlerin de önemli sorunudur. Kürtler, gerilla mücadelesini benimsemiş, ancak yeni paradigma sonrası demokratik siyasal mücadeleyi tam anlamıyla içselleştirememiştir. Kürt siyasal elitinin geniş toplumsal kesimlerle buluşamaması, giderek yalıtık üstenci bir karaktere bürünmüş olmasından kaynaklanmıştır.” Karakoçan, sonraki bölümlerde kimlik siyasetinin krizinden bahsetmektedir.

Etnik kimlik mi, mezhep mi?

Bölgede gözden uzak derin bir sosyolojik tartışma da devam ediyor. Etnik kimlik, mezhep kimliği rekabetinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesiyle bazı yerleşim birimlerinde BDP oyları göreceli olarak gerilemişti. Bu yeni durumla hem Türkiye, hem de Kürt siyaseti için ilk defa karşılaşıldı. 2010 referandumunda ilginç bir etno-politik harita oluştu. 2011 seçiminde Dersim vekilliklerini CHP kazandı.

Alevi Kürt nüfusun yaşadığı yerleşim birimlerinde BDP’nin oyu geriledi. Yani mezhep kimliği, etnisiteye galip geldi. Ancak nedense yerel seçimlerde o oylar geri döndü. Bu bağlamda Tunceli Belediye Başkanlığı’nın kazanılmasının politik sosyoloji bakımından tarihsel bir anlamı var.

10 Maddede BDP’nin seçim sonucu...

1. BDP, süreci doğru yönetilebilirse ilk seçimde yüzde10 barajını aşabileceğini gösterdi.

2. Halk, adaylardan çok Öcalan ismine ve hareketin şahsı manevisine oy verdi.

3. Hareket, Gülen-Hükümet kavgasının dışında kalıp, kendi gündemini konuştu.

4. BDP süreçte elini güçlendirdi ve masada daha güçlü oturmaya başladı.

5. Halkın özerkliği değil, barış sürecinin geleceğini daha fazla tartıştığı ve önemsediği görüldü.

6. Bölgede Tayyip Erdoğan ismi çekip alındığında BDP’nin politik tekel olacağı anlaşılıyor.

7. Hareketin silahsız döneme hazırlanma konusunda yapısal sorunları olduğu görüldü.

8. Sonuçlar yerel yönetim paradigmasının yeniden yapılandırılması görüşünü ortaya koydu.

9. İki dönem kuralı nedeniyle yakın zamanda BDP kongreye gidecek ve yeni bir yönetim iş başına gelecek.

10. BDP’ye, HÜDAPAR gibi uzun vadede alternatif olabilecek yeni bir muhafazakâr rakip geldi.

DİĞER YENİ YAZILAR