Kavga zamanı mı?

Haberin Devamı

CHP’de alttan alta süren çatışmalar, seçim dönemlerinde su yüzüne çıkar. Seçimde alınan sonuç başarılı değilse, parti içinde kavga için zaman gelmiş demektir. Referandum öncesinde de ufak-ufak başlayan atışmalar, sonuçların belli olmasından sonra medyanın ana gündem maddelerinden biri haline geldi.

Deniz Baykal ve Önder Sav arasındaki tartışmada kullanılan ifadelerin sertliğine bakılırsa, daha şiddetli bir çatışmanın yolda olduğu söylenebilir.

Referandum öncesinde de defalarca dile getirdiğimiz gibi, CHP’de bir iç kavga için bugün en kötü zamandır.

İktidar için, referandum kararı ile başlayan süreç önümüzdeki genel seçimleri de içine alan projenin adıdır ve iktidar, bu süreçte tüm müttefiklerini yanına-arkasına almayı başarmıştır. Referandumda elde ettiği zemini, bu ittifakla gireceği genel seçimlerde daha yüksek bir aşamaya çıkarmayı amaçladığı da sır değildir. İktidar partisi, yüzde 58’i kendi oyuna dönüştürme ve bu desteği genel seçimlerde de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de kemikleştirme niyetindedir.

Buna karşılık, iktidarın karşısında yer alan kesimler CHP’ye yönelme eğilimi göstermiş ve bu eğilim referandumda ortaya konmuştur. Yüzde 42’nin büyük bir bölümünün CHP oyları olduğu, referandum sonuçlarıyla ilgili yapılan saygın ve güvenilir analizlerden de anlaşılmaktadır. Bazılarına göre, referandum sonuçları, iki büyük partiye dayalı bir siyasal sisteme doğru gidişin işaretlerini vermiştir.

Böyle bir tablo ve böyle bir ittifak karşısında birbirini yiyen bir CHP, okyanus ötesi veya okyanus berisi merkezlerin isteği olabilir ama herhalde milyonlarca insanın beklentisi değildir. Paçalanmış, bölünmüş, kurultay hesapları ve kavgalarıyla ekseni kırılmış bir CHP, o milyonlarca insanın umutlarını yok etmekle kalmayacak, Türkiye üzerinde hesapları ve planları olanların işlerini de kolaylaştıracaktır.

CHP’de bu sorumluluğu üstlenecek kimse var mı?

Evet, CHP’de kafalar hala karışıktır. Aslında Mayıs ayındaki 33’üncü Kurultay’dan beri kafalar karışıktır. Ama yeni yönetim altında CHP’liler kendilerini başdöndürenh bir referandum yarışının içinde bulmuşlar, referandumdan çıkar çıkmaz da yaklaşan genel seçimin “sath-ı mail”ine girmişlerdir. Bu öyle bir tempodur ki, “Mayıs’ta ne olmuştu ya?” diye sorup düşünecek halleri bile yoktur. “Mayıs” hesaplaşması için de zaman hiç uygun değildir.

CHP’lilerin yapması gereken, referandumdan da çıkarılacak derslerle genel seçime hazırlanmaktır. Yönetimiyle, genel ve yerel örgütleriyle toparlanma, hızla özeleştiri, kaynaşma ve ortak hedefe yönelme aşamalarını geçip sandığın huzuruna çıkmaktır.

12 Eylül referandumu tarihsel bir dönüm noktasıydı. Nasıl dönüldüğü belli. En geç on ay içinde yapılacak genel seçimler daha da önemli bir dönüm noktası olacaktır. Belki de ondan sonra dönüm noktası falan kalmayacak, geri dönülmez noktaya gelinecektir.

Bu durumda kimin haklı kimin haksız olduğunun da önemi yoktur. Ortak payda, ülkenin geleceği paydasıdır. Bu gerçekler karşısında, parti içinde bir iktidar mücadelesinin anlamı olamaz. Olsa olsa, bu partiye umut bağlamış insanları, soğutur, uzaklaştırır. O zaman ortada ne “iktidar alternatifi” olma olasılığı kalır ne de “iki partili sistemin iki ayağından biri” olma fırsatı...

DİĞER YENİ YAZILAR